Türkiye ve İran nükleer silah yarışına girebilir / Saad Muhyu

Türkiye acaba İran'la nükleer silahlanma yarışına mı sürükleniyor? Bu soruyu yanıtlamadan önce İran-Türkiye ilişkilerinin dostlukla rekabet arasında sürekli inişli çıkışlı olduğu hatırlatılmalı.

Türkiye acaba İran'la nükleer silahlanma yarışına mı sürükleniyor? Bu soruyu yanıtlamadan önce İran-Türkiye ilişkilerinin dostlukla rekabet arasında sürekli inişli çıkışlı olduğu hatırlatılmalı. 1979'daki Humeyni devrimi sonrasında soğuyan ilişkiler kuşku dönemine girmişti. Türkiye-ABD-İsrail stratejik üçgeninin ve 1996'da Türkiye-İsrail askeri anlaşmalarının belirmesi de karşılıklı şüpheleri artırdı.
Ne var ki ilişkiler İslamcı köklere sahip AKP'nin Kasım 2002'de iktidara gelmesiyle tüm alanlarda iyileşme yaşadı. İki ülke arasındaki ticaret dört kat arttı; Türkiye tükettiği doğalgazın yüzde 19'unu İran'dan almaya başladı. Tahran, Ankara'nın İran, Rus ve Hazar petrolüyle doğalgazının Avrupa ve ötesine taşınmasında temel koridor olma isteğinin gerçekleşmesini kolaylaştırmayı vaat etti. Bu ekonomik gelişmelere bir siyasi balayı eşlik etti. Zira iki ülke de Irak savaşına karşı çıktı, Kuzey Irak'taki Kürt tırmanışına yönelik endişeleri paylaştı ve ABD-İran çekişmesinin askeri güçle çözülmesi çağrılarını eleştirdi.

Nükleer santral kararı ilk adım mı?
İşler, İran'ın nükleer dosyasının ortaya çıkmasına kadar istendiği gibi yolunda gitti. Nükleer dosyayla birlikte, özellikle de MGK Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın Ocak 2006'da ziyaret ettiği Washington'dan 'İran'ın nükleer araştırma programındaki şeffaflık eksikliğinden Ankara'nın memnun olmadığını' ilan etmesi sonrası ilişkiler soğuk döneme döndü. O vakitler, Alpogan'ın üst düzey Amerikalı yetkililerle görüşmelerinin İran'ın nükleer emellerini kuşatmaya alma konusunda Türkiye'nin rolünün belirlenmesi üzerinde yoğunlaştığı ifade edildi.
Ardından Türkiye'nin azımsanmayacak ikinci adımı geldi: Beş nükleer santralın inşaatı kararı alındı. İlki 2012'de çalışmaya başlayacak. Tabii sadece elektrik ihtiyacının yüzde 10'unu üretmek için değil, büyük Şii komşunun nükleer güce dönüşümünü takip etmek için de...

Diğer bölge ülkeleri de aynı yola girebilir
Baştaki sorumuza dönelim: Türkiye'yle İran arasında bir nükleer silahlanma yarışı çıkar mı?
Bir Britanya uluslararası araştırmalar kurumu bundan epey emin: 'Evet, Türkiye güçlü komşusuyla güç dengesini korumak için nükleer silahlanma yarışına girmeye mecbur hissediyor. Bu, nükleer patlamaların sebep olduğu korkunç yıkımın boyutunun, bu tür silahlara sahip ülkeleri kendini tutmaya teşvik eden 'caydırıcılık' ilkesi temelinde gerçekleşecek.
Soğuk Savaş yıllarına hâkim olan bu ilkenin şu an Türkiye ve İran'a hükmetmesi muhtemel.'
Bu görüş şu an Türkiye'nin mantıklı seçeneği. Fakat bu 'tek tercih' sadece Türkiye'yle mi sınırlı? Suudi Arabistan, Mısır ve Suriye gibi bölge ülkeleri ne durumda? Zira Araplar kendilerini İsrail'in atom bombası örsüyle İran ve Türkiye çekici arasındaki bölgesel nükleer silahlanma yarışı içinde bulacaklar. Acaba bu silahlanma yarışı yeni bir Holokost'a mı yol açacak yoksa bizleri Avrupa sistemi içinde barışçı yeni bir bölgesel sisteme mi götürecek?
(Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, 31 Ağustos 2006)

dunyabulteni.net

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Acar Medya Nifak Çetesini İfşa Etti (VİDEO)
Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine