Vakit'e özel açıklamalarda bulunan ve Filistinli gruplar arasındaki diyalog çalışmalarını değerlendiren Filistin İslami Cihad Gazze Sözcüsü Davud Şehab, Türkiye'nin Filistin'de nasıl bir rol oynayabileceği sorusuna, "Filistin dosyasında Türkiye yeni bir ülke değil, bilakis Türkiye Filistin topraklarında çok kurbanlar ve çok şehidler vermiş bir ülkedir. Elbette dini, kültürel ve tarihi birçok bağ Türkiye ile tek yürek olmamıza sebeptir. Aynı şekilde Türkiye Filistin'de insani ve sosyal hayatta beyaz el niteliğindedir" diye cevap verdi.
Filistin İslami Cihad Gazze Sözcüsü Davud Şehab, Türkiye'nin Filistin topraklarında çok şehidler veren bir ülke olduğunu belirterek, Türkiye'nin Filistin'de insani ve sosyal hayatta beyaz bir el niteliğinde olduğunu söyledi. Vakit'e yaptığı özel açıklamada Filistinli gruplar arasındaki diyalog çalışmalarını değerlendiren Şehab, Türkiye'nin Filistin'de nasıl bir rol oynayabileceği sorusuna, Filistin dosyasında Türkiye yeni bir ülke değil, bilakis Türkiye Filistin topraklarında çok kurbanlar ve çok şehidler vermiş bir ülkedir. Elbette dini, kültürel ve tarihi birçok bağ Türkiye ile tek yürek olmamıza sebeptir. Aynı şekilde Türkiye Filistin'de insani ve sosyal hayatta beyaz el niteliğindedir" şeklinde cevap verdi.
Şehab, devamında, "Biz Filistinliler olarak Türklerle yakın ilişkilerimizin olmasını istiyor ve bundan da mutluluk duyuyoruz. Türkiye'nin bu tavrını ezberledik. Mazlum ve kuşatma altında yaşayan halkımızın çıkarlarını gözetmek ve onlara hizmet etmek üzere ortak bir çalışma yürütmek için halkımızın güçbirliği yapmasına katkıda bulunacak şekilde Türkiye'nin rolünün genişlemesini ümit ediyoruz" dedi.
İslami Cihad, Filistin için diyalog çalışmalarını nasıl değerlendiriyor? Olumlu birtakım sonuçlara ulaşılmasını bekliyor musunuz?
İslami Cihad başlangıcından bu yana diyaloğun Filistin'in milli iradesi altında olması gerekliliğini savundu. Bu esas üzerine yürütülen bütün Filistin içi diyalog çalışmaları gerçek ve tek bir çıkara hizmet edecektir.
DİYALOG ÇALIŞMALARI, MİLLİ İRADENİN DIŞINDA
Bugün bariz olan bir şey var. Bu da yürütülen diyalog çalışmalarının çoğunlukla Filistin'in milli iradesini ölçü almadığıdır. Bir başka deyişle, bölgede İsrail'in siyasi tasfiye projesini uygulamaya koyacak uygun ortamı hazırlayacak bir hava yaratmak isteyen bazı siyasi istekler var. Bunun delili ise diyalog çalışmalarındaki herhangi bir ilerlemenin "uluslararası toplumun şartları" denilen şartların kabulüne bağlanmasıdır.
Hatta bazen diyalog yapanlar bazı noktalarda uzlaşmalarına rağmen dış müdahalelerin etkisiyle daha sonra bu uzlaşı bozulmaktadır.
SİYONİZME KARŞI TÜM GRUPLAR BİRLEŞMELİ
Bu durum sizin diyaloğa karşı iyimser olmadığınız anlamına mı geliyor?
Aslında mesele, iyimserlik veya kötümserlik hesaplarının ötesinde. Bu diyalog, şans oyunu değil ki sonuçları hakkında iyimser veya kötümser olalım. Biz diyaloğun halkımızın çıkarlarına riayet eden ilkelere dayanması gerektiğini savunuyoruz. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki Filistin halkının tek çıkarı işgalin bitmesi ve haklarımızın geri verilmesi esasına dayalıdır. Bildiğiniz üzere bugün İşgal devleti tarafından halkımıza yönelik Yahudileştirme siyasetiyle, Yahudi yerleşim birimleri inşa etme ve saldırılar gibi büyük tehditler var. Bu tehditler ve gerçek tehlikeler karşısında Filistinliler olarak birlik olmalıyız. Biz İslami Cihad olarak bütün kardeşlerimizi Siyonistlerin faaliyetlerine karşı halkımız, vatanımız ve mukaddesatlarımız ekseninde birlikteliğe davet ediyoruz. Kendi içimizdeki gruplar halkın çıkarlarını gözeterek ve sözlerini fiiliyle pekiştirerek işgale ve yandaşlarına karşı kardeşiyle birlik olmak isterse belki bu şekilde diyaloğa dahi ihtiyaç duymadan bir saat kadar az bir zamanda anlaşıp ortak rüyaya ve müşterek çalışmalara imza atarız.
RAMALLAH'TA YÖNETİM İSTEMİYOR
Bu çağrınız gerçekten mantıklı. Peki, sizce bu davetiniz neden karşılık bulmuyor?
Esasen işgale karşı Filistin halkında birlikteliğe hazır olma adına kuvvetli bir canlılık var. Pratikte ise son Gazze savaşı boyunca önemli bir tecrübe söz konusu; birliktelik adına silah kullanmaya güç yetirenler silahla, güç yetiremeyenler ise devamlı olarak direnişin yanında bulunarak katkı sağladılar. Hep birlikte halkını ve topraklarını savundular.
Ancak üzücü olan, baskıcı kukla yönetimin Ramallah'da çirkin bir tavır sergilemesidir. Batı Yaka'da halkın işgali protesto etmek için dışarı çıkmasını yasaklayarak İsrail güvenlik güçlerine yardımcı oldular. Bütün dünya Gazze için sokaklara dökülmüşken bu bölgede insanların sadece Gazze için heyecanlarını dile getirip slogan atmaları bile engellendi. Buna karşın bazı hükümetler kendi derin asaletlerini ortaya çıkartan, halkı ve başkanlarıyla bütünleşmiş şuurlu ve çok kararlı duruş sergilediler. Tabii burada Türkiye'nin -halkıyla ve başbakanlarıyla- duruşunu büyük bir övünçle hatırlıyoruz.
Açıkçası ben Filistin tarafının düşmanlarıyla aynı masaya oturarak müzakerelerde bulunmasını, tartışmaya girmesini, siyasi veya medyatik ilişkilerde bulunmasını doğru bulmuyorum.
Siyasi tutukluların diyalog yoluna engel teşkil edeceğine inanıyor musunuz?
Kesinlikle... Diyalog yolunda siyasi tutuklular büyük bir engeldir. Siyasi tutuklamaların devam etmesi diyalog yapanlar arasında büyük ve önemli bir krize sebep olmuştur. Bu sebeple tamamen engellenmesi ve durdurulması gerekir.
Tutukluların serbest bırakılması için iyi niyetli çıkışlar oldu. Bunlar sizin güveninizi güçlendirmedi mi?
Doğru, tutukluların serbest bırakılması için bir adım atılmıştı ya da diyalog yolunun açılması için iyi niyetli çalışmalar olarak gösterildi. Yalnız bu iyi niyetler güveni artırmadığı gibi nihai sonuç da vermedi. Biz de bu iyi niyetli kıpırdanışların ardından umuda kapıldık, ancak hemen ardından tam aksi meydana geldi. Yeni tutuklamalar oldu.
Zaten bunlar diyaloğun havasını etkileyen sebepler. Bundan daha da fazlası, tehlikeli krizlere sebebiyet veren, Ramallah'daki despot kukla yönetime bağlı güvenlik güçlerinin ülkelerinin çıkarlarının aksine uygulamalarda bulunmalarıdır. İslami Cihad komutanlarının tutuklanmasında da bunu gördük.
Türkiye'den hoşnut olduğunuzu ve Filistin sahasında Türkiye'nin duruşundan övünç duyduğunuzu söylüyorsunuz. Filistin konusunda Türkiye'nin daha önemli bir rol üstlenmesini mi istiyorsunuz?
Filistin dosyasında Türkiye yeni bir ülke değil, bilakis Türkiye Filistin topraklarında çok kurbanlar ve çok şehidler vermiş bir ülkedir. Elbette dini, kültürel ve tarihi birçok bağ Türkiye ile tek yürek olmamıza sebeptir. Aynı şekilde Türkiye Filistin'de insani ve sosyal hayatta beyaz el niteliğindedir. Son savaşın yıkıcılığıyla yüz yüze gelen halkımızın yaralarını hafifleten ilk girişimcilerin arasındadır.
Biz Filistinliler olarak Türklerle yakın ilişkilerimizin olmasını istiyor ve bundan da mutluluk duyuyoruz. Türkiye'nin bu tavrını ezberledik. Mazlum ve kuşatma altında yaşayan halkımızın çıkarlarını gözetmek ve onlara hizmet etmek üzere ortak bir çalışma yürütmek için halkımızın güçbirliği yapmasına katkıda bulunacak şekilde Türkiye'nin rolünün genişlemesini ümit ediyoruz.
Samet Doğan - Vakit