İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, özgürlük adına, ancak gerçekte kazanma ve tüketme uğruna insanların bireycilikleri, bencillikleri, zevk eğilimleri ve tüketim tutkularının sürekli kışkırtıldığını belirterek, "Devlet, siyaset, ekonomi gibi kurumsal yapılar da bu azmanlaşan eğilimlerin doyurulması için fırsatlar oluşturma yönünde kullanılıyor" dedi.
Active Academy tarafından düzenlenen 7. Uluslararası Finans Zirvesinin ikinci gününde dini liderler, kriz ve değer yargıları arasındaki ilişkiyi ele aldı. Oturumda konuşan Çağrıcı, insanın ahlaki ve manevi yönü yoksullaşınca bunun korkutucu sonuçlarının yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığını ve küresel ekonomik krizin de bu türden bir sonuç olduğunu belirterek, akıl çağı denilen bir dönemde aklın, insanoğlunun hakim olma ve haz alma tutkularına hizmet etmek üzere bir araç haline getirildiğini söyledi. Özgürlük denilen ancak gerçekte kazanma ve tüketme uğruna gerçekleştirilen eylemlerle insanların bireycilikleri, bencillikleri, zevk eğilimleri ve tüketim tutkularının sürekli kışkırtıldığını kaydeden Çağrıcı, devlet, siyaset, ekonomi gibi kurumsal yapıların da bu azmanlaşan eğilimlerin doyurulması için fırsatlar oluşturma yönünde kullanıldığını ifade etti. Çağrıcı, "İnsanlığın bilinen tarihinde ilk defa Batı modernizminin ürünü olan pozitivist ve hedonist insan ve dünya algılamasının, globalizmin bütün kültürleri sarmala almasıyla birliktedir ki, insanoğlu içinde bulunduğumuz dönemde yüce tanrı, hemcinsleri ve tabiatla kendisi arasındaki birlik ve sevgi bağını koparma sürecine girdi. Bu süreçte insanoğlu ilahi yasaların kendisi için koyduğu birçok ahlaki bağı koparıp atmaktadır" diye konuştu. Modern insanın, nefsinin hakimiyet kurma ve haz alma tutkularını alabildiğine tatmin etmeyi varlığının ve hayatının tek amacı haline getirdiğini belirten Çağrıcı, bunun meydana getirdiği tahribata örnek olarak bir ABD vatandaşının, bir Afrikalı'dan 24 kat fazla tükettiğini, diğer yanda ise mağdur edilen, çaresiz bırakılan yüz milyonlarca insanın bulunduğuna dikkati çekti.
İstanbul Rum Patriği Bartholomeos ise dünyanın kaynaklarını tüketen insanların ortak bir sorumluluğu paylaştığına ve küreselleşme yolundaki ilerlemenin, diğer insanlara karşı sorumlulukları da beraberinde getirdiğine işaret ederek, inanç dünyasının, sosyal adalet meselelerinin tanımlanmasında güçlü bir müttefik olabileceğini kaydetti.
Türkiye Hahambaşısı Rev İsak Haleva ise, küresel ekonomik kriz vesilesiyle farklı rollere sahip olsa da herkesin aynı gemide olduğunun anlaşıldığını belirterek, "Kim ne yaparsa yapsın, yaptığı eninde sonunda şu veya bu biçimde hepimizi etkiliyor. Bu gemide kimse tam olarak bağımsız değil. Bağımlı olmak da gerekmiyor ama bağlantılılık kaçınılmaz bir olgu" dedi.