ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, başkent Washington'da bu yıl 33'üncüsü düzenlenen Amerikan-Türk Konseyi'nin yıllık toplantısının kapanış yemeğinde konuştu.
ABD Başkanı Barack Obama tarafından John Bass'ın kendisinin halefi olarak aday gösterilmesini Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Robert Menendez ile toplantı halindeyken öğrendiğini belirten Ricciardone, Bass'ın yeni büyükelçi adayı olarak gösterilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ricciardone, Bass'ın atamasının bir an önce Senato'dan geçmesi dileğinde bulundu.
ABD ve Türkiye'nin, coğrafi konum, kültür, tarih ve olaylara bakış açısı bakımından birbirinden farklı iki ülke olduğunu ama özellikle hayati stratejik meseleleri ele almada birbirlerinin tamamlayıcısı olduğunu söyledi.
Türkiye ile ABD arasındaki irtibatın son dönemde hiç olmadığı kadar önemli olduğunu dile getiren Ricciardone, ''Suriye'deki korkunç iç savaş ve insani kriz, İran'ın nükleer silah edinme arayışı, Irak'taki meseleler, Kıbrıs meselesindeki çözüm çabaları'' gibi hayati stratejik meselelerde Türkiye ve ABD arasındaki iş birliğinin değerini vurguladı.
Amerikalıların hırslı bir yapıya sahip olduğunu, Türkiye'nin de aynı özelliğe sahip olmasını beğendiğini ifade eden Ricciardone, Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmasına yönelik arzusunu desteklediklerini kaydetti.
"İki ülke arasındaki ilişkiler hakkında olumlu düşünceye sahibim"
Ricciardone, "Amerika olarak Türkiye'den vazgeçmediklerine" vurgu yaparak, Türk medyasında yer alan Ankara ile Washington arasında bazı sıkıntıların bulunduğuna yönelik iddiaları, içeriden biri olarak baktığında, kendisinin görmediğine dikkati çekti. Ricciardone, "Benim içerden gördüğümü onlar görmüyorlar. Benim gördüğüm tüm iş ortaklıkları, gerçekten anlamlı resmi görüşmeleri görmüyorlar" dedi.
Ricciardone, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler hakkında olumlu düşünceye sahip olduğunu ifade etti. Yeni medya ortamında, ''ifade özgürlüğünün limitleri, özel alanın ve hükümet sırlarının korunması ile kamuoyunun bunları bilme hakkı arasındaki denge'' gibi bazı konularda Türkiye'de tartışmalar olduğunu, Türkiye'nin bu konudaki kararlara kendisinin ulaşacağını anlatan Ricciardone, "Türkiye'nin geriye doğru gitme noktasında herhangi bir riskle karşı karşıya olduğuna inanmıyorum. Benim kafamdaki soru Türkiye'nin ne kadar hızlı bir biçimde ve ne kadar ileriye doğru gelişebileceği noktasında" diye konuştu.
"Hiçbir ülkede demokrasi hiçbir zaman yeterli değildir"
Çıkışta gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Ricciardone, Türk halkının sahip olduğu demokrasiye önem verdiğini ve ülkelerinin nereye, hangi yöne gitmesi gerektiği ile buna nasıl ulaşacağı noktasında kendi içlerinde tartışma yürüttüğünü belirterek, şunları kaydetti:
"İşte bunlar sorumlu demokrasilerde yaşanan şeylerdir. Amerika'da da bu böyle, Türkiye'de de bu böyle. Benim ülkem de dahil hiçbir zaman hiçbir ülkede demokrasi hiçbir zaman yeterli değildir. Ne zaman ki onun yeterli olduğuna kanaat getirirseniz, işte o zaman geriye doğru gitmeye başlarsınız. Umarım Türkiye'de sizler de (mevcut demokrasinizi) hiçbir zaman yeterli görmezsiniz, her zaman daha fazla refah, daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük istersiniz. Bunu istediğiniz müddetçe elde edebilirsiniz. Bunu istemekten vazgeçtiğiniz zaman diktatörlük başlar."