TBMM Başkanı Köksal Toptan, bazı DTP milletvekillerinin ifade vermeleri konusunda yaşanan tartışmalarla ilgili olarak, ''Ben, hiçbir milletvekili arkadaşımızın polis zoruyla evinden alınıp mahkemeye götürülmesine, Türkiye'nin varmış olduğu demokratik olgunluk ortamında doğru bulmuyorum. Böyle bir fotoğrafın Türkiye'nin yararına olmayacağı inancındayım. Ama burada, başta milletvekilleri olmak üzere herkesin olaya bu iyi niyet çerçevesinde yaklaşması lazım'' dedi.
TBMM Başkanı Köksal Toptan, ''Milli Mücadelenin Başlamasının 90. Yıldönümü'' kutlamaları kapsamında İstanbul'dan yola çıktığı Ankara Gemisi'nde gazetecilerle sohbet toplantısı düzenledi.
Toptan, DTP milletvekillerinin, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine ifade vermeleriyle ilgili tebligat konusunda Anayasada boşluk bulunup bulunmadığına ilişkin soruya, ''Yok... Anayasanın lafzında bir boşluk yok'' karşılığını verdi.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin TBMM Başkanlığına gönderdiği yazıda, ''Sözkonusu milletvekilleriyle ilgili bir dava açıldığını ve davanın halen yürüdüğünü, 2008 yılından beri bilinen adreslerine tebligat yapıldığını fakat bu tebligatların ulaşmadığını, milletvekillerinin duruşma gününde mahkemeye giderek savunma vermeleri gerektiği'' şeklinde açıklama bulunduğunu belirten Toptan, kendilerinin söz konusu yazıyı milletvekillerine önce gönderdiklerini ancak sonra yapılan değerlendirme üzerine geri aldıklarını bildirdi. Köksal Toptan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu nedenle, biz milletvekillerine mahkemenin bizden istediği, 'tebliğ edin' görevini yerine getirmiyoruz, getirmedik. Niye? Biraz zamana ihtiyacımız var. Anayasayı lafzıyla yorumladığımız zaman, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin içtihatına baktığımız zaman, Anayasanın 83. maddesindeki istisna kapsamına giren suçlarda dokunulmazlığın olmayacağı sonucuna varılıyor.
Bu, Anayasanın öngördüğü bir konudur, benim koyduğum bir hüküm değil. Bu Anayasaya ben oy da vermedim. Anayasa böyle, mahkeme böyle yorumluyor, şu andaki mahkeme böyle yorumluyor, Yargıtay böyle yorumluyor. Buna rağmen, ben çırpınıyorum, Niye? Genel yumuşama konseptine zarar verilmesini istemiyorum. Olayı siyaset malzemesi yapmak isteyenler var. Ona da izin vermemeye çalışıyoruz. Biz ''Ne yapabiliriz'' ile ilgili olarak Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı ile konuşuyorum. Herhangi bir emrivakiyle karşı karşıya kalmayalım diye. Ceza usul hukukçularıyla, hocalarla konuşuyorum. Ben bu denli iyi niyet gösterirken, çabalarken, gayret sarf ederken, DTP'li arkadaşlar da çıkıp benden yakınırlarsa, işte o zaman, şöyle bir sonuca varırım; Hani (bunlar gelsin kapılarına dayansın, bunlar giderken gazeteciler fotoğraflarını çeksin, TV'ler bunu göstersin, olay olsun. Bu da büyük olay olsun.) Böyle bir şey mi bekliyorlar?''
DTP'li milletvekillerini, sorunun çözümü konusunda samimi bulup bulmadığına yönelik bir soruyu, ''(Samimi bulmuyorum) demeyelim de anlam veremiyorum'' diye yanıtlayan Toptan, yapılan tebligatı onlardan geri aldığını ve böylelikle zaman kazanmaya çalıştığını tekrarladı. Tebligatı yapıp yapmamanın, mahkemenin kendi işini kendi bildiği usuller çerçevesinde yürütmesine engel olmadığını vurgulayan Toptan, Mahkemeye, ''Dur bakalım arkadaş, bundan sonra benim kararımı bekle'' diyecek durumda olmadıklarını söyledi.
-''YALAN YANLIŞ ŞEYLER...''-
TBMM Başkanı Toptan, Ceza Usul Kanunu mevzuatında, sanığın ifadesinin alınmasının, yani sorgulanmasının zorunlu olduğunu belirterek, ''Ama acaba savunma içinde bu zorunluluk var mı? Yani onun başka bir yolu var mı? Onun için bizim ceza hukukçuları, AİHM kararları ve içtihatlarını gözden geçirmek suretiyle bana yardımcı olmaya çalışıyorlar''dedi ve açıklamalarını şöyle sürdürdü:
''Özetle ben, hiçbir milletvekili arkadaşımızın polis zoruyla evinden alınıp mahkemeye götürülmesine, Türkiye'nin varmış olduğu demokratik olgunluk ortamında doğru bulmuyorum. Böyle bir fotoğrafın Türkiye'nin yararına olmayacağı inancındayım. Ama burada, başta milletvekilleri olmak üzere herkesin olaya bu iyi niyet çerçevesinde yaklaşması lazım. Herkesin benim gayretlerime yardımcı olması lazım. Buradan da kimsenin siyasi yarar ve çıkar beklememesi lazım.''
DTP'lilerin konuyla ilgili görüşme yapmayacaklarına ilişkin açıklamaları olduğunun hatırlatılması üzerine Toptan, ''Görüşürler, görüşmezler onların bileceği iş. Ne yani, ben onlara 'Gidin mahkemede ifade verin' dediğim zaman, koşa koşa mahkemeye gidecek değiller ya. Ben uğraşıyorum. Onlar bilsin diye uğraşmıyorum. 'Türkiye bilsin' diye uğraşıyorum. Türkiye'nin bir sorunla karşılaşmaması için uğraşıyorum. Bu sorun çözülsün diyenlerin de katkı yapması lazım. Öyle herkesi tahrik edip, bir sürü yalan yanlış şey söylenmemesi lazım'' dedi.
Toptan, ''(Zaman kazanmaya çalışıyoruz) dediniz. Sanığın ifadesi için zorunlu olup olmadığı konusunda AİHM kararlarının gözden geçirdiğinizi söylediniz. Varsayalım ki o gerekçe bulundu, sonraki süreç nasıl işleyecek? Gelişmeler nasıl olur?'' şeklindeki sorulara, ''Onu bir görmek lazım. O zaman arkadaşların, milletvekillerinin zorla veyahut başka yolla mahkemeye mutlak gitmesi gerekmiyor. Sırf bunun için değil, genel konjonktür. Karşılaştığımız sorunları zamana yaydığımız zaman bu ipe un sermek anlamında değil, bir işte bu süreçte yumuşama sağlanırsa o zaman topyekün her şeye bakma imkanı olabilir'' şeklinde cevap verdi.
-''MAHKEME DURUŞMAYI ERTELEYEBİLİR''
DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş hakkındaki duruşmanın 29 Mayısta yapılacağını hatırlatan bir gazeteciye Toptan, ''Bize gelen tebliğ, mahalli mahkemeden gelmiyor. Mahalli mahkemeler Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine yazıyor, talimat dediğimiz yolla savunmasının alınmasını istiyor. O nedenle oradaki duruşmanın o tarihte olması önemli değil. Netice itibariyle 'talimatla istenen savunma gelmedi' diyerek başka bir tarihe erteleyebilir'' dedi.
Toptan, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün savunmasını vermesi gerektiği duruşma tarihinin 26 Mayıs olduğunu kaydetti.
Köksal Toptan, Anayasa değişikliğiyle sorunun aşılıp aşılmayacağına ilişkin soru üzerine şunları söyledi:
''Ben bir şey önermiyorum. 'Bu sorun aşılsın' deniyorsa, aşılması isteniyorsa bir anayasa değişikliğinin zorunlu olduğu anlaşılıyor. Ergun Özbudun'un da bu yönde beyanatı var. Benim söylediğim o... 83. maddede bu değişiklik yapılırsa, 14. madde istisnası oradan kaldırılırsa sorun kendiliğinden çözülüyor. Türkiye'nin bu şartlarda bunu kaldırmak lazım mı, değil mi? Bu benim cevap vereceğim bir karar değil. Siyasi partilerin tartışacağı, üzerinde uzlaşma sağlayabileceği (bir konu). Ama onun dışında benim sürdürmeye çalıştığım gayretler dışında yol ve yöntem bilen varsa buna itibar etmeye onun üzerinde çalışmaya hazırım. Sayın cumhurbaşkanı ve başbakanla bu konuyu konuşmadım. İçişleri Bakanı ile konuştum ve ceza usul hukukçularıyla konuşuyorum.''
TBMM Başkanı Toptan, DTP'lilerin bu olay karşısındaki tavrını, ''Yardımcı falan olmuyorlar. Tam tersine burada mağdur oluyoruz, başkalarına yapılan muamele bize yapılmıyor mu diyorlar... Kime yapılan muamele onlara yapılmıyor, onlar ayrıcalık istiyorlar'' şeklinde değerlendirdi.
-ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ-
Köksal Toptan, Anayasa değişikliği konusunda yöneltilen sorulara da şu karşılığı verdi:
''Partilerin varacağı mutabakata bağlı. Şimdi ben, benim elime bir anayasa değişikliği önerisi gelirse, hangi partiden gelirse gelsin böyle bir anayasa değişikliğini alır diğer siyasi partilere giderim. 'Şu siyasi parti, şöyle bir anayasa değişiklini bana getirdi, ne diyorsunuz? Bu konuyu tartışmak üzere bir araya gelelim sizin de başka önerileriniz varsa onu da koyalım, bunları tartışmak üzere bir uzlaşma komisyonu kuralım.' (derim) Ben o süreci başlatırım ama takdir edersiniz ki benim siyasi partileri yönlendirme yapmam mümkün değil. Ben çıkış yolu arıyor muyuz, bu milletvekili arkadaşlarla ilgili, arıyoruz. Yollardan biri odur. Ben benim yapabileceklerimi, bu sürecin hepimizi olumsuz etkilemeyecek şekilde aşabilmemiz için benim yapabileceklerimi ben yapmaya çalışıyorum. Benim bu alanda yapabileceklerim çok sınırsız değil."
Toptan,''AKP anayasa değişikliği üzerinde çalışıyor ama CHP ve MHP'den olumsuz tepkiler geldi. Değişikliğin yapılması konusunda umutlu musunuz?'' diye soran bir gazeteciye, ''Umudumuzu hiç kaybetmememiz lazım'' karşılığını verdi.
''AKP önce hazırlıyor sonra vazgeçiyor. Son olarak daraltmış bir paketten söz ediliyor ama metin hala ortada yok...'' şeklindeki bir soruya Toptan, şöyle cevap verdi:
''Ben size dört sene evvel dedim ki Türkiye yeni bir anayasa yapmalıdır. Yeni anayasayı için Anayasa yapıcı meclis kurulmalıdır. Şimdi bunu hocalar söylüyor. DİSK Genel Başkanı Çelebi söylüyor. Nasıl kurulur, bir kanun çıkarırız deriz ki ''Bakın endişeler var ya yeni bir anayasa yapılırsa anayasanın ilk üç, dört maddesi kalır, şu olur, bu olur'' kanunla deriz ki 'Cumhuriyetin temel nitelikleriyle ilgili mevcut anayasanın şu şu maddeleri dışında yeni bir anayasa veya o hükümleri korumak üzere yeni bir anayasa yapımı için anayasa yapıcı bir meclis kurulur' deriz. Tartışılabilir tabi, yüz tanesi seçimle gelir, 50 tanesi çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcisi olarak gelir. İki sene de süre veririz. Yepyeni bir anayasa yapar, bu tartışmaların hepsini ortadan kaldırma imkanı buluruz.''
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Kurucu Meclis oluşturulmasına destek vereceğinin söylenmesi üzerine Toptan, ''Hiçbir şey yapmıyor'' dedi.
-CUMHURBAŞKANI VE MECLİSİN GÖREV SÜRESİ-
TBMM'nin bu yasama döneminin kaç yıl olacağı ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresiyle ilgili soru üzerine Toptan, şöyle konuştu:
''(Bu konu) Bir anayasa değişikliği mi, bir yasa değişikliği ile mi çözülür? Onu bilemiyorum ama biz yasa koyucu olarak bunu netleştirmezsek o zaman YSK kendi yorumuna göre seçim zamanı geldiğinde nasıl yorumluyorsa 4 sene mi, 5 sene mi yorumluyor ona göre süreç başlatır. Fakat bizim cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili zaten kanun çıkarmamız lazım. Anayasa değişikliği yapıldı ama cumhurbaşkanı seçim usulleriyle ilgili değişiklik yapmadık, o konuda günlük tartışmaların dışında mutlaka karar vermemiz gereken önemli hususlar var. Bir tanesi bu seçim süreleriyle ilgilidir. Benim düşüncem, bizim kendi bürokrasimizin kanaati meclisin görev süresinin 4 yıl olduğu şeklinde. Cumhurbaşkanlığı süresi de 5 yıl. Böyle düşünüyorum.''
Toptan, Cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin bir başka soru üzerine de 'bu konuda vakit geçirmeden hemen bir yasal düzenleme yapılmasında yarar gördüğünü'' söyledi.
''MERKEZ SAĞ DÜŞÜNCEDE OLAN İNSANLAR ŞU ANDA BİR YERE HAPSEDİLMİŞ DEĞİL''
Hüsamettin Cindoruk'un DP Genel Başkanlığına seçilmesini, ''Hayırlı olsun'' sözleriyle değerlendiren Toptan, merkez sağda bir boşluk bulunup bulunmadığına ilişkin soruya, ''Merkez sağ düşüncede olan insanlar şu anda bir yere hapsedilmiş değil. Bunlar bir yerde beklemiyorlar veyahut bekletilmiyorlar. Bunlar seçim geldikçe gidiyorlar oy kullanıyorlar, bir tercihte bulunuyorlar. Bir partinin siyaset yelpazesinde nerede bulunduğuna karar veren siyasi iradelerdir. Halktır'' karşılığını verdi.
TBMM Başkanı seçimlerinin takvimine ilişkin bir soruyu cevaplandıran Toptan, seçimlerin 4-8 Ağustos tarihleri arasında yapılacağını bildirdi. Toptan, ''Sizden başka aday söz konusu mu?'' şeklindeki bir soruya, ''Meclis tatilde olduğu için zaten benim dışımda aday olursa ben işleme koymam'' şeklinde espriyle yanıt verdi.
Köksal Toptan, ''Ben görevimi tarafsız yapmaya çalışan bir meclis başkanıyım. Bana verilen oylar da zaten benim öyle davranmamı gerekli kılıyor. Kendime yakıştıramam öyle bir güvene aykırı hareket etmeyi. Ama sonuçta ben bir partinin milletvekiliyim. Böyle bir karar verilirken bu siyasi bir karardır. O partinin yöneticileri, genel başkanı da konuşur. Buna göre bir yol haritası çizilir ve devam edilir, benim olmam veya olmamam hiç önemli değil'' dedi.
Bakanlar Kurulundaki son değişikliklere ilişkin bir soru üzerine Toptan, ''Her kabine değişikliğinde burukluklar olur. Bunlar işin doğasında vardır. Ama bu burukluklar da çok kısa zamanda atlatılır. (Ben şimdiye kadar bakan olamadım) diye küsüp gidene rastlamadım. Doğrusu odur. Ama siyaset yapan herkes, milletvekili olan herkes doğal olarak bakanlık ister, özler, hayal eder. Ona saygı göstermek lazım. Olamadığı zaman da onun hayal kırıklığı yaratması da çok doğaldır. Ama devam etmez'' diye konuştu.
Eski bakanlardan Mehmet Ali Şahin ve Hüseyin Çelik'in Meclis Başkanı adaylığının konuşulduğunun anımsatılması üzerine Toptan, ''Bütün arkadaşlarım yapabilirler. En az benim kadar iyiler'' ifadesini kullandı.
-ERGENEKON DAVASI-
TBMM Başkanı Toptan, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltılarla ilgili soruyu da şöyle cevaplandırdı:
''Yargılamanın süratli şekilde yapılması, yargılama yapmak kadar önemlidir. Çok klasik hale gelen bir söz vardır. Gecikmiş adalet adalet sayılmaz... O nedenle yargılamayı yapan yargı erkinin dışındaki insanlar olarak yapmamız gereken bu yargılamanın olabilecek en kısa zamanda süratlendirilip sonuçlandırılmasını istemek, dilemek olmalıdır. Ben onu yapmaya çalışıyorum. Ama bunun dışında yargılama sürecine müdahale etmek ve etkileme amacıyla müdahaleler hem anayasa hem de yasalarımıza göre suçtur. Deliler mahkeme tarafında takip edilecektir. Tartışılan konularda Yargıtayın pek çok kararları var. Kuşkusuz onlara bakılacaktır. Benim burada söyleyebileceğim yargılama aşamasında soruşturmanın hızlı bitmesine çok dikkat edilmesi gerektiğidir. Falan falancayla ilgili daha belgeler, bilgiler savcılarımızın eline geçmeden gazetelerde yayınlanıyor. Bu doğru değil. Buna herkesin özen göstermesi lazım. Ama savcılarımızın da suç teşkil eden bu eyleme karşı soruşturma başlatmaları lazım.
Soruşturmanın gizliliği ilkesini koruması gerekir. Bunun dışında yargıya güvenmemiz lazım. Yapacağımız başka bir şey yok. Sonuçta bizim yasama organı olarak kendimizi mahkeme yerine koyup 'sen çekil kenara bakayım yanlış yapıyorsun, biz yargılama yapacağız' deme hakkımız yok. Hükümetin böyle bir şey deme hakkı yok. Böyle olunca yargının en doğru karar vereceğine inanmamız ve beklememiz lazım.''
-TELEFON DİNLEMELERİ-
Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın dinlenildiğine ilişkin şüphesi hatırlatılarak, kendisinin de dinlenilip dinlenilmediğinin sorulması üzerine Toptan, ''Benim telefonumun dinlenilmesinde hiçbir mahsur yok. Burada ne konuşuyorsak telefonda da aynı şeyleri konuşuyorum. Tabii olumsuz hava var kamuoyunda ama ben çok yaygın bir şekilde telefon dinleme olduğuna inanmıyorum, inanmak istemiyorum. Fakat öyle bir hava var bunun giderilmesi lazım. İnsanların konuşmalarında kendilerini rahat hissetmeleri lazım. Sayın Büyükanıt'ın sözleriyle ilgili değerlendirme yapmam doğru değil. Yalnız güvenlik güçlerimiz kendi aralarında zaman zaman rekabet yaşadığı tartışma konusu olmuştur. O nedenle bir güvenlik müsteşarlığı şimdi kuruluyor, temel harekat noktası da zannediyorum zaten o. İstihbarat birliği meydana getirecek'' diye konuştu.
Dinlemelerin tek başına delil sayılamayacağına ilişkin yorumların yapıldığının söylenmesi üzerine Toptan, ''Şimdi onu bilmiyoruz. Yani süren o davada aralıklı şekilde telefon dinlemeleri var ama o telefon dinlemelerinin başka delillerle desteklenip desteklenmediği konusunda kimsenin elinde bir bilgi ve belge yok. O nedenle yargılama süresini beklemek lazım. Yargıtayın o konudaki kararları yeni de değil. Mutlaka yan delillerle desteklenmesi lazım'' dedi.
-DOMUZ GRİBİ-
Türkiye'nin domuz gribinde diğer ülkelerden çok daha iyi önlemler aldığını söyleyen Toptan, ''Alınan önlemlerle (vaka) havaalanında tespit edildi. Irak asıllı Amerikalı bir ailenin anne ve oğlunda bulundu. Şimdi her olayda bir şey oluyor biraz önce İstanbul Valisi söyledi bir form dağıtılıyormuş uçaklarda. Formda nereye gideceği, Türkiye'deki adresi soruluyormuş o sorulsaydı yüzde 100 ulaşılacak ve önlem alınacaktı. Bundan sonra forma o da eklenecek. Diğer ülkelerde olmayan önlemleri Türkiye uyguluyor'' dedi.
Toptan, kendi dönemi ile şimdiki gençlik dönemi arasındaki farklılıklara değinirken, şimdiki gençliği büyük sorumlulukların beklediğine işaret etti.
Toptan, ''Benim dönemimde üniversite okumak çok kolaydı, o dönem bütün arkadaşlarım üniversiteye gitti ama şimdiki gençlerimizin o kadar şansı yok'' diye konuştu.