Bilemiyorum anlamaları mümkün mü. Düşünüyorum hiç bir zaman anlamayacaklarına kanaat getiriyorum yine. Amerikan toplumundan söz ediyorum. Yıllar önce başörtüsü yasağı sebebiyle ailecek kendimizi ABD'de bulduğumuzda, bunu fark etmiştim.
Biraz basını takip edin, biraz halkın içine karışıp fikirlerini öğrenin; şunu fark ediyorsunuz: devamlı birileri birilerine işaret ediyor. Suçlamak amacıyla yapıyorlar bunu. Bir sorumlu mu aranacak? Bir olaya ki; bu olay toplumsal ölçekte de olabilir, kişisel bazda bir veya birilerini etkileyen ufak ölçekli bir hadise olsun, iki durumda da hemen bir sorumlu aramaya girişiyorlar.
Hiç şüphesiz, bu normal..
Olayın irdelenmesi amacıyla ortaya konan bir davranış. Burada sorun yok.
Sorunlu kısımsa; hiç bir zaman kendine dönük bir değerlendirme veya derinlikli bir değerlendirme yapılmaması. Yani ne oluyor, bir sorumlu suçlu aranıyor ve o bulunup olay o kişi veya kuruma yaftalanıyor. Bunun ötesinde bir adım dahi atılmıyor. Orada bırakılıyor.
Yani şu soru sorulmuyor mesela: diyelim ki bir kişi veya kurum kötü olaydan sorumlu. O zaman bu kişi veya kurumun suçlu haline gelmesindeki etkenler nelerdir?
Bu sorulmuyor. Bunun da sebebi şu acı gerçek olabilir: O ikinci adım atılsa büyük ihtimalle benzer bir üçüncü soru daha gündeme gelecek ki; soğanın kabuklarını bir bir soymak misali, daha zor soruların sorulmasını da beraberinde getirecek.
Bu da sonuç itibariyle Amerikan toplumunun özünü sorgular bir duruşu ortaya çıkaracak. Büyük ihtimalle de toplumun ezici bir çoğunluğu bu soruların cevabını doğru veremeyecek yani tabir caizse imtihanı geçemeyecek sınıfta kalacak. Bu da sanırım kaosa sebep olur. Zira sorgulanan en temelde Amerikalı insana kimlik kazandıran değerler silsilesi olacak.
Doğru ve yanlışı sorgulayacak toplum ki doğru sandıklarının yanlış olduğu gerçeğiyle yüzleştikleri anda da toplumsal bir kriz yaşayacaklar. Eminim bütün bu bahsettiklerim üzerinde düşünen kafa yoran ve bu varılacak noktanın idrakinde olup işte tam da bu gerçekliği taşıyamayacak bir toplum olacağı endişesiyle hiç bir şeyin üzerinde durmanın faydası olmayacağına kanaat getirenler vardır.
İşte bu toplumu birazcık tanıyınca bütün bunların farkına kolaylıkla varıyorsunuz. Zira dışarıdan bakabiliyorsunuz olaylara. Balkondan belli bir mesafeden eleştirebiliyorsunuz".
Bu hafta dünya bir tarafa ABD bir tarafa. Herkes Suriye'yi konuşuyor, Filistin'i Ortadoğu'yu gözetliyor. Onlarsa hafta bitiminde yaşadıkları trajediyle başka bir yere savrulmuş haldeler. Başka bir boyuttalar. Kendi içlerindeler. İçine kapanıverir bu toplum bir anda. Bunun örneğini görüyoruz şu anda. Öyle ki gider o yırtıcı, herkesi, bütün dünyayı yakıp yıkan ardına bakmadan tarumar edebilen bencil Amerika, onun yerine başka bir ülke gelir ki o da bir önceki kadar bencildir. Ama farkı yırtıcı değildir, uysaldır ve hüzünlüdür. Yastadır çünkü.
Sadece kendi vardır onun için de gözü kimseleri görmez. Bu da aslında bir lükstür onun için. Zira bu lükse sahip olmayan olamayacak ülkeler vardır ki onların başına benzer bir trajedi veya daha fazlası gelse bile dışarıdan endeksli siyaset ve hayatları onların böylece içe kapanmasına müsaade etmez. Böyle olunca da oldukları yerde batar çıkar adım atmaya hayatta kalmaya çalışırlar.
Oysa ABD şu anda herşeyden bütün hayat ve küresel siyasetten bir teneffüs alıyor, bir ara yaşıyor.
Doğru mu yapıyor yanlış mı bununla devam edeceğiz inşallah.
yeniakit