Zaman zaman;
“Akit, dünyada ilkleri yaşayan ender gazetelerden biridir” diyoruz ya; bu söz, “öylesine söylenmiş” bir söz değildir...
Gerçekten de;
21 yıllık yayın hayatımız boyunca hep “ilk”leri yaşadık...
“Dünyada ilk” defa;
“Almanya Hükümeti, bir gazetenin, evet Akit’in Almanya baskısını yasakladı!”
“Dünyada ilk” defa;
“312 general bir olup, Akit aleyhine tazminat dâvâsı açtı!”
“Dünyada ilk” defa;
“Akit’in merkez binası, 400 polis, 2 panzer ve keskin nişancılar tarafından, adeta terör üssü basılır gibi basıldı ve binada 7-8 saat boyunca arama yapıldı.”
ALMANYA NİYE YASAKLADI?
Evet, hep “ilk”leri yaşadık.
Ama, gündemde “Siyonist İsrail’in Gazze’de giriştiği soykırım harekâtı” olduğu için, Almanya’da yaşadığımız “ilklerin ilki”nden bir hadise aktarmak istiyoruz...
Dediğimiz gibi;
“İlklerin ilki”ni Almanya’da yaşadık... 25 Şubat 2005 tarihinde, dönemin Alman Başbakanı Gerard Schröder ve İçişleri Bakanı Otto Schily tarafından “Akit’in Almanya baskısı” yasaklandı...
Hem de;
“Hiçbir yasal gerekçe gösterilmeden!”
Pardon, “gerekçe” gösterildi!..
Dönemin Almanya İçişleri Bakanı Otto Schily, o günlerde gerekçeyi şöyle açıklıyordu:
“Akit adlı gazete; özellikle İsrail devleti, Yahudiler ve Batılı toplumsal düzen aleyhinde haber ve makaleler yayınlamaktadır... Bu yayınlara karşı, elbette göz yumamazdık... İsrail devletini, Yahudilere ve Batılı toplumsal düzene karşı devam eden aleyhte yayınlar nedeniyle Akit’i kapatmış olmamız, gerekli ve yerinde bir karardır.”
Evet, Otto Schily, kapatma kararını böyle savunuyordu.
“Özellikle İsrail devleti ve Yahudiler aleyhinde haber ve yorumlar” yapıyorduk!..
Ve bir de;
“Batılı toplumsal düzene karşı!”
Şimdi bakıyoruz da;
“Meğer ne kadar haklıymışız!”
“İsrail’in kanlı saldırıları”nı ve “Batı ülkelerinin insanlıktan nasipsiz sessizliğini” görünce, diyoruz ki;
“Az bile yapmışız!”
ALMAN SAVCININ SÖYLEDİKLERİ
Hani, “Perşembe’nin geleceği Çarşamba’dan bellidir” deriz ya; Otto Schily’nin böyle bir karar vereceği, önceden belliydi.
Çünkü, Almanya’daki “sorumlu” arkadaşımız; hemen her gün veya gün aşırı, her defasında farklı bir “Almanya savcılığı”na çağrılıyor, ifadesi alınıyor ve uyarılıyordu.
Savcı Bey diyordu ki;
“Bakın kardeşim, siz bu haberleri yaptıkça, Almanya’daki Yahudi lobisi, beni telefon yağmuruna tutuyor... Size ceza vermemi, tutuklamamı, hapse atmamı istiyorlar!..
Doğrusunu söylemek gerekirse;
Yazdıklarınızın çoğuna ben de katılıyorum... O yazıların altına ben de imzamı atarım... Ne var ki, gelen telefonlardan bunaldım... Ne olur, dozajı biraz daha düşürün!”
Alman savcı, telefon eden “Yahudi lobisi”nin, kendisini şöyle “tehdit” ettiğini de söylüyordu:
“Ya bu gazeteyi buradan sürersin ya da sen sürülürsün!”
HANİ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ?
Aradan pek fazla zaman geçmedi...
Biz, “Türkiye’nin 28 Şubat’ını” yaşamadan önce, “Almanya’nın 28 Şubat’ına” maruz kaldık... “Türkiye’nin 312 generali”nden önce, “Almanya’nın SS subayı kalıntısı” bir İçişleri Bakanı olan Otto Schily’nin “keyfi kararı” ile kapatıldık!..
Ama, şunu gördük:
Sadece Almanya’da değil, dünyanın bütün ülkelerinde “yönetenler” hariç, “yönetilen halklar”ın tamamı “İsrail’e öfkeli”dir.
Bütün halklar;
“İsrail’e düşman”dır!..
En eski örneği;
“Alman savcının tavrı”dır!..
Savcı Bey, öyle bir “İsrail karşıtı”dır ki, bütün “baskı ve tehdit”lere rağmen, Akit’i dostça uyarmış ama ceza vermemiştir!..
Otto Schily ise;
“Demokrasi!.. Basın özgürlüğü!.. Haberleşme hürriyeti” nutukları ata ata, Akit’i kapatmıştır!..
Tükürelim sizin “Demokrasi” anlayışınıza, tükürelim sizin “basın özgürlüğü” mavallarınıza, tükürelim sizin “haberleşme hürriyeti” masallarınıza!..
Biz, çok iyi anladık ki;
“Demokrasi, basın özgürlüğü ve haberleşme hürriyeti” gibi kavramlar, “sadece size hizmet ediyor” ise geçerlidir!.. Pardon, “size ve İsrail’e hizmet ediyorsa” makbuldür!..
Yuh olsun ervahınıza!..
Heyy Freedom House, bu “yuh”lar, bu “tükürük”ler, aynı zamanda sizedir!..
HADİ HALKLARI DA SUSTURUN!
Peki; “Akit’i Almanya’da kapattınız” ve “Türkiye’de de kapatılmasını” talep ettiniz de ne oldu?..
Ne yani;
İsrail’in “katil”liğini, İsrail’in “barbar”lığını, İsrail’in “hayvandan da aşağılık mahlûk”luğunu, İsrail’in “çocuk öldürmeyi çok iyi bildiğini” ve İsrail’in bir “terör devleti” olduğunu gizleyebildiniz mi?..
Hadi, Akit’i susturdunuz;
Peki “dünya halkları”nın çığlıklarını susturabildiniz mi?..
Hadi Akit’i kapattınız;
Peki, “İsrail’in Hitler’den de beter olduğunu” haykıran milyarların ağzını kapatabildiniz mi?..
Hadi Akit’i yasakladınız;
Gücünüz yetiyorsa, “dünya halkları”nın gösterilerini de yasaklayın!..
Hadi, durmayın!..
BİR DE SUÇLUYORLAR!
Her neyse... Dünü bırakıp, şimdi de bugüne gelelim... 1 Ağustos Cuma günü, sürmanşetimizde, “Yüzsüz Siyonist” başlığı ile verdiğimiz haberde de okuduğunuz gibi; “İsrail’in, soykırımda Hitler’i bile solladığı”nı görmezden gelen İsrail’in İstanbul Başkonsolosluğu, kendi internet sitelerinde Akit’i “hedef” göstermiş!.. Bizim; “Türkiye’deki Yahudiler, resmen İsrail’i kınamalı” çağrımızın bile “hedef gösterme” olduğunu iddia etmiş...
Açık ve net söyleyelim;
Bu “hedef gösterme” veya “nefret suçu” ile “Antisemitizm” kavramlarının, özellikle biz Müslümanlara karşı kullanılmasından iyice bıktık, usandık!..
Şu hâle bakın;
İsrail, “Gazzeli Müslüman”ın üzerine “büyük bir nefretle” saldıracak, “kadın, yaşlı ve çocuklar”ın üzerine bombalar ve füzeler yağdıracak, bir ay boyunca “çoğu kadın, yaşlı ve çocuk olmak üzere 2000’e yakın Müslümanı katledecek” ve üstelik “Tel Aviv’deki Yahudiler, bu katliamı kutlamak için şenlik düzenleyecek” ama “Yahudi düşmanı” olan, “nefret suçu” işleyen, “ırk ayrımcılığı” yapan, yine “Biz Müslümanlar” olacağız, öyle mi?..
Gel de; bu “kavram”ların içine tükürme!..
GAZZE’NİN SİRENİ, ÇIĞLIKLAR!
“Hayvandan da aşağı mahlûklar” 10-15 gündür “kuşatma” altında tuttukları Şucaiyye ve Huzaa’da ev ev dolaşacak, bütün hane bireylerini, “yakın mesafeden ve kafalarına kurşun sıkarak” katledecek, “Rumlar”ın KKTC’de yaptığı gibi, “banyoya saklanan masum çocukları gözlerini kırpmadan kurşunlayacak” ve aynı günlerde, Tel Aviv’de “Gazze’de yarın okul olmayacak, çünkü bütün çocuklar ölecek” diyerek “sevinç gösterileri” yapılacak ve yine biz suçlanacağız, öyle mi?..
Yüzsüzlüğün bu kadarına pes!..
“Yüzsüzlük” dedik de...
Siz de izlemiş olmalısınız... Bundan 10-15 gün önce, “İsrail’in BM Temsilcisi” kürsüye çıkmış, herkes ondan “konuşma” beklerken, cebinden “cep telefonu”nu çıkardı ve oradan İsrail’deki “siren sesleri”ni dinletti!..
Ardından dedi ki;
“İsrail halkı, bu siren sesleri yüzünden uyuyamıyor... Her Hamas roketi atıldığında duyulan siren sesi, bizi rahatsız ediyor!.. Hamas’ın roket atmasına fırsat verilmemelidir!”
Hay, hay... Başka bir emriniz?!?..
Be adam, bir “roket” atıldığında, “İsrail halkı”nı uyaracak, hiç olmazsa bir “siren sesi” var!..
Peki, “Gazze halkı” ne yapsın?..
Öyle ya; Gazze halkını uyaracak bir “siren sesi” bile yok!..
Gazze halkının “siren” sesi;
“Anaların çığlıkları”dır!..
Gazze halkının “siren” sesi;
Çocukların “hıçkırık”larıdır!..
Siz o “çığlık”lardan, o “hıçkırık”lardan rahatsız olmuyor, “o çığlıkları bastıran bomba ve füze sesleri”ne hiç aldırmıyorsunuz ama “siren”lerden rahatsız oluyorsunuz, öyle mi?..
Yuh olsun size!..
Madem “siren”lerden rahatsızsınız, o halde hiç mi aklınıza gelmiyor “fren”e basmak?!?..
Hem “fren”e basmayacak ve sürekli bombalayacaksınız, hem de “siren”lerden yakınacaksınız!..
Tam Yahudi mantığı!..
KLAVYE SİLAHŞÖRLERİ!
Sadece “İsrail yönetimi” ve “İsrail’in BM Temsilcisi” de değil, bir de Türkiye’deki “klavye militanları” var ki, onlar da yüzsüz, onlar da pişkin!..
Bu “klavye askerleri”nden bazıları, sürekli “İsrail’in katliamları”nı övüyor, “İsrail askerlerinin vahşetleri”ni göklere çıkarıyor ve “bilgisayar veya telefon klavyesi”nden mesajlar yağdırıp, “Vur, kes, öldür, yık, dök, yok et!” diye böğürüyorlar!..
Biri de kalkıp;
“Hoop, n’ooluyoruz beyler?” dediğinde, “klavye askerleri” hemen saldırıya geçip, başlıyor “tweet bombaları” sallamaya!.. “Kendileri gibi düşünmeyen” insanların ne “antisemitist”liğini bırakıyorlar, ne de “faşist”liğini!..
Eğer; “Bravo İsrail askerlerine!.. Öldürün aslanlarım, vurun-kırın yiğitlerim!” demiyorsanız ya da en hafifiyle bu katliama “destek” vermiyorsanız, anında “linç” ediyorlar, “hedef göstermekle” suçluyorlar!..
Eee, İsrail Başkonsolosluğu “hedef gösterilmek”ten şikâyet eder de, “klavye silahşörleri” boş durur mu?..
Öyle bir “faşizanlık” ki, gerçekten “Hitler dönemi”ni aratacak seviyede!..
Duymuş, okumuş olmalısınız...
Hitler döneminde, “orduya yardım toplamak” için hazırlanan “afiş”lerde, “Alman güzelleri” kullanılıyordu... Şimdi, o afişlerin “aynısının tıpkısını” İsrail kullanıyor, iyi mi?..
Şu hale bakın;
Hâlâ “Hitler faşizmi”nden dem vuran bir İsrail, bugün uyguladığı “Yahudi faşizmi” ile “Hitler’in metodu”nu uyguluyor!..
İşin en acı tarafı;
Amerika’sından tutun İngiltere’sine, Almanya’sından tutun Fransa’sına, Ortadoğu’daki “kral”lardan tutun, Körfez’deki “şeyh”lere varıncaya kadar, bu “kahpe dünya”; hâlâ İsrail’in vahşetini görmezden geliyor, hâlâ Hamas’ı suçluyor, hâlâ zulmü alkışlıyor, hâlâ “İsrail’in yanında” yer alıyor!..
Yazıklar olsun hepsine!..
Tükürün suratlarına!..
BİZİM İÇİN ŞEREFTİR
Tekrar, yazının başına dönelim..
Tarih 25 Şubat 2005...
Akit gazetesinin basımı ve dağıtımı Almanya’da yasaklandı!..
Niye?..
Çünkü Akit; “İsrail devleti, Yahudiler ve Batılı toplumsal düzen aleyhinde yayınlar” yapmış!..
Şimdi düşünüyoruz da;
“Az bile yapmışız!”
“İsrail’in son katliamları”ndan sonra bu “kapatılma”, bizim için bir “şeref madalyası” olmuştur!..
Onurla taşıyacağımız bir madalya...
Selâm ve saygılarımızla!..
yeniakit