eryansın’dan Eray Çelebi, Türkiye-İran ilişkilerinde son olarak yaşanan gerilimleri detaylı bir biçimde analiz etti.
Çelebi, ‘İran’ın istihbarat ağına operasyon’ haberinin arka planına dair dikkat çeken bilgiler paylaştı.
Erdoğan’ın ‘Bakü’ çıkışı ve ‘Zindaşti’ operasyonu…Ankara-Tahran hattında neler oluyor?
Irak’ta ‘Haşdi Şabi’, Suriye’de ‘İdlib’ gerginliği…
Hizbullah ve PYD’ye bakış açısı konusundaki ayrılıklar…
Ankara-Tahran hattındaki son yıllarda yaşanan anlaşmazlıklar, ABD ve İsrail’in bölge politikasına karşı mecburi birliktelikler nedeniyle krize dönüşmedi.
Ancak Erdoğan’ın ‘Bakü’ çıkışı iki ülkeyi son yıllarda ilk defa bu denli karşı karşıya getirdi.
ANKARA-TAHRAN İLİŞKİLERİ
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan’da Bahtiyar Vahapzade'nin "Topraktan pay olmaz" şiirinden “Aras'ı ayırdılar” ifadelerinin yer aldığı bir bölüm okumasının ardından İran’dan tonu giderek yükselen tepkiler geldi.
Türk büyükelçi İran Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı ve Tahran’dan “Kimse sevgili Azerbaycan'ımız hakkında konuşamaz." mesajı verildi.
286 vekilden oluşan İran parlamentosunda 225 Milletvekili Erdoğan’ı “ayrılıkçı bir dil” kullanmakla suçladı, şiddetle kınadı.
İran’da gazeteler çok sert manşetlerle çıktı.
Öyle ki Erdoğan’ın kritik 6’lı platform önerisi bile gölgede kaldı, Tahran’da üzerinde durulmadı…
TANSİYON DÜŞERKEN YENİ ŞİİR ÇIKIŞI
İran’da devletin en tepesinden, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’den “Erdoğan'ın İran'ın toprak bütünlüğüne ya da halkına hakaret kastı taşımasını uzak bir ihtimal olarak görüyorum” açıklaması diplomasi koridorlarında tansiyonun düştüğü şeklinde yorumlandı.
Bu sırada Ankara’dan bir kez daha şiirle mesaj geldi.
Bu sefer “Aras’ı ayırmadılar mı? Bu kadar rahatsızlık duyulmasının izah ve ifadesi nasıl yorumlanmalıdır?” ifadeleriyle iktidar ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den…
‘İRAN’IN İSTİHBARAT AĞINA’ OPERASYON
Tansiyon dinmeden 14 Aralık sabahı devlete bağlı yayın organlarından Türk medyasında pek rastlamayacağımız İran’ın istihbarat ağına yapılan operasyonunun anlatıldığı haberler paylaşıldı.
Önce TRT Haber, İsveç'ten Türkiye'ye geldikten sonra kaybolan İranlı “muhalif” Habib Chaab'ın 9 Ekim’de İran İstihbaratına çalıştığı iddia edilen Naci Şerif Zindaşti'nin adamlarınca kaçırıldığını haberleştirdi.
Söz konusu kaçırılma olayına ilişkin soruşturma yürütüldüğü ve bunun sonucunda MİT ve İstanbul Organize Şube ekipleri tarafından “Zindaşti ile ortak hareket eden 11 İran ajanının” yakalandığı ifade edildi.
İlerleyen saatlerde Anadolu Ajansı, yakalanan 15 şüpheliden 13'ünün tutuklandığını duyurdu.
Haberde “İran istihbaratı faaliyetlerinin Zindaşti üzerinden 2015 yılından bu yana sürdüğü” belirtildi.
Aslında operasyonun odağındaki isim Habib Chaab’ın yakalandığı ve İran’a getirildiği haberi yeni değildi.
11 Ekim'de İran devlet medyası, İsveç'te yaşayan Habib Chaab'ın yakalandığını ve iki yıl önce ülkedeki Ahvaz kentindeki askeri geçit törenine yapılan saldırıyla ilişkisini itiraf ettiğini bildirmişti.
Ancak operasyonun nasıl yapıldığına ilişkin detaya yer verilmedi.
3 Kasım’da Lübnan merkezli Al Masdar News’un haberi ise ayrıntı verdiği kadar dikkat çeken bir iddiayı da gündeme getirdi.
‘İŞ BİRLİĞİ’ İDDİASI
Haberde Chaab’ın Türkiye tarafından yakalandığı ve Tahran’a teslim edildiği öne sürüldü.
İddiaya göre operasyon ”İran ile Türk güvenlik servislerinin iş birliği” ile yapılmıştı.
Yani Al Masdar News, TRT ve AA’nın aksine Chaab’ın Zindaşti’nin adamları tarafından kaçırıldığını değil, iki ülke arasındaki istihbarat birimlerinin iş birliği ile İran’a teslim edildiğini öne sürüyordu.
Taban tabana zıt iki haber…
‘BAKÜ’ ÇIKIŞI İLE OPERASYON BAĞLANTILI MI?
Peki 10 Kasım’da yapılan operasyonun 14 Aralık’ta duyurulması Erdoğan’ın Bakü çıkışı ile ilişkili mi?
İranlı diplomatik kaynaklar bu noktada operasyonun duyurulmasının “Erdoğan’ın şiirine gelen ciddi tepkiye bir yanıt” olabileceğini iddia ediyor.
Operasyondan sonra iki ülke arasındaki “tansiyonun tekrar yükselme eğilimine girebileceğini” ifade eden kaynaklara göre, “medya üzerinden verilen sert mesajlar iki ülkenin de menfaatine aykırı.“
Operasyonun odağındaki isim kamuoyunda bilinen adıyla “Ahvaz'ın Kurtuluşu İçin Arap Mücadelesi Hareketi” lideri Habib Chab’ın Türk medyası tarafından “muhalif” olarak lanse edilmesini de eleştiren kaynaklar, söz konusu örgütün İran tarafından terör listesinde olduğunu, 22 Eylül 2018'de Ahvaz kentinde İran-Irak savaşını anma etkinlikleri kapsamındaki askeri geçit törenine saldırarak 25 kişinin ölümünden sorumlu tutulan örgüt olduğunu ifade ediyor.
İranlı kaynaklar, aynı zamanda yapılan saldırıyı Türk Dışişleri Bakanlığı’nın da kınadığına değiniyor:
“Türkiye için PKK ne ise Al Ahvaziye Teror Örgütü de bizim için öyle bir örgüt. Örgüt ayrılıkçı. BAE ve Suudi Arabistan tarafından fonlanıyorlar. İsrail tarafından da kullanıyorlar.”
‘SOĞUKLUK ARTTI’
İran diplomasisi aynı zamanda Ankara-Tahran ilişkilerinde “artan soğukluğun” pandemi döneminden bu yana sürdüğünü savunuyor.
Bu kapsamda “Avrupa ülkelerine kapıların açık olduğu bir dönemde İran’a dönük bazı kısıtlamaların olduğu” belirtiliyor.
Karabağ savaşı ve Biden’ın ABD Başkanı seçilmesinin ardından ise ilişkilerdeki “soğukluğun” zirveye çıktığı öne sürülüyor.
Bu noktada diplomatik kaynaklar “Biden’dan sonra İran’a dönük baskı azalabilir, İran bölgede nüfusunu ve etkisini arttırabilir” şeklinde algı operasyonları yapıldığını dile getiriyor.
İsrail ve Batı merkezli saldırıların hedefinde olduklarını, İran'ın nükleer programının mimarlarından Muhsin Fahrizade suikasta uğradığını hatırlatıyorlar.
İsrail Başbakanı Bünyamin Netanyahu’nun “ABD ve Arap ülkeleriyle İran’ı durdurma konusunda anlaştık” sözlerinin de esas olarak bölgeyi tehdit ettiği görüşündeler.
Bu gelişmeler yaşanırken “Türkiye ve İran’ın birbirine ihtiyacı var. Sorunlarımızı çözebiliriz.” çağrısının daha da anlam kazandığını vurguluyorlar.
Bunlar İran’ın öne sürdüğü tezler…
TÜRKİYE’NİN RAHATSIZLIKLARI
Türkiye ise “Bakü” çıkışının ardından İranlı siyasetçilerin Erdoğan’ı sert sözlerle hedef alan açıklamalarına tepkili.
İran medyasındaki tonu sert haberler, 6’lı platformun Tahran’ın gündeminde olmaması da Ankara’nın eleştiri konusu.
Ayrıca Ankara, nükleer uzlaşmazlıklar yaşanırken Brezilya ile birlikte İran’ın yanında duran iki devletten biri olduğunu vurguluyor. Bir anlamda Tahran’a “vefa“ hatırlatması yapıyor.
Türkiye ile İran arasındaki gerginliğin son dönemde hiç olmadığı kadar arttığı bir gerçek.
6’lı platform önerisinin hayata geçmesi Astana gibi bölgeyi de etkileyecek birçok olumlu gelişmeyi beraberinde getirebilir.
İki ülke arasındaki tansiyonun dengesini, bölgesel çözümler ve diplomasiyi önceleyen politikalar belirleyecek.