Demokrasilerin olmazsa olmazıdır sivil toplum. Onlardır çünkü demokratik prosese ivme kazandıracak. Devlet makinesi kendini kuran halka diyet borcunu ödeyip görevini en iyi şekilde iğfa etmeye çalışırken bir başka deyişle vatandaşlarına talep ettikleri arzularını tatmin etmekle cevap verirken, onlara servis götürürken eksikleri, yanlışları da olacaktır. Ne de olsa o da hükümet denen yöne halkın içinden çıkmış insanlar tarafından yönlendirilmektedir. Ve insanın olduğu her yerde hata da mevcuttur. Hele bir de güç odaklarında ise insan. Sivil toplum devletin vatandaşına götürdüğü hizmetler kapsamında bir denge unsuru oluşturur. Bunun için de zaten demokrasinin yani halkın kendi kendini yönetmesinin en vazgeçilmez maddelerindendir. Bir ülkede demokrasi ahkamları kesilirken ilk yapılması gereken o ülkenin sivil toplum kayıtlarına bakmak ve sonra kanaat geliştirmektedir. Sivil toplum aynadır çünkü. Aktif toplumdur. Cevap veren toplumdur. Cevap bekleyen toplumdur.
Şanar Yurdatapan bey Türkiye’nin demokratikleşme sürecine gönül vermiş bir aktivist. Yüz yüze hiç tanışmadık. Yıllar önce Abdurrahman Dilipak bey ile beraber kaleme aldıkları Yeşil ve Kırmızı kitabı vesilesi ile tanıştım. Amerika’nın yaygın kitapçılarından Barnes and Noble’da ingilizcesine rastgelmiş memnun olmuştum. Üniversitemde verdiğim derslerden birinde okuma listesine almıştım. Şanar bey ülkemizde sivil toplumun güçlendirilmesi için canla başla çalışmaya devam ediyor. Bu kurucusu olduğu Türkiye küçük Millet Meclisi vasıtasıyla da yapmaya çalışıyor. TkMM olarak kısalttığı bu yapı farklı illerde toplumun birçok katmanını bir araya getirerek birlikten güç doğar ilkesi ile demokratikleşme bilincini geliştiriyor. Beş yılın sonunda gelinen noktada ise TkMM’lerin daha çok sivil katılımlı olduğu ve siyasilerin kapsama alanına giremediği yönünde. Diyor ki Şanar bey, “5. yılın sonunda vardığımız noktada, sivil toplum bu konudaki iradesini gösterdi (5 yıllık katılım ortalaması %58,8) top artık siyasette (katılım ortalaması sadece %6,43).” Şanar bey diyor ki; “Yapmaya çalıştığımız iş ne sadece sivil toplumun ne de sadece siyasetin başarabileceği bir iş değil, zira ikisinin diyaloğu.. Bunu sağlayamazsak herkesin kendi doğrularını ısrarla tekrarladığı, giderek kırmızı çizgilerini kalınlaştırdığı ve sosyal kutuplaşmanın toplumu düşman kamplara böldüğü çok tehlikeli bir yolda yokuş aşağı giderek yuvarlanırız.”
TkMM raporunun özeti şöyle:
Türkiye’de siyasetin “yukarıdan aşağıya” işleyen karar mekanizmalarını “aşağıdan yukarıya” doğru çevirebilmek için daha hayli zaman ve emek gerekiyor.
Milletvekilleri kendilerini, oylarını aldıkları seçmenlerine karşı değil, adlarını aday listesine aldığı için parti başkanlarına borçlu hissediyor. “Sivil toplumla düzenli diyaloğa önem vermek” söz olarak bolca kullanılıyorsa da toplantılara katılmaya gelince iş değişiyor, “yoğun programları arasında zaman bulabilirlerse” katılıyorlar. Vekillerin seçim bölgelerindeki programlarını düzenleyen il başkanları da genellikle aynı algıyı paylaşıyorlar. Grup Başkan Vekilliğince görevlendirilen vekillere teşkilat tarafından aynı tarihte başka görev verildiği bile zaman zaman yaşanan olaylardan. Toplantılara severek katılan ve memnun ayrılan çok sayıda milletvekilini bu söylediklerimizin dışında tutuyoruz. Ancak milletvekili katılımı oranının (katılması gereken toplam milletvekili sayısı ile katılan milletvekili sayısı arasındaki oran) genellikle % 10 ile % 5 arasında değiştiğini gözönüne alırsak, “siyasetin genelde sivil toplumu pek de ciddiye almadığını, bu tür çalışmalara fantezi gözüyle baktığını” söylemek abartma sayılmamalıdır.
Medya desteği, çalışmanın görünürlüğü için son derece hayati. Yerel medya organlarında, geçen dört senenin ardından bu görünürlük artmış olsa da; yaygın medyanın, sivil toplum çalışmalarına ilgisi yok denecek kadar az. Bir yılı aşkın bir süredir bazı yerel kanallarda yayınlanmaya başlayan “SÖZ MİLLETİN” adlı haftalık TV programımızın, yeni şekliyle bu boşluğun kapatılmasında köprü görevi üstleneceğini umuyoruz.
Şanar bey “siyasi parti liderlerinden artık bu konudaki kararlarını vermelerini ve kamuoyuna ve teşkilatlarına açıklayarak milletvekili ve belediye başkanlarının düzenli katılımını teşvik etmelerini bekliyoruz” diyor ve ekliyor “4 Ekim Cuma: Bursa, Kocaeli, Muğla(Bodrum), Sakarya, 5 Ekim Cumartesi: Adana, Adıyaman, Ankara, Batman, Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Hatay, Iğdır, Kayseri, Malatya, Mersin, Muş, Şanlıurfa
Ve 6 Ekim Pazar: İstanbul’daki toplantılarımıza davet ediyoruz.”
yeniakit