Türkiye'nin, PKK'nın sınır ötesi pusularına son vermek amacıyla Kuzey Irak'a düzenleyeceği bir askeri operasyon, bu hafta sonu ülkenin güneydoğusunda askerlere karşı yapılan saldırı sonrası
siyasi olarak durdurulamazmış gibi görünmeye başladı. Sözkonusu pusu,
son 10 yılın en kötü saldırısıydı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, becerisini ve muhakeme yeteneğini sonuna kadar sınayacak türden katlanılması güç bir baskı altında. PKK'nın saldırıları Türkleri son derece öfkelendirdi, genel seçimde yenilgiye uğrayan aşırı milliyetçileri cesaretlendirdi ve Türkiye'nin güçlü ordusunu, Erdoğan'ın neo-İslamcı partisi AKP'ye açtığı soğuk savaştaki bir dizi başarısızlığının ardından yeniden ön cepheye getirdi.
Erdoğan tehlikenin farkında
PKK'nın, Türkiye'nin 15 milyon Kürt vatandaşının yaşadığı güneydoğudaki isyanı canlandırma çabası, tam da Ankara'nın Washington'la ittifakının kırılma noktasına yaklaştığı bir zamanda gerçekleşiyor. Amerikan işgaline muhalefetine rağmen Türkiye, Irak'taki Amerikan güçlerine mühimmat yollanması açısından ana rota. Türkiye, ABD Kongresi Osmanlı Türklerinin 1. Dünya Savaşı'nda gerçekleştirdiği Ermeni katliamlarını soykırım olarak tanımaya yönelik tasarıyı oylarsa, ABD'yle her türlü işbirliğine son vereceğini söylüyor. Türkiye'nin, AB'nin üyelik müzakerelerine kötü niyetle yaklaştığına dair çoğunlukla haklı olan algılaması da, 'kuşatılmış bir ulus' hissiyatını güçlendiriyor.
Yine de, Irak Kürdistanı'nın işgali berbat bir fikir. Öncelikle, Erdoğan hükümeti son zamanlarda, Türkiye'nin Kürt azınlığıyla uzlaşma yolunda gösterişsiz ama elle tutulur ilerlemeler kaydetti. PKK'yla gerçek bir savaş, bu girişimleri sıfırlar. İkincisi 1995, 1997 ve 2001'deki büyük operasyonlar PKK'yı zorlu bir coğrafyaya sahip olan Kandil Dağı'ndan çıkaramadı.
Üçüncüsü, bir Türk işgali Kuzey Irak'taki nispeten sakin ortamı yok eder, ABD'nin Irak'ın merkezinde yardım aldığı Kürt peşmerge güçlerinin yeniden konuşlandırılmasına yol açar, Irak'ın Suudi Arabistan ve İran gibi diğer işgüzar komşularını işin içine karıştırır ve Türk-Amerikan ilişkilerinin tabutuna bir çivi daha çakar. Erdoğan bunları biliyor.
Geçen hafta meclisteki oylamada, kendisine PKK'ya karşı sert davranma izni verildi. Başbakan bugüne kadar bu izni kullanmadı. Erdoğan diplomasiyi daha gerçekçi bir silah olarak görmekte haklı, fakat bir işgalden kaçınmak için müttefikleri ona gerçek bir sonuç vermeli.
İstanbul'daki konferans son şans
Iraklı Kürtlerin kendi çıkarları için bir kültü andıran PKK'yı dizginlemesi gerek. Amerikan ordusu da, Irak genelinde imkânlarını zorluyor olmasına rağmen, hiç değilse en önemli askeri ittifaklarından birini muhafaza etmek için PKK'ya karşı harekete geçmek durumunda.
İstanbul'da yapılacak Irak'a komşu ülkeler konferansı, görüş ayrılıklarının giderilmesi için tüm taraflara fırsat sağlayacak. Ancak bu, muhtemelen son fırsat olacak. (Başyazı, 22 Ekim 2007)