"Trump ofisi bırakmadan önce İran’a saldırı mı planlıyor?"

Trump'ın geçen hafta Savunma Bakanı Mark Esper'i ve diğer yetkilileri görevden alıp kendine sadık adamlarla değiştirerek Pentagon'da küçük bir tasfiye başlatmasından bu yana bu olasılıkla ilgili alarmlar arttı. Başkan seçilen Joe Biden'a istihbarat brifin

Abdelbari Atwan

 

 

Raialyoum

 

 

Donald Trump'ın başkanlık seçimlerini kaybettiğini kabul etmeye başlamasından beri, 20 Ocak'ta varsayılan ayrılış tarihinden önceki iki ay içinde Beyaz Saray'da ne yapmayı planladığını herkes merak ediyor.

 

Bir olasılık, misilleme için hedef alınmalarını önlemek için birliklerini Ortadoğu'dan (özellikle Afganistan, Irak, Suriye'den) hızla geri çektikten sonra, İran'ın nükleer tesislerine yıkıcı hava ve füze saldırıları emri vermek suretiyle askeri bir “zafer” parıltısı içindeki önemli bir adam olarak görevden ayrılmaya çalışacağıdır. Trump'ın geçen hafta Savunma Bakanı Mark Esper'i ve diğer yetkilileri görevden alıp kendine sadık adamlarla değiştirerek Pentagon'da küçük bir tasfiye başlatmasından bu yana bu olasılıkla ilgili alarmlar arttı. Başkan seçilen Joe Biden'a istihbarat brifinglerine erişim izni vermeyi reddetmesi şüpheleri daha da artırdı. Bununla, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo bu hafta İsrail, Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı ziyaret ederken bir saldırı için yapılan plan ve hazırlıkların gizlenmesi amaçlanmış olabilir.

 

Yakında emekliye ayrılması muhtemel olan İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu da, Trump'ın görevden ayrılmadan önce hem İran'ın nükleer tesislerine hem de Hizbullah'ın füze stoklarına karşı askeri müdahalede bulunmasını şiddetle arzuluyor. Bu durum mezkûr senaryoları daha da olası kılıyor. İsrail ordusu yakınlarda Lübnan sınırı boyunca geniş çaplı askeri manevralar gerçekleştirdi. İsrail, Biden'in ABD'yi İran nükleer anlaşmasına ve Obama döneminin İran'ı "kontrol altına alma" politikasına döndürmesinden korkuyor. Bu, İran'ın uluslararası finansal işlemlere ve petrol satışlarına devam etmesine ve ayrıca Lübnan, Irak, Yemen ve diğer yerlerdeki paramiliter müttefiklerine yardım etmesine izin verecek ve boğucu ekonomik yaptırımların kaldırılmasına veya hafifletilmesine yol açacaktır.

 

Suudi Arabistan, geçen hafta Kral Selman'ın dünya güçlerinin İran'ın nükleer tehdidine karşı "kararlı bir tutum" almasını talep eden konuşmasında da görüldüğü gibi, askeri bir saldırıya da aynı derecede meraklı. Ateşli Trump ve intikamcı yardımcılarıyla müzakere etmeden önce böyle bir çağrı yapmış olması pek olası değil.

 

Gidici başkan alternatif olarak, evinde iz bırakmayı seçebilir.

 

İnatçı takipçilerine, popülaritesinin boyutunu göstermek için sokaklara çıkmaları için yeşil ışık yakabilir. Böylece Amerikan toplumunu daha da kutuplaştırır, Cumhuriyetçi Parti'yi böler ve kendi liderliği altında yeni bir aşırı sağ partinin kurulmasına yol açar. İkinci dönemini çalan “hırsızlığa” karşı ülkenin birçok yerinde toplanan silahlı milislere ve beyaz ırkçı gruplara cesaret veren tvitler atmayı zaten sürdürüyor.

 

Ya da Trump, 2024'te yeniden seçilebilmek için kendi medya kuruluşunu kurarak veya onayladığı mevcut ağlardan birinde bir TV programı başlatarak etkili bir şekilde yeniden seçim kampanyası başlatabilir. Ondan hazzetmeyenler bile büyük bir takipçi kitlesine ve bunları harekete geçirmek ve beslemek için kanıtlanmış bir yeteneğe sahip olduğunu kabul ediyorlar.

 

Hangi yolu seçerse seçsin Trump, başkanlık dokunulmazlığını kaybettikten sonra, vergi kaçakçılığı, dolandırıcılık ve şüpheli iş anlaşmalarıyla ilgili muhtemel davalar yüzünden ofisini sessizce terk edemeyecek. Çıkışı fırtınalı olabilir. O iyi bir kaybeden değil ve amaçlarına hizmet etmek için ortalığı yıkmaktan çekinmiyor. Görevde olduğu dört yıl, ABD'yi ülke içinde bölünmüş ve zayıflamış ve uluslararası alanda itibarını yitirmiş halde bıraktı. Amerika'yı “yeniden büyük” yapma sözü verdi, ancak müttefiklerinin çoğunu -İsrail ve birkaç Körfez ülkesi ve diğerleri hariç- düşmanlara çevirdi. Halefinin, ardında bıraktığı hasarı onarmasını zorlaştırmaktan zevk alıyor gözüküyor.

 

Trump, Körfez'deki arkadaşları gibi kendi medya sözcülerini oluşturma yoluna giderse fon sıkıntısı çekmeyecek. Bu arkadaşları onu finanse etmeleri için ikna edilebilir veya şantaja uğrayabilirler. Bu girişimde kullanabileceği pek çok kirli sır biliyor. Sessizliğine karşılık mutlu bir şekilde parasını alacaktır. Ancak medyayı yalanları ve aldatmacaları yaymak için kullanma konusundaki uzmanlıklarından yararlanmasına gerek yok. Zaten bu alanda tanınmış bir uzman.

 

 

Medya Şafak

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Bize yalan Söylediler
Mücahit Gültekin: Suriye Tartışmaları, "Kökü Dışarıda Olmak" Söylemi ve Politik Hafıza Üzerine
Abdurrahman Dilipak: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse!
Abdurrahman Dilipak: Suriye’deki halk devrimine nasıl bakıyorum
Abdurrahman Dilipak: Allah’a ve ahiret gününe inanmak!