Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD), bahar dönemi faaliyetleri başladı. Kur'an Okumaları başlığında yapılan "Duha ve İnşirah Sureleri" seminerinde konuşan Şinasi Uludoğan, "Salat'ü Selam Rabbimizin bizler için göndermiş olduğu örneklerimiz, önderlerimiz Resullere ve onların yolunu yol edinip bu yoldan asla vazgeçmeyenlere olsun. Allah'ın laneti, lanet edebilenlerin laneti, yeryüzünü kana ve ifsada boğan elebaşı İngiltere'nin, ABD'nin, İsrail'in ve diğer emperyalist güçlerin ve onlara yalakalık yaparak yönettikleri ülkelerde onlara hizmet eden yerli işbirlikçilerinin üzerine olsun." duasıyla başladığı sunumunda Kur'an'ın hayata müdahale eden bir vahiy olduğunu hatırlattı. Uludoğan surelere ilişkin konuşmasında "Duha ve İnşirah surelerine ilişkin geleneksel tefsirlerde, bunların genelde vahyin bir müddet kesilmesinin ardından Resulullah'ı teskin için gönderildiği belirtilir. Ancak çok uzun bir süre vahyin kesilmesi olasılık dışı görülmektedir. Zira genel olarak vahyin iniş sürecini dikkatle inceleyecek olursak bu tedriciliğinde vahyin bir eğitim, öğretim programı çerçevesinde gerçekleştirildiği görülür. Surelerdeki her ayetin hem Resulullah'ın hem de müminlerin hayatını her boyutuyla inşa ettiğini görmekteyiz," dedi.
Şinasi Uludoğan, Duha suresindeki ayetlerin hayata yansımalarını açıkladıktan sonra İnşirah suresine geçti. Suredeki "Ey Muhammed! Senin göğsünü açmadık mı?" ayetinin geleneksel rivayetlerde Kur'an'daki anlamından çok farklı bir hale dönüştürüldüğünü söyleyerek, ayette geçen "şerh"in olumlu ve olumsuz anlamda beş yerde geçtiğini, hepsinin Mekki olduğunu ve geçtiği yerlerde hep göğse nispet edildiğini ama göğüs lafzının ise ister tekil isterse çoğul kullanılsın, asla organ anlamında kullanılmadığını söyledi. Buradaki "göğsünü açma"nın cerrahi bir operasyon olamayacağını söyleyen Uludoğan, vahye açılan her göğsün huzura kavuşacağını ifade etti. Vahyin büyük bir nimet olduğunu hatırlatan Uludoğan, Kur'an'ın mesajının hayata taşınması gerekliliğine dikkat çekerek, bunun ise ancak Hz. Peygamber'in örnekliğindeki gibi "yürüyen Kur'an" olmakla gerçekleşebileceğini söyledi.
Baskı ve yasakların olduğu bir ortamda Müslümanların vahyin canlı örnekleri olmaya gayret etmesi sorumluluğun zorluklarına rağmen, Allah'a teslim olan müminlerin bu zorluklarla beraber kolaylıklar da yaşayacağını belirterek "O halde kolaylığın ve kolaylaştırmanın nedenlerine sarıl. Hayatın işleriyle birlikte bütün kalbinle asıl uğrunda çalışmana, mücadele etmene, yorulmana layık olan şeye sarıl. Allah'tan ümit etmeye ve O'na yönelmeye bak. Sadece Rabbinden iste, O'na yakar. Çünkü bu yol, mücadele için mutlaka azık, hazırlık gereklidir." dedi. Müslümanların her alanda vahiy eksenli düşünmesi ve yaşaması gerektiğini söyleyen Uludoğan, "Her alanda ve her anlamda Rabbimizin kuranda bizlerden talep ettiği hakikatler çerçevesinde itikadi ilkelerimize zarar vermeyecek bir düşünce ve eylem planımızın olması gerekmektedir. Müslümanca yaşamak ve Müslümanca ölmek şiarımız olmalıdır." dedi. Sunumun ardından program dinleyici sorularının cevaplanmasıyla devam etti. TOKAD bahar dönemi programı, önümüzdeki Pazar, saat 12.30'da yapılacak olan "Ehli Sünnet Düşüncesini Oluşumu" konulu seminer ile devam edecek.