Siyasete atılmadan önce, dünyanın en zengin ‘gayrimenkul kralı’ olmaktan başka bir özelliği olmayan ve 70 yaşını geçmekte olduğu için, Donald Trump’ın 4 yıl öncelerde USA Başkanı olmak için adaylığını açıklaması şaka sanılmıştı. Çünkü, Amerika’nın 250 yıla yaklaşan geçmişinde hiçbir Başkan, 70 yaşın üstündeyken işbaşına gelmemişti.
***
Ama o muazzam servetinin propaganda gücüyle Cumhuriyetçi Parti’den adaylık yarışına katıldığında, Amerikan toplumuna ‘İslamofobia’yı / İslâm korkusu’nu şırıngaladı ve hele de, ‘müslümanların Amerika’dan kovulacağı ve mescidlerinin kapatılacağı’ gibi, ilk anda ‘deli saçması’ sözlerle kamuoyunun dikkatini üzerine çekmeyi başardı ve Demokrat Parti’li rakibi Hillary Clinton’ı geride bırakarak USA Başkanı da seçiliverdi!
Seçimleri Rusya’nın gizli desteğiyle kazandığına dair güçlü iddialar Amerikan kamuoyunu uzun süre meşgul ettiyse de, soruşturmalar sonunda bu konuda kanûnen geçerli net bir belge elde edilemediği açıklandı.
Ama USA Başkanı seçilir seçilmez, en yakın irtibatı, Suûdî rejimiyle kurması ve bu rejimin gerçekte fiilî kralı olan Veliahd M. bin Selman’la tam 110 milyar dolarlık bir silâh satım anlaşması imzalaması üzerine, Amerikan halkı onu çok sevdi.
Bu anlaşmayla da yetinmeyen Trump, petro-dolar zengini arap rejimlerinin başındakilere, ‘Biz olmasak bir hafta bile ayakta duramazsınız. O halde bunun karşılığını ödemeniz gerekir’ diyerek, on milyarlarca dolarlık faturalar çıkardı. Hattâ Wisconsin eyaletinde halka hitap ederken, ‘Suûd Kralı’na, ‘Bak Kral, sizi korumamızın karşılığını ödeyeceksin!.’ dediğini; Kral’ın da, ‘Sizden önceki hiçbir Başkan bana böyle hitap etmemişti’ demesi üzerine ‘Onlar ahmaktı’ karşılığı verdiğini belirterek halkı coşturdu.
‘Dünya bizden sorulur ve dünyada kuralları biz koyarız’ diyen Trump, yeni ‘Haçlı Seferleri’ni ticaret yöntemleriyle sürdüreceğinin işaretini veriyordu.
***
1 Ekim 2018 günü, Suûdî rejiminin İstanbul’daki konsolosluk binasında, hunharca öldürttüğü Cemâl Kaşıkçı cinayeti, Trump’ın elini daha da güçlendirdi. Çünkü o cinayetin örtbas edilmesi için, Bin Selman ile 350 milyar dolarlık bir yeni silah satım anlaşması imzalıyor, Amerikan Kongresi’nde, ‘Cinayeti parayla temizliyoruz’ itirazları yükselince, ‘Bu 450 milyar doları almamızı istemeyen yoktur herhalde bu Kongre’de’ diyerek, genlerinde 19. Yy. vahşî kapitalizminin yöntemleri bulunan USA kamuoyunu da yatıştırıyordu.
Trump, diplomaside, geçmiş asırlardaki haydutlukları ve kovboy anlayışını yansıtan frensiz bir buldozer modeli sergiliyor, istemediği bütün uluslararası antlaşmaları da pervasızca iptal ediyor; Kudüs’ü ve Golan Tepeleri’ni sionist İsrail rejimine peşkeş çekiyor; Suriye’ye de hele de Türkiye için daha bir tehlikeli olan ‘saatli bomba’lar yerleştiriyordu.
***
Ama bugüne kadarki bütün oyunları tutan Amerikan Başkanı Trump, bu kez çok çetin bir suçlamayla karşı karşıya. Çünkü Obama zamanındaki Başkan Yardımcısı ve önümüzdeki seçimlerde de Trump’a karşı Demokratların Başkan adayı olacağı beklenen Joe Biden ile oğlunun Ukrayna’daki ticarî faaliyetlerine baskı ve engel uygulanması için Ukrayna Başkanı Volodymyr Zelenskiy’yle yaptığı telefon konuşmasının kripto metinleri onun yalanladığı iddiaların gerçek olduğunu gösterdi ve kendisinin yalan söylediği anlaşıldı.
‘Bir Amerikan vatandaşının suç olmayan ticarî faaliyetlerine engel oluşturulması için başka bir ülkeyle baskı yapmak’ suçlaması, USA emperyalizminin menfaatine darbe vuracağından Trump’ın Başkanlıktan azli süreci başlatılmış bulunuyor. Kongre’nin sadece Demokrat değil, Cumhuriyetçi üyeleri arasında da azil eğilimi giderek güçleniyor. Trump ise ‘Amerika’yı bu kadar güçlendiren birisinin cezalandırılması olacaktır bu azil’ savunmasına sarılıyor.
Kısaca Trump, bu kez oldukça sıkışmış vaziyette.. Kısa sürede,‘Bir varmış- bir yokmuş’a dönebilir.