Ülkemiz açıktır ki, bir terör sarmalında..Son bir kaç ay içinde, yüzlerce sivil insan, ne zaman, kim tarafından ve niçin, nereden, nasıl geleceği ve yapılacağı bilinmeyen saldırılarda, terör eylemlerinde can verdiler.
Terör saldırılarının bir gücü de bu öngörülemezlikten geliyor. Caddede, yanıbaşımızda sıradan birisi olarak yürümekte olan birisi, ya da trafikte birlikte hareket ettiğiniz onbinlerce arabadan birisi, biraz sonra taşıdığı bombayı ve kendisini patlatabilir. Böyle olunca da, bu çılgınlığın önüne geçilmesi daha bir çetinleşiyor.
Böylesine bir gizli ve bilinemez tehlikeye karşı tedbir almaya kalkışılsa, o zaman paranoiac bir toplum durumuna düşülmüş olunur.
***
Bu saldırıları yapanların, saldırılarında kendilerinin de öleceklerini bile bile o eylemleri gerçekleştirmeleri ise, daha bir çılgınlık.. Çünkü, bırakınız akıl sahibi bir insanı, hayvanlar, hattâ şeffaf bir su balonu görünümündeki denizanası denilen tek hücreli canlılar bile tehlikeyi hissedince, ‘nefsin korunması’ sevk-ı tabiîsiyle / içgüdüsüyle kaçmaya çalışmaktadırlar.
Çünkü, Allah’u Tealâ, her canlıyı bu gibi temel içgüdülerle donatmıştır.
***
30-40 yıl öncelerde ‘anarşi’ terimi kullanılırdı, terör kelimesi pek kullanılmazdı. Bu terimler latin dillerinden geçmedir, dilimize.. Bizim dilimizde eskiden anarşi için genelde iğtişaş, terör için de tedhiş terimleri kullanılırdı..
‘Terör /terreur’ kelimesi, lafzen dehşet saçıcı / salıcı eylem demek ise de; terim olarak, bir toplumu, tehdidlerle, korkularla, algı operasyonlarıyla, çaresizlikler içinde bırakarak, yılgınlığa sürükleyerek, benimsemediği bir ideoloji veya inancı kabule zorlamak, onu esir almak ve köleleştirmek eylemidir.
Bu gibi hallerde yılgınlığa düşmek ise, tam da teröristlerin, terör odaklarının planladığı oyuna gelmektir. Çare korkmamak ve direnmektir. Ve, öldürmeyen yara, bünyeyi güçlendirir.
***
‘Anarchie / anarşi’, karışıklık demektir ve içinde terör de vardır, ama, terörün içinde her zaman karışıklık olmayabilir. Nitekim, bizim toplumumuz, bugün bir anarşi ile, bir düzensizlik ve karışıklık durumu ile karşı karşıya değil.. Ama, bir terör saldırısı ile karşı karşıya.. Ve, bu saldırılar toplumun temel birlik harcını daha bir güçlendiriyor. Bunu da o terör saldırılarını planlıyanlar anlayamazlar.
***
Ana Muhalefet lideri KK., terör saldırılarına çare olarak, ‘kurucu ayarlara dönülmeli..’ demiş..
Onun kurucu ayarları, yani, kemalist-laik diktatörlüğün dayatmaları..
Biz ise diyoruz ki, bu ülkenin ve bu ülkedeki insanların bin yıla yakın bir zamandır asıl kurucu ayarları, -ya da teknik terimle söylemek gerekirse-, fabrika ayarları, halkımızın inanç sistemidir.
***
Bu arada, bu terör eylemine kendi ideolojileri açısından alkış tutanlar da var.
En katı kemalist-laikleri bir araya getiren bir gazetenin internet sitesi buna zehirli bir örnek..
Çünkü, son terör saldırısında, hayatını kaybedenlerden birisi de Feyzâ Acısu isimli ve Gazi Üni.’de ‘ingilizce öğretmenliği’, son sınıfında okuyan bir hanım kız.. Bu hanım kız, ‘Söz...’ gazetesinde, kanla beslenen ideolojisilerine uygun bir değerlendirmeye tâbi tutulmuş.. Çünkü, bu merhûme kız, başörtülü..
Bu da onun düşman olarak nitelenmesi için yetmiş.. Sözkonusu gazetenin int. sitesinde, Somnium imzası arkasına saklanarak yazan birisi, ‘Hiç yoksa bunun öğretmen olup bağnaz bir nesil yetiştirme olasılığının ortadan kalkmış olması ufak bir tesellidir. Kimse kusura bakmasın, kafasındaki o çaputla herhalde astronot yetiştirmeyecekti. (...) Artık kardeşlik zamanıdır diyerek kendimizi kandırmayalım. Zayıflık göstermek sonumuz olur. Bu yüzden can düşmanım olan yobazlardan birisinin ölmüş olmasına üzülemem.(...)’ diye kusuyordu içindekileri..
***
Evet, son saldırıda bir örtülü kızın da ölmüş olmasını teselli kaynağı gören bir alçaklık..
Korkmuyoruz, korkmayacağız ve alçaklara teslim olmayacağız!
O saldırının bütün kurbanları gibi, o hanım kıza da rahmetler ve yakınlarına sabırlar dileyerek..
stargazete