Türkiye İran Olsun!

Vakit gazetesi'nin Lütfü Oflaz'la yaptığı haftanın sohbeti...

- Lütfü Bey; malum çevrelerin başlattığı "Türkiye Malezya oluyor" kampanyası var gücüyle sürüyor. Sizce Türkiye Malezya olur mu?

- Türkiye Malezya olmasın, Türkiye İran olsun! Evet, keşke Türkiye İran gibi olsa... Bakın bugünün İran'ı Atatürk döneminin Türkiye'si gibi yedi düvele meydan okuyan haysiyetli, şahsiyetli bir ülke. Bugünün İran'ı Atatürk döneminin Türkiye'si gibi emperyalizme teslim olmamış bağımsız bir ülke. Bugünün İran'ı ABD'nin de, AB'nin de sömürge ülke muamelesi yapamadığı başı dik bir ülke. İran neredeyse yirmi yıldır Batı dünyasının ambargosuyla yaşamasına rağmen kendi gücüyle ayakta kalmayı başaran, kendi gücüyle kalkınmayı başaran bir ülke. Mesela İran kendisi için gerekli olan pek çok şey gibi ilacını da kendisi üretebiliyor. İran'ın bilim ve teknoloji alanında gösterdiği gelişmeler dünyayı şaşırtıyor. ABD'nin, AB'nin her türlü engellemesine rağmen nükleer teknoloji alanında önemli adımlar atması, nükleer bomba da dahil füzeler, Amerikan savaş uçakları ayarındaki uçaklar ve de helikopterler yapmayı başarması hayranlık uyandırıyor. Ve de Türkiye ABD'den izin almadan hiçbir askeri harekât yapamazken, İran ABD'yi dikkate bile almadan askeri harekâtlarını yapıyor. ABD Türk subaylarının başına çuval geçirmeye cesaret edebiliyor, ama ABD İranlı subayların başına çuval geçirmeye cesaret edemiyor. Çünkü böyle bir şey yaptığında İran'ın o çuvalı ABD'nin başına geçireceğini iyi biliyor. Bütün bunlar ortadayken siz Türkiye'nin İran gibi bir ülke olmasını istemez misiniz? Türkiye'nin İran gibi kendi gücüyle kalkınan, milli savunma sanayiini kuran, bağımsız, başı dik ve yedi düvele meydan okuyan bir ülke olmasını istemez misiniz? İşte bu nedenlerden ötürü "Türkiye İran olsun" diyorum! Keşke Türkiye İran gibi, Chavez'in Venezüela'sı gibi bir ülke olsa. Çünkü bugünün İran'ı da, Venezüela'sı da Atatürk döneminin Türkiye'sidir. Ancak özde değil sözde Atatürkçüler, Türkiye'nin ne İran ne Venezüela olmasını isterler. Onlar, Türkiye'nin Amerikan mandası, Amerikan sömürgesi olan bir küçük Amerika olmasını isterler.

ÜÇKÂĞIDA BASILAN HOLDİNG GAZETELERİ!
- Holding medyası Profesör Şerif Mardin'in "mahalle baskısı"nı dile getirdiği röportajı çarpıtmakla kalmadı, "mahalle baskısı" konusunu başörtüsü yasağının kaldırılmasına karşı bir kampanyaya dönüştürdü. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

- Holding medyasının Profesör Şerif Mardin ile yaptığı röportajda bazı çarpıtmalar yapması normaldir; çünkü holding medyasının hayatı üçkâğıt... Bazen holding medyasının gazeteleri, gazete kâğıdına mı basılıyor, yoksa üçkâğıda mı basılıyor diye düşünüyorum! Ama ben asıl başörtüsü yasağının sürmesi için holding medyasının yürüttüğü kampanya üzerinde durmak istiyorum. Neymiş, yeni anayasada, üniversitelerdeki başörtüsü yasağı kaldırılmak istenmekteymiş. Neymiş, üniversitelerin ardından liselerde de başörtüsü serbest hale gelebilirmiş. Neymiş, "mahalle baskısı"nın da etkisiyle başörtüsü serbestisi, başı açıklara karşı bir tehdide dönüşebilirmiş. Neymiş, bu gidişle Türkiye Malezya olabilirmiş. Buyrun işte, holding medyası sayesinde nurtopu gibi yeni bir öcümüz daha oldu! Bir zamanların komünizm öcüsü gibi yeni bir öcümüz daha oldu. Yeni öcümüz Malezya! "Üniversitelerde başörtüsü serbest olursa, Malezya gibi oluruz sonra" öcüsüyle korku salınıp, başörtüsü yasağı sürdürülmek isteniyor. Başörtüsü yasağını sürdürmek isteyenlere bir tek şey sormak gerekiyor. Aynı zamanda Başkomutan da olan Cumhurbaşkanı'nın ve de Başbakan'ın eşinin başörtülü olduğu bir ülkenin üniversitelerinde başörtüsü yasağının olması komik değil mi? Bu durumda yeni anayasayı da bahane ederek üniversitelerdeki başörtüsü yasağının sürmesi için kampanya yürütenler komik olmuyorlar mı?

BOĞAZ SIKACAKTI, EL SIKTI!
- MHP'nin seçim meydanlarındaki tavrıyla Meclis'teki tavrı birbirinden çok farklı. Seçim meydanlarında "Asacağız, hesap soracağız" diyen MHP lideri Devlet Bahçeli, Meclis'te son derece ılımlı bir tavır içinde. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

- Güya MHP lideri Devlet Bahçeli "Apocular" dediği Demokratik Toplum Partisi yöneticilerinin boğazlarını sıkacaktı, ama Meclis'te onları ilk gördüğü anda ellerini sıktı! Ancak Devlet Bahçeli'nin seçim meydanlarında farklı, Meclis'te farklı davranması beni şaşırtmadı. Çünkü 1999 seçimi öncesinde de Devlet Bahçeli, "Hükümet olduğumuzda Abdullah Öcalan'ı asacağız" diye nutuklar atmıştı, ancak 1999 seçimi sonucunda hükümet olduklarında Abdullah Öcalan'ı asılmaktan kurtaran metne imza attı! Abdullah Öcalan'ı asılmaktan kurtaran metne imza atan Devlet Bahçeli, 2007 seçimleri öncesinde de Tayyip Erdoğan'a "Abdullah Öcalan'ı niye asmıyorsun, ip mi bulamıyorsun, al sana ip" diyerek seçim meydanlarında ip attı! Sakın yanlış anlaşılmasın; ben "Devlet Bahçeli Demokratik Toplum Partisi milletvekillerinin niye elini sıktı?" demiyorum. "Hükümet olduklarında niye Abdullah Öcalan'ı asmadı?" da demiyorum. "Niye şimdi Meclis'te ılımlı bir tavır sergiliyor?" da demiyorum. Sadece onun seçim meydanlarında başka bir kişilik, Meclis'e ya da hükümete girdikten sonra başka bir kişilik sergilemesine itiraz ediyorum. Seçim meydanlarında sergilediği kişilikle, seçim meydanlarındaki söylemiyle milleti yanıltarak oy avcılığı yapmasına itiraz ediyorum. Bu anlamda onun kişiliğini güvenilmez buluyorum. 1999 seçimlerinde meydanlarda kurt gibiydi, seçim sonrasında Bülent Ecevit'in karşısında kuzu gibiydi! 2007 seçimlerinde de meydanlarda kurt gibiydi, şimdi Meclis'te kuzu gibi! Olduğundan farklı görünüp başkalarını yanıltanlar öteden beri tepkimi çekmiştir benim. Kısacası benim Devlet Bahçeli'ye tepkim, olduğundan farklı görünüp milleti aldatmasına. Onun içindir ki Devlet Bahçeli'nin yapacağı hiçbir şey şaşırtmaz beni. Seçim meydanında Tayyip Erdoğan'a "Al sana Apo'yu asacak ip" dediği ip ile Abdullah Öcalan'ı kuyudan da çıkartsa, İmralı'dan da kurtarsa yine de şaşırtmaz beni!

Vakit

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!