Yeniakit yazarı Abdurrahman Dilipak, George Floyd isimli ABD'linin bir polis tarafından öldürülmesinin ardından başlayan olaylara ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
İşte Dilipak'ın Şeytani Oyun başlıklı yazısı:
Birileri bize İngiltere’yi gösterip, ABD’ye razı etmeye çalışıyor; birileri de ABD’yi gösterip, İngiltere’ye razı etmeye çalışıyor. Demokratlar, Cumhuriyetçiler ve Globalistlerin oluşturduğu Şeytan üçgeninin 3. ayağı da belli.
Birileri “Tanrıyı kıyamete zorlama”ya çalışırken birileri de “Tanrıyı kendi siyasetini kabule zorluyor” sanki (Haşa). Allah’ın yetmeyen gücüne güç, yetmeyen parasına para, yetmeyen aklına akıl yetirecekler ya, haşa Allah’a akıl öğretmeye, ikna etmeye, yol göstermeye çalışıyorlar.
Oysa Allah (cc) kadir-i mutlaktır. O, iradesini gerçekleştirme konusunda kimseye muhtaç değildir. O, “ol” der ve o olur. O, her şeyi görmekte, duymakta, bilmektedir. Bize düşen Hakk’a tabi olmak, bu dünyada O’nun rızasını aramak, bulmak ve ondan razı olmak, o hikmete ram olmaktır.
Şeytan Melek maskesi takmış, birilerini Allah’la aldatmak, birilerini para ya da dünya zevkleri, güçle aldatmak için onların kulağına sürekli bir şeyler fısıldıyor.
Ölümü gösterip hastalığa razı edecekler ya? “Lat”ı gösterip “Uzza”ya, “Uzza”yı gösterip “Lat”a, o da olmadı “Menat”a razı etmeye çalışıyorlar.
Biz onlara “La ilahe” diyelim ve yüzümüzü Rahman’a dönüp, “Rabbimiz ve İlahımız Allah’tır” diyelim.
Trump Evengeliklerin maşası bir adam. O giderse yerine daha belalısı da gelir ama zaten en büyük belamız Şeytan değil mi, bunlar da aklını Şeytana satmış insin Şeytanları değil mi! Öfkeleri ağızlarından taşmıyor mu?
Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir.
Biz Allah’ın rızasına bakalım. Şeriatın bize gösterdiği yol, iyilerden en iyisini seçmektir. Ya da en az kötü olan ya da tümüne karşı çıkmak.
Şeytan ikircikli oynuyor. Oyunu hangisine atarsan at, Şeytanın askerlerinden birini seçmiş olacaksın.
Trump düşerse, yerelciler düşer, küreselciler kazanır.
Ulusalcılar düşerse, ulus-devlet fikri düşer. Ya hu zaten bu ulusal ve uluslararası düzen değil mi asıl başımızın belası. Kızılderililerin, kara derililerin, sarı ırkın kan, gözyaşı ve çalınan alın terleri üzerine kurulmadı mı bu düzen. Bu yağma mirasını paylaşamadıkları için kendi aralarında 100 yıl savaştıktan sonra, kilise ile feodal beyler anlaşıp kendi aralarında çatışmayı bitirip dünyayı birlikte sömürmek için kurulmadı mı bu ulusal ve uluslararası düzen Vestfalya ile.
Ardından 1. ve 2. Dünya savaşı, bir de soğuk savaş, yetmedi, şimdi siber devrimle bir ileri aşamaya geçmek istiyorlar. Demokratlar, Cumhuriyetçiler, Küreselciler yeni yağma düzeninin pazarlığını yaparken, biz bir taraf tutacak olursak, yapacağımız tercih, celladımızı seçmekten, onun kılıcını bileylemekten öte bir anlam taşımayacaktır.
Trump gidince Küreselcilerin kazanacağını kim söylüyor. Umudumuz Trump mı yani! NEOM da siber işgal orduları hazırlayan, Tanrıyı kıyamete zorlama adına Mescid-i Aksayı yıkmak için yüzyılın projesini başlatmaya hazırlanan Trump mı? Çipli modern köleler projesi hepsinde var. Humonoidler, siborglar çetenin ortak projesi. Şimdi kendi aralarında bir liderlik kavgasına başladılar. Yöntemde, süreçte ve nihai hedefte anlaşamıyorlar. Evdeki hesapları da çarşıya uymadı.
Zaten ABD buluyor belasını. Kim bilir belki de Amerikan yüzyılının sonundayız. Belki de bütün bu yaşananlar Kapitalizmin çöküş habercisidir. Zira, karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır.
Biz her zaman her yerde şunun- bunun çıkar ve planlarına alet olmayalım. Yüzümüzü Hakk’a dönelim. Şunu görelim, yok aslında birbirlerinden pek farkları, tek farkları adları.
Bu konuda sadece uluslararası düzlemde değil, içeride de aynı bakış açısında sahip olmamız gerek.
Allah’a ve ahiret gününe iman edenler bilirler ki, kimse ecelinden önce ya da sonra ölmeyecek. Rızgından az ya da çok yemeyecek. Kaderimizden başka bir kaderimiz de yok. Bizim kadir-i mutlak ve bir olan bir Allahımız var. Allah’ın ipine tutunanlar için, sonuç ne olursa olsun korku yok. Mahzun da olmayacaklar. Eğer Allah’ın ipini bırakanlardansanız, sizi kim kurtarabilir ki! Onların vay haline.. Biz kendimize bakalım, içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden başımıza ilahi bir gazabın gelmesini istemiyorsanız, haksızlık, zulüm ve sömürüye karşı sesinizi yükseltin, zalim babanız da olsa, mazlum düşmanınız da. Yüzümüzü Hakk’a dönelim, Hakk’a.
Başımıza gelen belalar, kendi cehaletimizin, ihmallerimizin faturası da olabilir. Biz önce kendimizi değiştirelim. Zira biz kendimizi değiştirmeden, Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir. Selâm ve dua ile.