“İnsan bu meçhul!”
“Cemaat” dediğimiz yapı giderek yaşayan bir trajedi’ye ya da bir mitoloji’ye dönüşüyor.
“Hocaefendi” sadece “Hocaefendi” değilmiş, “Mehdi” diyorlardı, o da değilmiş. Şimdi de “Mesih”lik iddiası gündeme geldi. Bu iddianın sahibi Münip Erdin... İlk elden tanıklığını yazdı!
Fetullah Gülen, Hz. Muhammed’in (SAV), Hz. İsa’nın babası olabileceği iddiasını gündeme getirmişti daha önce.
Hz. İsa, son beni İsrail Peygamberi idi. Gülen’in beni İsrail muhabbeti buradan kaynaklanıyor olabilir mi?
Gülen’in anne-babasına ilişkin de ilginç iddialar sözkonusu, ama konum değil. Zaten bu iddialar çerçevesinde onun biyolojik ve genetik kişiliğinden çok o bedende yaşadığı ileri sürülen “ruh” öne çıkıyor. O ruh’un daha önceki bedeni genetik olarak beni İsrail ile ilgili, misyon olarak ise zaten kendisi yeni ahid’in resulü olarak, Hıristiyanlıkla ilişkilendirilen bir kişilik. 3. Boyut ise, Hz. Muhammed’in Hz. İsa’nın manevi babası olması iddiası ki, “Dinlerarası diyalog”un ezoterik arka planı bu modern teslis’e dayanıyor.
Ben iddiamı yineliyorum, bu Paralel din yeni karma bir dindir. Bu yeni din aynı zamanda içinde Hind ve Nuseyri inanışındaki Tenasüh/reenkarnasyonu da barındırmaktadır.
Bu inançta Mehdiyet Cemaate, Mesihiyet ise Gülen’e nisbet edilmektedir ve Erdoğan, Hıristiyanların “Anti Crist” dedikleri, İslam geleneğindeki “Deccaliyet”e tekabül etmektedir.
Gülen’in İran karşıtlığı anlaşılır bir karşıtlık. Mehdiyet Şia’da iman meselesidir ve onlara göre “beklenen mehdi” “Gaip İmam, Hasan el Askerinin oğlu İmam Mehdi”dir. Gülen, Hz. Peygamber ve Hz. Meryem ilişkisi ile, hem kendini Peygambere nisbet ederek “ehli beyt” kavramına yeni bir açılım getirmekte hem de kendine bağlı bir mehdiyet misyonunun üzerinde bir nübüvvet ve risalet makamı ihdas etmektedir.
Allah (cc) kainatı, Hz. Muhammed’in hatırına varetmiş ve Gülen’in hatırına devam ettirmektedir.
Gülen’in Cebrail’in yardımına niye ihtiyaç duymadığı, ya da kendinin Hz. Peygamberin yanına gitmeyip onun kendini ziyarete geldiği şimdi daha iyi anlaşılmaktadır.
Sahi hiç düşündünüz mü, Demokrasi filan dedikleri şey bu işin neresinde?
Ya da bu kurgusal dünyada CHP nerede duruyor mesela. Yasama, Yürütme, Yargı nerede duracak! ABD, Vatikan, İsrail bu işin neresinde!
Bu konuya ruh sağlığı açısından mı bakacağız, Teolojik açıdan mı, siyasi açıdan mı?
Bu adamın peşine takılanlar işin ne kadar farkındalar! O polis şefleri, bilim adamları, siyasetçiler, yargıçlar, iş adamları ne düşünüyorlar!
Evrenosoğlu, kendini mahşer günü Peygamberlerin imamı olarak takdim ediyor. Buna da inanan var. Şimdi bir de Kainat imamı var.
Bir Hasan Mezarcı vardı. O da Mesih olduğunu iddia etmişti. Şimdi işler iyice karıştı.
Sahi İlahiyatçılarımız, Diyanet, Müftülerimiz bu hususta ne diyorlar!
Biri çıkar bu iddiada bulunur. Bunu anlarım da, bu kadar insan nasıl böyle birinin peşine takılır ve böyle bir konu nasıl böyle bir ülkenin gündemini böylesine meşgul eder.
Teoloji, Mitoloji, hepsi birbirine karıştı. Toplumun “atalarının dini”nden Allah’ın dinine dönmesi için bir şok gerekiyordu. Belki de bu olaylar bunun için bir vesile olacaktır.
Selam ve dua ile.
yeniakit