Türkiye'den alınacak ders
Economist'in yorum yazılarından biri ise "İslam ve Demokrasi: Türkiye'den alınacak ders" başlığını taşıyor. Türklerin saygıda kusur etmedikleri ordunun, siyasete karışmasını istemedikleri yorumunu yapan dergiye göre Müslüman dünyasında demokrasinin geleceği açısından bakıldığında, Türkiye'den alınacak dersler var ama temkinli yaklaşılması şart:
“Türkiye az rastlanır bir tarihe sahip. Kısaca anlatırsak, önce imparatorluktu, ardından halifeliği üstlendi, birinci dünya savaşında kaybeden tarafın yanında savaştı, çaresizlik içinde halifeliği kaldırdı, İslamı acımasızca toplumsal sınırların dışına iten modernleşmeci bir liderin, otokratik yönetimini kabul etti, sonra da yarım yüzyıl, hükümetin dizginlerini bırakacak kadar güvenebileceği; ılımlı görünen bir İslamcı parti için bekledi.
“Bu yaklaşımda sorun şu: İster İslamı sosyal ve siyasal hayatın dışına çıkarma aşamasında olsun, ister bu hayata yeniden kabul etme aşamasında olsun, bazen işler felaketle sonuçlanabiliyor.
“Örneğin, İran'a bakalım. Yirmili yıllarda Rıza Şah, Atatürk'ü izleyip, İslam'ın rolünü azaltmak istedi ama İranlılar bu yaklaşımı memnuniyetle karşılamadı, bu durum İslam devrimini getirdi.
“Bir diğer örnek ise kabullenme aşaması için: 1992 yılında Cezayir'i hatırlayın. Bu olayda da laik yönetim, genel seçimde zafer elden eden İslami Selamet Cephesi'ne iktidarı bırakacak kadar ılımlı olup olmadığına karar vermeye çalışırken kontrolü kaybetti. Nihayetinde on yıl süren savaşta 200 bin Cezayirli can verdi.”
Hem İslami Selamet Cephesi hem AKP için "Bir kez geldiler mi gitmeyecekler" anlayışının savunulduğunu yazan Economist, "Hatta Erdoğan, demokrasiyi amaca ulaşıldığında inilecek bir trene benzetmişti. Ama başbakan olarak o ve partisi, demokrasinin gerçekte ne anlama geldiğini anlamış görünüyor. Bugün seçimde kaybeden AKP olsa, iktidarı teslim edeceğine kimsenin şüphesi yok." diyerek soruyor: Peki ama neden?
“Bazıları bu sorunun yanıtının, Türkiye'nin laik anayasası ve ordusunun, her an siyasete müdahale etmeye hazır olmasında yattığını savunuyor. Bu fazla alaycı olabilir. Erdoğan'ın partisi, siyasi başarı ve meşruiyetin, seçmenin isteklerini dinlemekten geçtiğini, karşılığında, seçmenin de demokrasi oyununun kurallarına uyup İslamcı arzularını yumuşatmasını beklediğini biliyor.
“İslam dünyasının Türkiye'nin başarısından alabileceği ders de burada gizli. Kurallara uymaya istekli olduğunu söyleyen İslamcı partilerin, siyasete tamamen katılmalarına izin verilmeli. Mısır'da örneğin, Müslüman Kardeşler, giderek artan toplum desteğine rağmen, siyasetin dışında tutuluyor. Şimdi, siyasete girmelerine izin verme zamanı.