Trans human

Abdurrahman Dilipak

Trans deyince piyasada cinsiyet değiştirmiş kişi anlaşılıyor.

“Transgender veya trans”, kişinin cinsiyet kimliği ile atanmış olan cinsinin uyumlu olmaması durumu’nu ifade ediyor. Yani bir kadın ya da erkek için “Trans” dendiğinde, onun cinsiyetini değiştirdiği anlamına geliyor..

Bu tamam da, artık “toplumsal cinsiyet” anlayışı ile insanlar, artık biyolojik cinsiyetlerinin dışında “Gender” olarak tanımlanacak ve cinsel yönelim, deneyim ve tercihlerine göre, din, ahlak ve gelenekten bağımsız olarak trans olduklarında “dezavantajlı bir topluluk” kategorisinden “pozitif ayrımcılık”a tabi olabilecekler. Lanzarote Sözleşmesine göre, 14 yaşındaki çocuklar, bir birey olarak bu “hak”tan yararlanabilecekler ve “ebeveynler”i bu konuda çocuklarını özgür bırakacaklar.

İstanbul Sözleşmesi ve Lanzarote, LGBTIQ+ BİREY’leri için bu anlamda her türlü desteğe hazır. Türkiye Belediyeler Birliği de zaten belediyelere, insani gaye ile bu bireylere, eğitim, sağlık ve hukuk desteği sağlanması çağrısında bulunuyor.

The Economist’in kapağını hatırladınız mı? “19-25 Haziran 2021 tarihli sayısı, arama motorundan aratın bakın. Kapak manşeti şöyle: Broadbandits / The Surging cyberthreat from spies and Crooks: Geniş bank / Casuslardan ve Dolandırıcılardan Artan Siber Tehdit”. Eskiden hackerler vardı, artık BioHacker’ler de var. Unutmayın, onlar, sizi hayvanlarınızı ve bitkilerinizi de hedef alabilirler artık. Sizi öldürebilirler, hasta da edebilirler. Özellikle aşı olanlar için bu tehlike daha da büyük. mRNA grubundakilerin “m” özelliğine dışarıdan yeni mesajlar yüklenebilir. SinoVac ve türevlerinin içindeki “NanoTüp’ler patlatılabilir.

Bu PostReligions döneminde, tanrıyı tedavülden kaldırma ve insanın bilim ve teknoloji yoluyla tanrılaşabileceği iddiasındaki birileri, hakikatten bağımsız, artırılmış gerçeklik tarikine yönelince, vahyi unuttu ve adeta Post Pozitivist bir anlayışla ReelPolitik putuna arzı ihlas etmeye başladı. Bu yola sapanlar, bugünden kimerik bitki, hayvan ve insanlar üzerine bilimsel makalelerin ötesine geçip, bize sentetik et ikram etmek için kollarını sıvamış gözüküyorlar. Tapmam sizin taptığınız siber putlarınıza ve zaten siz de tapıcı değilsiniz benim taptığım Allah’a! Allah’ın belaları, ıslah edici pozuyla yeryüzünü, insanı ve nefsi ifsad eden birileri, (Allah’ın gazabı ve laneti onlara olsun) Ramazan’ın eşiğinde bizi neyle meşgul ediyorlar!

Bizi neyle işgal ediyorlar? İklim krizi var, kıtlık geliyor. Savaş çıkacak! Bak Ukrayna deniz mayınları boğaza kadar geldi.

Sahi, KKTC’de neler oluyor. Bir tiyatro oynanıyor, farkında mısınız?

Pygmalion Bir Demokrasi Müzikali” 1 Nisan’da “Kral Kovmaca” oyunu için herkesi meydanlara çağırıyor. Yavru bir Gezi ayaklanması denemesi. Yok, yok, bu mini bir Ukrayna krizi. KKTC’de muhalefet AB’ye girmek için, rakıyı içip “Sirtaki” oynamak istiyor.

Ah Todor ah! Yanında tuzlu leblebi de olsun!

“Minik fare kükredi, bir aslan miyav dedi” diyeceğim de, o değil, aslan da yok kedi de! Köstebek ve kunduz hikâyesi nasıl olur. Onlara göre “Kelp Tahir”, “Domuz da helal” olunca, domuzla köpek hikâyesi desek. Yok, en iyisi Ukrayna krizindekileri Bremen mızıkacılarına benzetelim! KKTC, bizim yarım asır kapısında beklediğimiz AB ve üyesi olduğumuz NATO’ya o da doğrudan katılmak isterse, Ukrayna gibi, ne diyeceğiz, ya da ne diyeceğiz. Orada Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’la garantör ülke. Her ikisi ile de müttefikiz. Rum kesimi Yunanistan’dan bağımsız ayrıca AB üyesi. AB üyesi olabilmemiz için Yunanistan ve Kıbrıs Rumlarının onayı gerek!

Sahi Türkiye nerede duruyor, ne yapıyor? Ukrayna’nın yanındayız ama Rusya’dan da vazgeçmiyoruz. Filistin’in yanındayız ama İsrail’den vazgeçmeyiz. Dindarız ama laiklikten vazgeçemeyiz. Çok neşeli bir ülke burası ya hu! Mutlu olmamamız biraz seretonin eksikliğinden kaynaklanıyor. Yoksa!

Mesela Ertan Özyiğit sormuştu: “İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda, Brexit sonrası kendi yoluna gider ve AB ile birleşirse bu birleşmeye İngilizler izin verir mi? İngiltere parçalanabilir bu kritik süreçte. Boris Johnson’ın tek görevi Birleşik Krallık’ı bir arada tutmaksa, bizim ne yapmamız gerek. AB’nin şart koştuğu, “Yerel Yönetim Özerklik Şartı”na evet diyor musunuz! İngiltere İskoçlarla, Galler ve İrlanda ile baş edebilir mi?

Ya da Detroit Rusya Federasyonuna katılmak isteseydi, Biden ne yapardı? Aman aman!

Dünyanın haline bakın.. Geçin bunları, dünyada buna benzer başka gerçekler de var. Nereye elini atsan elinde kalıyor. Alın size bir başka örnek: CNN yönetmeninin konuşmaları gizli kameraya alınmış. Siyasi oyunlar, Covid ölümlerini abartma ve küresel ısınma korkusu yaymak için sıkı emirler aldıklarına kadar birçok itirafı görüntülü olarak kayıt altına alınmış.

Yeni Volvo reklamı TV kanallarında dönmeye başladı. Reklam eriyen buzları gösteriyor. Gizli kameraya yakalanan CNN yönetmeni ne diyordu; “Ekranlarda sürekli eriyen buzları göstermemiz için talimat aldık”. Emir herkese gitmiş. Volvo reklam linki https://youtu.be/CYx_oBO3HNw. Küresel ısınmanın tamamen yeraltı ve volkanik kaynaklı olduğu aynı zamanda tarihsel bir döngü olduğu, insan ya da hayvan kaynaklı olmadığı biliniyor. Yerin 4 metre altında sabit 18 derece ısı var..

Hayvanları yok etme hazırlığı için bu sene ekranlarda bol bol küresel ısınma yalanları akademi, medya, siyaset, bürokrasi, malum STK’lar koro halinde tekrarlayıp duruyorlar.

Kirli bir oyun oynanıyor. Pandemi gibi savaşları da sahte. “Cambaza bak cambaza” derken çarpılıyorsunuz.

Pandemi yalanına inanan insanlar hâlâ maskelerini çıkartamıyorlar, görüyorsunuz. Bazı camilerde hâlâ saflar ayrı. Çift maske takanlar, maskesini gözlerine kadar uzatanlar var. Yanına durunca adam saf değiştiriyor.

Nasıl saflarını birleştiremiyorlarsa, yarın kurban kesmeyeceksiniz deseler, kesmeyecek birçok insan var. Nasıl korkutulmuşlarsa.. Helal etiketi yapıştırılsın, “sentetik etli” lahmacun yapanı da olur, kuyruğa gireni de. Metaverse’de hacı olanı da olur, Metaverse’de dergah açanı da.

İşte böyle; Allah akıl-fikir versin. Uluslararası sistem bu saatten sonra bu gerçekler ışığında bizden vazgeçmez. Bizden birilerini bulur. FETÖ’yü, Kalkancı’yı boşuna örgütlemediler ve zaten olmadıkları yer de kalmadı ki!

Selam ve dua ile.