Birileri düğmeye bastı. Zor bir 1,5 yıla hazır olun.. FETÖ’nün arkasındaki güçler, Tahran, Riyad, Kahire arasında bir “Şeytan üçgeni” oluşturmaya çalışıyor. İran ayağı İslamabad’a, Riyad ayağı Hind Okyanusuna, Kahire ayağı Kuzey Afrika’yı kapsayacak şekilde genişletilebilir.
ABD Türkiye’de başaramadığını İran’da deniyor. Dikkat ederseniz “Büyük İsrail” projesi de bu üçgen içinde yer alıyor. Bu üçgen aynı zamanda BOP’un 22 ülkesinin 21’ini kapsıyor.
Bizdeki bir gazete İran’daki gelişmeleri şöyle haberleştiriyor: “22 kişinin hayatını kaybettiği, 400’den fazla kişinin gözaltına alındığı gösterilerin 5. gününde İran hükümeti zor bir zamandan geçiyor. Göstericiler işsizliğin dayanılmaz bir hale geldiğini belirtirken yetkililer ekonominin yüzde 6 büyüdüğünü ve enflasyonun tek hanede olduğunu söylüyor.”
Yolsuzluğa hayır, diktatöre hayır, yaşasın özgürlük! FETÖ’nün arkasındaki GEZİ sponsorları bu defa İran meydanlarında iş başındalar.
Meral hanımefendi aynı gazetede, “Yurtta sulh” çıkışı ve başbakanlık hayallerinin kaynağındaki merkezlerin suflörlüğünde işaret fişeği ateşlemek istercesine yeni bir açıklama yapıyor:Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampı olduğunu duyuyoruz!
Sahi siz bu hanımın daha önce JİTEM’den, devletin içindeki silahlı unsurlardan hiç sözettiğini duydunuz mu!
Akşener, çat kapı bir apartmana giriyor, zilleri çalıp karşısına çıkan kadınlara sarılıyormuş. Aksaray’a gittiğinde kapıyı açan kadın, “Vallahi bizim eve geleceğini rüyamda görmüştüm” demiş. Akşener’e sarılan yaşlı bir bey “Huzur istiyoruz” deyip ağlıyormuş. Biraz duygusallık, biraz ezoterizm, keramet vesaire.
Akşener, şubata kadar 50 ile gidecekmiş. Parti binalarının açılışları mitinge dönüyormuş. Şırnak’a da gidiyormuş, Edirne’ye de. ‘Korkmuyorum kardeşim’ diyormuş. Türkiye’nin güvende olan, herkesin her yere gidebilecek bir ülke olmasından değil. Yani ülkücü gelenekten gelen, 56 günde 50 ilde açılış yapacak bir kadın Şırnak’a da gidiyor, Edirne’ye de. Mesaj şu: “Türkiye insanların sokaklarında güvenle dolaştığı bir ülke değil, Meral Akşener, bu ülke korkulacak bir ülke olmasına rağmen korkmayan, cesur bir Asena, Demir Leydi!”. “Ben de her fırsatta onlara ‘korkmayın’ diyorum. Korku kelimesi sinsi şekilde insanların ilklerine işleyen bir kelime olmuş. Bizim huzura ihtiyacımız var bunu da sağlayacağız” diyor korkusuz, cesur yürek!
Sahi Meral hanımın acelesi ne, ülkede 81 il var. Meral Akşener 25 Ekimde kurmadı mı partisini. Şimdi her gün bir açılış yapsa 56 günde 50 açılış. Acelesi var Akşener’in. Birileri önde koşuyor, arkasını topluyor olsa gerek.
“Oyalı yazmalar, nakışlı yün çorapla” gönüller fetheden ablamız, “Ankara, İstanbul, Bursa’dan başlamak üzere sandıkların korunması için” proje başlatmışlar.. “Önemli olan sandığa sahip çıkmak. Sandık namusumuz. O sandığı koruyacağız. Kendi hakkını koruyamayan başkasının hakkını koruyamaz. ‘Bunlar istediğini yaparlar› diye düşünüyor.
“Yağlı kazığa oturtulacak” bu hanımefendi, bu rezaletin patronlarına karşı, 28 Şubat davasına gitmiş ve davacı olmadığını söylemişti hatırlarsanız. “Kendi hakkını koruyamayan başkasının hakkını koruyamaz”dı değil mi? “Vatandaş ‘Hile olacak, oy kullansak ne olur’ dememeli. Seçmeni sandıktan uzak tutmak istiyorlar. ‘Sandık başlarını Sadat’çılar tutacak, falanca silahlı örgüt tutacakmış’ diye vatandaşa korku aşılıyorlar”mış.
Haberiniz var mı, “Son dönemde üniformalı, uzun namlulu silahlarla bazı kişiler ortalıkta dolaşıyor. Bunlarla ilgili çok önemli iddialar var. Örneğin Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları bulunduğunu duyuyoruz, böyle iddialar var. Araştırılsın ve bize bilgi verilsin. Bunların seçim döneminde rol alacakları, istenmeyen bir sonuç çıkması halinde karışıklık yaratacakları yolunda yoğun söylentiler var. Bunlardan birisi de Sadat diye bir yapı. İnanın Sadat da diğer yapılar da benim için toz zerresidir. Bu malum yapılar insanları çatışmaların içerisine sürükleyecekler. Şimdiden uyarıyorum ve önlem alınmasını istiyorum.” “Cesur yürek” korkmuş anlaşılan. Hanımefendi Blackwater’den, “Christianty Army”’den, Amerikan, Fransız lejyonerlerinden, ABD beslemesi PYD-PKK-FETÖ, DAEŞ’ten korkmuyor SADAT’tan korkuyor. SADAT ASDER’li emekli subayların kurduğu, güvenlik ve savunma stratejileri üzerine eğitim veren ve danışmanlık yapan bir kuruluş. Bu ve benzeri yapılar birçok ülkede var. Silahlı özel güvenlik şirketlerinin de silah eğitim merkezleri yok mu?
Hikâye çok açık ve net. Hani, darbecilere karşı yasal olarak silah ruhsatına sahip kişilerin darbe tehdidine karşı silah kullanması ya da darbecilerin, milletin parası ile alınan silahları millete doğrultma emri verenlere karşı Ömer Halisdemir gibi onların kafasına sıkması, ya da askeri elbise giymiş ihanet çetelerinin ellerinden silahlarının alınmasından dolayı, 15 Temmuz’dan sonra müeyyide uygulanmadığı gibi, bundan sonra da aynı durumla karşılaşıldığında bu karar emsal teşkil edeceği için müeyyide uygulanmayacak!
‘Sandık başlarını Sadat’çılar tutacak, falanca silahlı örgüt tutacakmış’ da, AKP’lilere korku aşılıyormuş da, AKP’liler Akşener’i engelleyemeyecekmiş de! Yabancılar Akşener’e ‘Korkmuyor musun’ diyorlar’mış da, AK Parti topluma korku aşılıyormuş da, kimse kendilerini engelleyemezmiş de!
Meral hanım uçmuş.. Şecaat arzedeyim derken, neler söylüyor neler! Diyor ki, “15 Temmuz’da seçim var”! Hanımefendi yine “Yurtta sulh, uluslararası sistemle ve Pensilvanya’yla sulh” aynı zamanda Başbakanlık hayalleri kuruyor anlaşılan.. Herhalde artık başbakan olunca SADAT’çıları tutuklatır.. O zaman bu silahlı kişiler de Akşener gelmesin diye halkı sokağa dökmek isterlerse (!?) ne olacak o zaman, Türkiye İran’a mı dönecek!
Bu arada; Savunma Sanayi Müsteşarlığının Beştepe’ye bağlanması çok iyi oldu. Kurumun tepeden tırnağa gözden geçirilmesi, dünden bugüne yapılan çalışmaların mercek altına alınması ve sorumlulardan da hesap sorulması gerek.
Bir not da, şu yargıda bilirkişi olarak görev yapanlar için. Bunların hem kişi olarak, hem de kimler hangi davada nasıl bir bilirkişilik yaptığı açısından incelense neler çıkar neler. Özellikle de örgütlü suçlar ve finans, hazine ile ilgili davalar.. Bilirkişi dosyası bir açılırsa kızılca kıyamet kopar. Siz asıl FETÖ’yü orada görürsünüz. Bu iş mahkeme kâtiplerinden daha az önemli değil. Bu dev bir sektör. Bakın bakalım bu dünyada neler oluyor. Bilirkişilerin resmi bilirkişilik ücretinden ibaret değil, bu piyasada dönen para. Sahi bu para sadece bilirkişilerin cebinde mi kalıyor!?
Evet, Türkiye’yi hatırla, Gezi’yi, 15 Temmuz’u hatırla 17/25’i hatırla İran’ı düşün, İran’da bugün yaşananlara bak, Türkiye’nin geleceğini düşün! Selam ve dua ile..
yeniakit