Trump’tan sonra Putin mi!

Abdurrahman Dilipak

Sanki globalistlerin Trump’tan sonra sıradaki lideri Putin! Rusya; ülke, rejim ve yönetim açısından ciddi bir sorun. Navalny ismine dikkat! O Putin’in yerine gelecek isim olmasa bile, geçiş sürecinde anlaşılan o ki, onun adını daha fazla duyacağız.

Bu arada Hollanda’daki halk hareketlerinin görünen gerekçesi CoVID önlemleri.

Çin, nüfus olarak dünyanın en büyük ülkesi, ama Rusya da karasal büyüklük açısından bir numara. Rusya hem ABD’nin komşusu, hem Japonya’nın, hem Çin’in, hem Türkiye’nin ve Türk dünyasının, hem Avrupa’nın. NATO aslında SSCB’ye karşı örgütlenmişti.

ABD’nin hedefinde Çin, Rusya ve Hindistan öncelikli 3 ülke. Eşzamanlı AB ve İsrail en büyük önceliği olacaktır.

Türkiye ajandası birçok açıdan özel bir öneme sahip. Batının doğusunda NATO’nun en güçlü ordusu, jeopolitik ve jeostratejik, jeoteolojik açıdan hayati öneme sahip bu ülke ayrı bir dosya olarak ele alınacaktır.

Çin’in ülke olarak cezalandırılması gerek. Rusya’nın toprak, rejim ve yönetim olarak ele alınması gerek. Türkiye’de asıl sorun yönetim. Türkiye’den istenen ABD’nin bölgede ileri karakolu olmamız. Truva atı olmamız, ucuz asker deposu olmamız. Kim yönetiyor, nasıl yönetiyor, rejim ne çok önemli değil. Onların bizden istedikleri, bekledikleri belli. İsrail’in varlığına ve güvenliğine yönelik tehditlere karşı İsrail’in yanında olacak mıyız, Türk dünyası, İslam dünyası, Ortadoğu ve Afrika’da Amerikan planlarının taşeronluğunu kabul edecek miyiz? Yani Türkiye politikalarında bir değişiklik yok. Çekiç Güçte, BOP’da, FETÖ ile ulaşmak istedikleri hedef neyse asıl hedefleri o.

Tabii, bu iktidarın toplumun beklentilerine cevap vermesi ve toplumsal meşruiyete sahip olması gerekiyor. ABD’nin topluma güveni yok. O zaman da toplumda “toplumsal çeşitliliği” artırıcı demokratik düzenlemeler yapmak, sekülerleşmeyi desteklemek, din, ahlak ve gelenekle bağlarının azaltılmasını sağlamak, bu anlamda İstanbul sözleşmesi üzerinden aile bağlarının zayıflatılması, LGBT benzeri oluşumların desteklenmesi gerek.

Yani Türkiye’de alameti farikamız olan her şeyin zayıflatılması ve demokratik çoğulculuk ve hoşgörü adına milliyetçilik kontrol altına alınırken ve seküler akımların desteklenmesi gerekiyor.

HDP aslında Kürt modernleşmesinin taşeron örgütüdür. Kürt milliyetçiliği sekülerize edilerek sol bir jargonla din dışı bir temelde yeniden yapılandırılmaktadır. Türk milliyetçiliği bu süreçte hedef tahtasına döndürülebilir. CHP ve Kemalizm artık toplumda modernleşmenin, bilimin ve çağdaşlaşmanın adresi değil. Belki, ANAP’vari, 4-5 eğilimi birleştiren yeni merkez partilere ihtiyaç var. İstiklal Marşını Lady Gaga gibi bir LGBT sempatizanına okutup, sonra Kur’an-ı Kerim’e el basarak yemin edecek politikacılar aranıyor. “Yeni normal” böyle!

Trump, yapacağı birçok şeyi açık açık yapıyordu. Biden ve Harris ekibi daha ikiyüzlü. Trump ABD olarak dünyayı ben yöneteceğim diyordu. Aslında ABD’yi Trump yönetmiyor. Bir derin Amerika var. O Amerika Trump’ı gönderdi, Biden’ı getirdi. Trump vitrindeki adamdı. Ben yöneteceğim derken arkadaki sistemin yöneteceğini biliyordu. Biden “biz yöneteceğiz” derken ülkeler, örgütler gibi daha geniş bir kalabalığı adres gösteriyor. Oysa o kalabalıklığın arkasında yine o derin yapı var. Bu kez Demokrat maskeli Biden’ın yanında bir de Kamala Harris diye Globalist biri var.

ABD’de iç hesaplaşma henüz bitmedi. Tören sırasında ne televizyonlar ne de sosyal mediada sokak gösterileri hakkında tek olumsuz haber verilmedi. Bir eyalette 150 kişilik bir protestocu grub da gözyaşartıcı gazla dağıtıldığı haberi düştü mediaya. Kuşkusuz bu her şeyin bittiği anlamına gelmiyor. Asıl mesele, o derin çetenin kendi içindeki ihtilafları ile ilgili. Biliyorsunuz daha önce Rockefeller ölmüştü, geçen hafta da Rothschild ölmüştü. Aileler arası rekabete şimdi aile içi sorunlar da eklendi.

Global reset ve trans hümanizm dönemine ilişkin “yeni normal” uygulamalara dönük yeni kavramlar ve kurumlar üretilirken bir yandan da geleneksel, eski döneme ait kavram ve kurumların içinin boşaltılmasına çalışılacak. “Çoğulculuk” denilen şey, bu anlamda “nötralizasyon”un aracı olacak. Agnostik, neye inanacağını şaşırmış bir gençlik isteniyor. “Bilgi toplumu”ndan, “bilip ne olacak, işine bak, hayatını yaşa” dönemine geçiyoruz. Bilgiye ihtiyacın varsa o zaten “Check” edilmiş olarak steril bir şekilde bir “tık” ötende olacak. Yeni dönemde çatışma istenmiyor, gök kuşağı gibi rengarenk ama kontrastlar dengede bir biçimde entegre ve senkronize edilmiş. Siber bir uyum performansına tabi, grub dronlar gibi. Farklı bir yöne doğru giderken bile, merkezi oryantasyonun bir parçası olarak gideceksiniz.

Bakalım kimi resetleyecekler, kimi uyandıracaklar. Ve tabii başarabilecekler mi! 20 Ocak’ta bunlar oldu, peki Ocak biterken ne olacak?.

Bir sürü kehanet var. Henüz ABD’de gerilim bitmedi. 2021’e çok hızlı girdik. İster Biden o koltukta otursun, ister oturmasın, bugünden yarına, dünyaya da ABD’ye de huzur yok. Trump kendinin kazandığına inanıyor. Seçimde hem oy pusulası ve hem de elektronik sistemde hile yapıldığına dair iddialar sözkonusu. Kongre baskınında kayıp belgelerden söz ediliyor. Bakalım CIA, FBI, NSI ve Pentagon bu süreçte ne yapacak. Cevabını arayan o kadar çok soru var ki!

Bir twitter mesajı; “Dijitalleşen yeni dünyaya hazırlanmak ve doğru şekilde dijital dönüşüm sağlamak için 26-27 Ocak 2021 tarihlerinde düzenlenecek olan ‘Gelenekselden Yeni Normal’e Yolculuk’ fuarına bekliyoruz”, “Eğitim Tasarımcısı Özer Koç, Dijital Çağda Öğrenmeyi Yeniden Tasarlamak, Kurumsal Akademilerin Geleceği ve Self-Learn, Un-Learn, Re-Learn konularını ele aldığı konuşmalarıyla eğitim kurumlarının gelecek vizyonlarını geliştirmesine yardımcı oluyor.” Hatta digital sağlık yöntemleri ile artık pozitif ayırımcılığa tabi cinsiyet tercihi için bile dijital imkanlardan yararlanabilirsiniz.

Siber güvenlik ve siber savunma ayrı bir konu. Neuralink’i de konuştular mı aceba.

Allah encamımızı hayreylesin, selâm ve dua ile.