Tesettür yani örtünme emri mü"min kadınların Allah"a olan teslimiyetinin bir göstergesi. İmanın gereği. İman etmenin meyvesi amel etmektir. İnandığı gibi yaşamaktır. Allahu Teala şöyle buyuruyor:
"O ki; hanginizin daha güzel amel edeceğinizi sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. (Mülk 2 )
Hepimiz imtihandayız. Hangimiz daha güzel amel edecek. Kulluk edecek. Sonuçlar öldükten sonraki hayatta ortaya çıkacak.
Diğer bir ayette:
"Ben insanları ve cinleri bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zariyat 56)
buyuran Rabbimize layıkıyla kulluk etmek asıl hedeftir. Bu hedef doğrultusunda O"nun emirlerini ve nehylerini büyük bir titizlikle uygulamak bu uğurda ne gerekiyorsa onu feda etmek. Cansa can, malsa mal, okul ise okul. Kolay mı rızaya ulaşmak? O"nun rızasını istemek her şeyin fevkindedir.
Tesettür de öyle. İnsanı yaratan Rabbimiz onun bütün ihtiyaçlarını bildiği için ihtiyacı olan emirleri vermiştir. Yaratan kulunu bilmez mi? Bizden istedikleri hep bizim menfaatimize.
Kadınlar zayıf ve nazik olduklarından korunma ihtiyaçları vardır. Sahip oldukları en değerli şey iffet, haya ve takvadır. Kadın açıldıkça vakar ve saygınlığını kaybeder. İşte en büyük koruyucu tesettür emridir.
Allahu Teala kadını kötü nazarlardan korumak, onu saygıdeğer bir düzeyde tutmak için kadınlara tesettürü emretmiştir. Bu ayetler aşama aşama nazil olmuştur. İlk inen tesettür ayeti Ahzab 33 ile tesettüre de ilk adım atılmıştır.
" Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, yapmak istiyor."
Daha sonra ikinci merhale olarak Nur 31 ayeti gelmiştir. Bu ayet ile tesettürün şekli daha açık tarif edilmiş, kadınların ziynetlerini setretmeleri istenmiştir. Nur 31de Allahu Teala şöyle buyurmaktadır:
" Mümin kadınlara söyle gözlerini harama bakmaktan korusunlar. Namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine örtsünler"."
Üçüncü merhalede Ahzab 59 ayeti ile cilbab emri gelmiş başörtü ve elbiselerinin üzerine baştan aşağı örten bir dış kıyafet emredilmiştir.
" Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."
Görüldüğü gibi ayetlerde kadınların evde oturmaları tavsiye edilmiş ama dışarı çıkmaları da cilbab şartına bağlanmıştır.Cilbabını giyen bir kadın ihtiyacı için dışarı çıkabilir. Allah kullarına kaldıramayacağı yükü yüklemez.
Nur 31 ayetinde emir gözle başlıyor.Gözlerini korusunlar. Namahrem erkeğe veya kadına bakmak zinanın elçisidir. Kötülüklerin öncüsüdür. Büyük yangınlar küçük kıvılcımlarla başlar. Bakışların yasaklanmasıyla da zina gibi büyük bir ateşin önüne geçilmektedir.
Bir hadisi şerifte: "Bakış şeytanın oklarından zehirli bir oktur" buyuruluyor. Tevafuken ilk bakıştan sorumlu olmasak da ikinci bakıştan sorumluyuz.
Görünen kısımlar müstesna ziynetlerini teşhir etmesinler. Beyzavi şöyle der: " El ve yüz bakma hususunda değil, namazda avret değildir. Kocası ve mahreminin dışında hiç kimse için kadının bedeninden herhangi bir yerine bakmak helal olmaz. Zira kadının bütün bedeni avrettir. Ancak tedavi olmak, şahitlik yapmak gibi zaruri durumlar bu hükmün dışındadır."
Aişe (ra): " Biz Rasulullah (sav) ile ihramda bulunuyorken atlılar önümüzden geçiyorken bizim hizamıza geldiği vakit cilbabımızı başımızdan itibaren yüzümüze salıyorduk. Bizden uzaklaştıklarında ise açıyorduk." Bu hadis kadının ihramda iken bile yüzünü erkeklerden kapatması gerektiğine delalet ediyor.
Üç mezhebe göre kadının eli ve yüzünün kapatılması farz kabul edilirken Hanefi mezhebinde ise fitne ve şehvetten emin olma şartına bağlanmıştır. Zinaların çoğaldığı, gençlerin ahlakının dejenere olduğu bu zamanda hala fitne var mı yok mu diye düşünmek eblehlik olur
Atalarımız bu ayetleri çok iyi anlamışlar yaşantılarıyla sonraki nesillere örnek olmuşlardır. Necip Fazıl bir dizesinde ninelerimizin tesettür konusundaki hassasiyetini şöyle dile getiriyor:
Utanırdı burnunu göstermekten süt ninem
Kızımın gösterdiği kefen bezine mahrem
Allah ve Rasulü"ne (sav) canı gönülden bağlı bir kadının asli hüviyetini kaybetmiş böyle bir toplum içine açık yüzle çıkması onun davasına olan samimiyetsizliğinin ifadesidir. Sebebi çok açık. Günümüzde acaba kaç erkek sokağa çıktığında : " Ey habibim ! Mü"minlere söyle gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar" ayetini dikkate alıyor? Kaç erkek yabancı kadın gördüğünde başını çeviriyor? Hatta bırakın bakmamayı "güzele bakmak sevaptır " safsatasıyla kendini aldatanlar da az değil. Fitnenin kaynadığı bu zamanda dini hassasiyeti korumak en güzeli.
"Ve ziynetlerini teşhir etmesinler". İnceliğe bakar mısınız? Kadınlara ziynet takmayın, süslenmeyin demiyor. Teşhir etmeyin.Helal dairesi geniştir keyfe kafidir. Süslenmek kadınların fıtratında var. Güzel olma arzusu, güzelliğini gösterme isteği . Allahu Teala bunu kontrol altına alıyor. Süslenseniz bile bunu namahreme karşı teşhir etmeyin.
Ziynet nedir? Kadınların kullandığı her çeşit süs eşyası (yüzük, küpe, kolye, bilezik gibi), bunların takıldığı azaları, elbiseleridir.
"Ey ademoğlu! Her mescide gidişinizde ziynetli elbiseler giyin," (Araf 26)
ayetinden elbiselerin de ziynet olduğu anlaşılıyor. Bu ziynetleri açmak yasaklanınca bunların mahalli olan vücudu açmak öncelikle yasaklanmış oluyor. Bu yüzden kadının bütün vücudu avrettir. Süslü, rengarenk, dikkat çeken, kadını daha cazip gösteren örtülerle de kadın dışarı çıkamaz. Sade ve çekici olmayan örtüler tercih edilmelidir. Çünkü örtüden gaye güzelliği kapatmak iken güzel ve rengarenk desenli eşarplarla kadınlar güzelliğine güzellik katmakta tesettür emri yerine gelmemiş olmaktadır. Cilbab bu gayeye hizmet ediyor. Kadının ziyneti sayılan elbisesini de örten dış kıyafet.
Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Başlarını, saçlarını, boyunlarını, gerdanlarını, göğüslerini açık tutmayıp örtünsünler. Cahiliye devrinde de örtü vardı. Ama enseden bağladıklarından boyun gerdan hep açıktaydı. Çok zaman da erkekleri baştan çıkarmak için bedenin güzel yerlerini ve saç örgülerini gösterirler, baş örtülerini arkalarına salıverirlerdi. Dolayısıyla mü"min kadınlara başörtülerini göğüslerinin üzerine kadar sarkıtmaları emredildi ki kalpler bozulmasın. Bu ayet uyarınca başörtüler cuyub yani göğüslere ve bele kadar sarkıtılacak. Cilbabın altında kalacak şekilde değil üstünde olacak. Böylece vücut hatları da meydana çıkmayacak.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Cehennemliklerden olup da, henüz görmediğim iki sınıf insan:
Ellerinde sığır kuyrukları gibi kamçılar, durmadan insanları dövüyorlar.
Giyinik , çıplak, başları deve hörgücü gibi, eğilim duyan ve kendine eğilim duyuran kadınlar sınıfı.
İşte onlar cennete giremeyecekler ve kokusunu da bulamayacaklar."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim.
Başörtüsünde bu konu da önemli. Hadisi şerif vücut hatları belli olacak kadar dar olan kıyafetler konusunda bizi ikaz ediyor:
Giyinik çıplak!
Birçok kadın kendini tesettürlü zannediyor ama hadisteki gibi vücut hatlarını belli eden kıyafetleriyle giyinik çıplak olduklarının farkında değil.
Bir de başları deve hörgücü gibi olanlar. Saçlarını topuz yapıp hörgüce benzetenler. Allah korusun Cemalullah"ı görememek, cennete girememek, kokusunu bile duyamamak, hele bu hadise muhatap olup Rasulullah"ın (sav ) yüzüne bakamamak ne kadar acı. Bu afetlerden ümmetin hanımları inşaallah kurtulur .
Günümüzde tesettürün her çeşidinden korkanlara, istemeyenlere, küçücük başörtüsünü bile kabul edemeyenlere,yasak koyanlara, buna razı olanlara, diyeceğimiz şudur:
Kızımın örtüsü batmakta rezilin gözüne
Acırım tükürüğe billahi tükürsem yüzüne
Mehmet Akif Ersoy
"Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir." (Maide 139)