Terörün siyaseten kullanım kolaylığı

Ahmet Taşgetiren

Bahçeli ve terör duyarlılığının bir araya gelmesi anlaşılabilir bir şeydir. İster cümleyi “Bahçeli’nin terör konusunda özel bir hassasiyeti vardır.” şeklinde kurun isterseniz, daha eleştirel yaklaşımla “MHP, siyaseti terörle mücadele üzerinden yaparak var olabiliyor” tarzında yaklaşın, Bahçeli’nin “Terör”lü bir cümle kurmasını yadırgamazsınız.

Ama bu defa herkes şaşırdı Bahçeli, “terör”den bahsedince. Bahçeli resmen “terör ve kebapçı” denklemi kurdu. Dedi ki:

Teröre yardım ve yataklık yapan bölücü kebapçıların işsizlikte payı vardır.”

Ne alaka diye sordu herkes. Nereden çıkmıştı kebapçı, terör, işsizlik ilişkisi? Ortada yine Bahçeli’nin hani şu rakamlarla bir takım hesaplar yaptığına benzer bir ultra mühendislik tecrübesi mi vardı? Sosyal medya çalkalandı, türlü mizah denemeleri gerçekleşti Bahçeli’ye dair.

MHP cenahı Bahçeli’nin bu tarz mizah konusu yapılmasına pek tahammül edemez. “Liderlik karizması” kaldırmaz bu tür hafiflikleri. Birileri seferber olurlar “Liderin hikmetli sözleri”ni şerh etmeye.

Zaten hemen bir izah yapıldı MHP cenahından, ama ikinci üçüncü ağızlardan.

Meğer Bahçeli, “işi kebap gibi olanların, işsizlik için elini taşın altına koymadığını” kastediyormuş bu sözlerle.

Ama gene de sözlerin sırrı çözülmüş sayılmaz. “İşi kebap olanlar” tamam, bu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Pahalılıkla zincir marketler arasında irtibat kurması”na benziyor, onların “işsizlik için elini taşın altına koymaması” tamam, hadi onların “işsizlikte payı olduğu”nu da kabul edelim…

Peki ama o esrarlı sözün “Teröre yardım ve yataklık yapan bölücü kebapçılar” kısmına ne diyeceğiz? Kim o işleri tıkırında olup da “teröre yardım ve yataklık yapan bölücüler”?

Bence izahlar boş.

Memlekette “işsizlik” gibi devasa bir sorun var. İşsizliğin en çok vurduğu kesim gençlik. Üstelik üniversite mezunu gençlik. İşsizliğin yanına hayat pahalılığını da eklediğinizde insanlar için hayat cehenneme dönüyor. Genç insanların yüreği tıkanıyor.

Bu genç kitle içinde MHP’li gençlik yok mu? Olmaz mı? Oradan hiç sızlanma yükselmiyor mu MHP’nin iktidar ortaklığına karşı? Yükselmez mi?

Nasıl durduracaksınız bu genç feveranı?

Orada ezberler devreye giriyor. En kolay ve belki özellikle MHP tabanı için en kullanışlı ezber “Düşman”dan ve “terör”den bahsetmek.

Hani özellikle Akşener ve Babacan diyor ya, “Bu haftanın düşmanı kim?”

Görülüyor ki, ülke için hayati sorun olan bazı şeylerin siyaseten metalaştırıldığı hemen tespit ediliyor ve kamuoyu ile paylaşılıyor.

Evet Türkiye’nin “terör sorunu” var, evet Türkiye’nin “dostları – düşmanları” var. Ama siz bunları getirip getirip her sorunu kapatmanın aracı haline getirirseniz, bir süre sonra “Yalancı çoban” muamelesi görmeniz ve toplumun “terör” ya da “düşman” karşısındaki hassasiyetini tahrip etmeniz kaçınılmaz.

Resmen kendi kitlenizin hassasiyetlerini kullanarak, çözülemeyen – baş edilemeyen sorunları örtbas etmeye çalışmak denir buna.

Bazen bunu, sadece kendi ezberlerinizi aşamadığınız için yaparsınız, bazen de bilinçli bir iletişim stratejisinin uzantısı olarak. İletişim danışmanlarınız der ki “Patlat bir düşman söylemi, terörle hesaplaşma dili, her şey unutulsun, muhalefet kendini terörle iltisak görüntüsünden kurtarmak için çırpınsın dursun. Sade vatandaş nezdinde her zaman iş yapar.”

Hani ne demişti bir zat vaktiyle “Patlat bir bakara-makara…” Muhafazakar camia yer bunu anlayışı! O hesaptır bu işler.

Siyaset için her şey meşru” zihniyeti yani. Onun adı Makyavelizm miydi?

Bakın bunu anlıyor vatandaş. Ne demiş Adanalı Kebapçıların temsilcisi: “Terörist olma sırası bize mi geldi?”

Anlayana.