Terörle Güdülen Asıl Gayeler

Zaman gazetesi yazarlarından Ali Ünal'ın terörle ilgili yazısı...

Türkiye gibi, dünyanın kalbinde yer alan ve tarihiyle, potansiyelleriyle farklı hususiyetler taşıyan bir ülkede yaşanan krizler, asla tek boyutlu, tek maksatlı ve sadece içeriye dönük olamaz. Yaşadığımız, yaşamakta olduğumuz bütün krizleri, hem içe dönük hem de dış boyutlarıyla bir bütün olarak ele almak gerekir.
Birkaç asırlık Batılılaşma sevda ve maceramızın daima şampiyonluğunu yaptıklarına şahit olageldiğimiz bazı kesimlerde uzun bir süredir anti Batıcılık, anti Amerikancılık sesleri yükselmekte ve Batı'dan kopup, yeni bir dünyada yerimizi almaktan söz edilmektedir. Bunu da temelde Anglo-İsrail ittifakının, Batı'nın bir planı olarak görmezsek yanılırız. Bu sütunda Türkiye'de anti-Amerikancı hissiyatın bizzat ABD'nin politikalarıyla körüklendiğine dikkat çektim. Çünkü Türkiye, her bakımdan hoşgörü ve diyalogdan uzak bir kavga, hem içte hem de dışa karşı bir nefret ortamına, öncelikle içeride ve bunun bir boyutu olarak dışarıda savaşa itilmektedir. En geç 1991'den beri yaşadığımız ve başlangıcı daha öncelere giden (Irak'ın üçe bölünmesi İsrail yönetim çevrelerinde 1980'lerin başında konuşuluyordu - Ha'aretz, 6.2.1982) süreç, aynı süreç. Bu tarihte İslâm'ın Komünist Blok'un yerine NATO'nun karşı kutbu olarak ilan edilmesi, Türkiye'de iktidar partisi ANAP içinde yapılan operasyon ve kurulduktan üç ay sonra seçime giden M. Yılmaz hükümetinin tek yaptığı icraat olarak, Güneydoğu'da teröre öldürücü darbeler indiren özel emniyet gücünün geri çekilmesi, değiştirilip dönüştürülmesi, Hizbullah'ın da aynı yıl kurulması ve hem Türkiye'de hem dünyada İslâmî terör kavramının lûgatlara aynı tarihlerde girmesi elbette tesadüf değildi. (Uzun bir süredir Filistin'de, İsrail'de intihar eylemi neden olmuyor acaba?)

O günden bu yana, Türkiye'de sözü edilen çevrelerde, özellikle 28 Şubat günlerinde daha yüksek tonda olmak üzere, Batı karşıtlığı seslendirilir oldu. Görünüşteki maksat, bağımsız bir Türkiye; oysa asıl maksat, Türkiye'de İslâm'ı iyice etkisizleştirme adına demokrasiyi bitirip, BAAS tipi bir iktidar oluşturmaktır. Güya bağımsız bir Türkiye adına AB'ye ve ABD'ye karşı çıkar görünenlerin radikal İslâm, ılımlı İslâm gibi etiketlemelerle sürekli İslâm karşıtlığı yapan aynı çevreler olmaları, asıl maksadı görmeye yetmektedir. Bunlar, bölünüp küçülmesi, perde gerisinde daha bir ABD'nin ve İsrail'in uydusu haline gelmesi pahasına Türkiye'de sürekli iktidar olma taraflısıdırlar. Başka maksatları yanı sıra, iç politikayı tanzim adına da kullanıldığı 22 Temmuz seçimleri öncesinde yaşanan cumhurbaşkanlığı seçimi krizinde daha bir gün yüzüne çıkan PKK terörüyle güdülen en önemli gayelerden biri budur; o, bu gayeler için son günlerde azdırılmakta; terörle, muhtemel bir savaş ve bunların getireceği ekonomik çöküşle başarısız kılınmak istenen AK Parti'nin şahsında seçmen tabanı dönüştürülmek istenmektedir.

Terörle içeride sözü edilen gayeleri güdenlerin, Türkiye'nin bölüneceği, parçalanacağı tezini, şu kadar ki kendi gayelerine basamak yapmak adına sürekli işleyen taraf olmaları, Türkiye'nin çok tehlikeli planların, hem de İran'dan da daha öte hedefi olduğu gerçeğini, onu görmesi gerekenlerin görmelerine maalesef mani oldu. Bu gerçeği görmek istemeyenler, Türkiye içeride etnik ve mezhep temelli, ayrıca dışarıda da savaşa sürüklenmek, parçalanmak ve bölünmek isteniyor diye yapılan ikazları, biraz da "entelektüel bakış, sosyolojik analiz, analitik yorum" adına mahkûm ettiler. Ama artık kimsenin inkâr edemeyeceği açıklıkta ortaya çıkmaktadır ki, terörle takip edilen ve özellikle Alevîliğin İslâm'ın dışında takdim edilmesiyle de kendisine bir boyut eklenen en önemli ikinci gaye, Türkiye'yi hem etnik ve mezhebî farklılıkları körükleyerek halk temelinde hem de coğrafî olarak bölmek ve küçültmektir. Özellikle İslâm hassasiyetli halkımız ve iktidar çevrelerimiz için daha bir şuur, basiret ve hassasiyet gerektiren bir dönemden geçiyoruz. Türkiye'ye bir başka büyük kötülüğü bu millî-İslâmî şuur, basiret ve hassasiyeti törpüleyenler yapıyor.

Ali Ünal / Zaman

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!