Her ne kadar kısmî baş örtüsü serbestliği noktasından bir ferahlama olsa da, aslında toplumumuz çok yönlü bir kuşatma altındadır.
İki yıl kadar önceki bir yazımda "Televizyonları kapatın, kredi kartlarını kırın" demiştim. Tabii ki toplumumuzda ikazlara kulak vermek pek yaygın değil. Belki o ikazımıza kulak verip bu gün yaşanan tehlikelerden kurtulanlar olmuştur, amma ne yazık ki nerede ise bugün, on aileden biri, kredi kartı batağına düşmüştür.
Bu aslında basit bir mesele değil. Zira bu tuzak yüzünden niceleri intihar etmiş ve yuvalar sönmüş, nice aileler dağılmış ve çocuklar perişan olmuş ve yüz binlerce ailede de perişanlık diz boyudur.
İnsanlar neden bu duruma düşer? Zira geliri belli, gideri bellidir. Ancak bu tuzağa düşenlere baktığınız zaman büyük çoğunluğunun üniversite mezunu olduğunu, belirli bir işte çalıştığını görürsünüz. Demek bunlar hiçbir şey bilmeyen cahil insanlar değil. Öyleyse burada başka bir şey var. Evet, insanın çok zayıf olduğu bir tarafı vardır. İşte oradan yakaladılar. Çünkü insan, peşin zevkine bakar, ileride uğrayacağı sıkıntılara ise pek aldırmaz. Kredi kartı ile yaptığı alışverişten aldıklarını hemen kullanmaya başlıyor, zevk peşin ödeme ise sonra. İşte insanın zaafı budur. İnsan fıtraten peşin zevki tercih eder, ilerideki büyük sıkıntılara ise aldırmaz. İşte bu özelliklerinden dolayı insanlar, tuzağa düşmüşlerdir.
İkinci tuzak: adam beş bin liralık alışveriş yapmış, ödeyememiş; bir iki yıl içinde 20 bin lira olmuş. Evet, faiz tuzağı. Sen bir düşmeye gör.
Üçüncü tuzağa esnaf düşmüştür. Bu günlerde işlerin durduğundan şikâyet ediyorlar. Kardeşlim sen, insanların bir iki sene sonra kazanacakları parayı bir şekilde kasana indirmişsin. Millette artık alış veriş yapacak para kalmamış ki"Dolayısıyla sen bindiğin dalı kesmişsin. Peki şimdi ne olacak?
Faiz sistemi bir toplumu çökertir. Buna en güzel örnek ülkemizdir. Faiz ile iştigal etmek Allah ve Resulü ile harp etmek demektir. Soruyorum, bir ülke insanı ki, Allah ve Resulü ile harp ederse halleri nice olur? Ben bildim bileli bu ülkede ekonomik sıkıntılar ve pahalılık vardır. Demek iş, ne başa geçenlerde, ne de sadece insanımızda. İş içinde bulunduğumuz faiz sistemindedir. Bu sistem halkımızın göz göre göre soyulması demektir.
Dikkat ettiniz mi? Şimdiye kadar iktidar adayı olanlar hep bu faizden şikayet ettiler. Bu faiz yükü ile ülkenin belinin doğrulmayacağını, bu faizden kurtulmadan ekonominin düze çıkamayacağını vs. söylediler. Nedense iktidara geldiklerinde hiç bundan bahsetmez oldular. İlk kez bir iktidar, bundan on sene kadar önce bu işe el attı ve ülkemizi soyan bu çarktan kurtarmak istedi. Derhal al aşağı ettiler. Demek, bu işin içinde çok işler vardır ve ülkeyi bu soygun çarkından kurtarmak öyle kolay değildir. Ve halkımızın bu yükten kurtulması öyle kolay görünmemektedir.
Aslında kurtuluşun yolu halktan geçmektedir. Halkımız maalesef Avrupaî bir hayat tarzına geçmiştir. Zina nerede ise alenileşmiş, dinden uzak bir nesil yetişmiş ve yetiştirilmeye devam edilmektedir, içki yaygın şekilde ve serbestçe içilmektedir, kadınlar nerede ise çıplak gezmekten utanmamaktadırlar, televizyonlar ile toplum nerede ise toplu halde günahlara dalmakta vs. Şimdi, Allah"a böyle toplu halde isyan eden insanların yaşadığı toplum rahat eder mi? Bu toplumda rahat ve huzur olur mu? Siz bile çocuğunuz bir iki emrinizi dinlemese cezalandırırsınız. Alemlerin Rabbi olan Allah cc kendisine böyle isyan eden bir toplumu rahat ettirir mi? Bir düşünün!
Demek, iş gene de halkımızdadır. Eğer sen, Allah"a samimi kul olur ve O"nun emir ve yasaklarına uyarak yaşamaya çalışırsan, Rabbim seni zalimlere ezdirmez!.. Onları senin başına musallat etmez. Dünyada ve ahirette rahat ettirir.
Kaderin bir cilvesidir ki, bizler bugün bu asırda yaşıyoruz. Haramların yaygın olarak işlendiği ve Allah"ın emirlerinin yasaklandığı bir zaman; tam ahirzaman fitnesi"
Bizler herkes gibi olmayalım ki, dünyevi sıkıntılardan başka ahirette de dayanılmaz azaplara düçar olmayalım. Farzları elimizden geldiği kadar yapıp haramlardan kaçınalım. En önemlisi de Allah"ın emrettiğini emir, yasak ettiğini haram bilelim. Dinimizdeki hükümleri tartışmayalım, kabul edelim ki, iman etmiş olalım. Yoksa kurtuluş zordur.