‘Türkiye’de Dinî Yapılar ve Cemaat- Tarikat-Diyanet..’

Selâhaddin Çakırgil

Cuma öğleden sonra, Resul Tosun bey telefon edip, ‘Emir Buharî Tekkesi’ne gideceğim, vaktin varsa birlikte gidelim..’  dedi. Sözkonusu mekân, Edirnekapı’dan Haliç’e doğru inerken Ayvansaray taraflarındaymış..

Oralardan, 40 yıl öncelerde bir kez geçtiğimi hatırladım.. Emir Buharî Tekkesi, Bizans’tan kalma surların dibinde, Tekfur Sarayı’nın uzantısı olan -ve şimdi İşkence Müzesi olarak da kullanılan- Anemas Zindanları’nın bulunduğu mekânda.. Hemen aşağıda, İstanbul’un ilk kilisesi olduğu söylenen Panayia-Meryemana Kilisesi ve biraz ileride de bir sinagog ve artık kokmayan ve tertemiz Haliç..

Emir Buharî Tekkesi, tarihin koynunda, gürültüsüz.. Restore edilmiş bir mekân olupKur’an Kursu olarak kullanılıyor. Kurs’da 90 öğrenci bulunuyor.

Bu mekânın sorumlusu olan Metîn Mengen  kardeşimiz bizi gezdirip bilgilendiriyor. 10-12 kişilik sınıflar.. Her yer tertemiz.. İnsanın içini aydınlatıyor. Görülmeye değer bir yer..

***

Cumartesi öğleden sonra Cağaloğlu’nda, Beyan Yayınevi’nde yıllardır devam eden ve gelenekleşmiş Cumartesi Sohbetleri’ne uğruyorum.

Oraya gittiğimde, Prof. Kadir Canatan’ın sosyolojik bir sunumu vardı. Canatan bazı hassas konularda farklı bir görüş açıklayınca,  İhsan Sureyya Hoca’nın, ‘Bu gibi konulara sadece modern sosyoloji böyle diyor diyerek emperyalistlerin gözlüğüyle bakmaya gerek yok; müslüman toplumlardaki bazı sosyolojik olgulara İslam inancının ve fıqhının imkân ve cevazları açısından da bakmak gerekir..’ diye bir kayd-ı ihtirazî cümlesi ile devreye girmesi ilginçti.

***

Cumartesi akşamı da, Üsküdar’da İstanbul Düşünce Vakfı’nın ‘Türkiye’de Dinî Yapılar,Cemaat- Tarikat -Diyanet’ konulu bir konferansı vardı. Konferansta sunucu, sosyolog Prof. Necdet Subaşı ve müzakereciler de İlahiyatçı-sosyologErol Erdoğan, Dinler tarihçisiLutfi Özşahin ve sosyolog ve Star gazetesi yazarıHalime Kökçe’  idi..

‘Proğramın moderatörü’ diye anılan sunucusu ise, (şu moderatör kelimesi ne kadar gereksiz ve yaygın olarak kullanılıyor) -İDV Mütevelli Heyeti Başkanı- İbrahim Edhem Şanlıer’di.

Oraya yetişmek üzere, Marmaray’la karşıya geçmek için beklerken, Emrullah Hatiboğlu hoca ile karşılaşış hoş bir sürprizdi. Emrullah Hoca, Sultanahmed Camii’ndeki vazifesinden emekli olduktan sonra, hemen orada bulunan Sultanahmed Vakfı  ve diğer bir yığın hayır kurumlarıyla da meşguliyetini sürdürüyor.

***

Üsküdar’da, Kültür Merkezi’nde başta, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen olmak üzere yüzlerce kişinin katıldığı konferansa gelince..

Her ne kadar,  Prof. Necdet Subaşı‘Başbakanlık Danışmanı’  gibi bir resmî sıfatı da olduğu için, bazı hassas konulara temkinli yaklaşmak ihtiyacını hissetmiş olsa da, bir saati aşan ilk bölüm sunumu tam bir fikir ziyafeti idi.

Necdet Hoca’nın sunumunu müzakere edenler de doğrusu,  bir o kadar ilginç tesbitlerde bulundular. (Bu arada, önceden şahsen tanışmadığım Necdet Hoca’nın, laik rejime karşı kesin bir tavır konulan yayınların, 1975’den sonraki dönemde -yayıncıları arasında fakirin de bulunduğu dergilerin ayrı bir yerinin olduğunu söylemesi ilginçti. Proğramdan sonra, kendisine fakirin de orada olduğu haber verilmiş ki, Necdet Hoca geldi ve 39 yıl önce, 1978 yılında, lisede okurken, benim Konya’da verdiğim bir konferansa babasıyla birlikte geldiğini  hatırlattı ve ayrıca o dönemdeki arkadaşlarımızın herbirinin bugün ayrı yerlerde olmasının da tahlil edilmesi gerektiğini belirtti, haklı olarak..) 

***

Bu konferansta dile getirilen görüşler, ülke ve halkımızın içinden geçmekte olduğu hassas dönemde üzerinde daha bir durulması gereken konular..

Şimdilik şu kadarını belirteyim ki, Tarikatlar, ‘Nereye gidiyorlar?’ diye sordurup, mensubları toplumun içinde problem olmadan varlığını sürdürürken; Cemaatler ise, ‘Bize gel..’ diyor ve adam çalmaya çalışıyorlar ve onları toplumdan dışlıyorlar’  idi.

Bu konulara da Çarşamba yazısında değinelim inşaallah..

stargazete