19 Temmuz 2022 Salı günü Tahran’da Rusya, Türkiye ve İran cumhurbaşkanları “Astana Süreci Garantör Ülkeleri Yedinci Zirve Toplantısı” adı altında üçlü zirve toplantısında bir araya geldiler.
Üçlü toplantıdan ziyade Türkiye İran ilişkileri ve kamuoyuna yansıyanlar üzerinde durmak istiyorum.
Sayın Erdoğan’ın İran İslam Cumhuriyeti rehberi İmam Ali Hameney tarafından kabulünde görüşme mekanının sadeliği, mütevaziliği ve şatafattan uzak oluşu dikkatimi çekerken Siyonizm’in etkisiyle İslami duyarlılığını kaybetmiş, ancak bu kayıplarının farkına dahi varmayanların dikkatini mekanda ‘Türk’ bayrağının olmayışı çekmiştir.
Japonya İmparatorunun Erdoğan ve eşini kabulündeki sadelik, ortamın mütevaziliği o kadar reklam edildi ki adeta hafızalarımıza kazındı. Hala Google “Markel’in mütevaziliği” yazdığınızda bir yığın yazı ve görselle karşılaşmak mümkün.
Dünya Müslümanlarını; zalim, gasıp, katil, kan emici, lüks ve şatafat düşkünü körfezin sözde kral, özde Amerikan uşakları üzerinden vuran azgınlara karşı; İmam Ali Hameney’in mütevazılığinden bir kare ile veya bir paragraflık yazı ile cevap veremeyenler, taassuplarında boğuluyorlar. Ya Irkçılık ya da mezhepçilik tümörü beyin dâhil bütün vücutlarını sarmış ama maalesef onlar hala kendilerini sapasağlam sanıyorlar.
Rehberin, görevlilerin tabldot tabağında yediği pirinci paylaştığımda takdir ve tebrik edenlerin yanı sıra “sen ne demek istiyorsun, reisi mi eleştiriyorsun” diyenler oldu!
İmam Ali Hameney’in: “Suriye’ye askeri operasyon terörü azdırır” uyarıları da neredeyse savaş sebebi sayılacak kadar aynı çevrelerce köpürtüldü. Müslümanlar arasındaki ihtilafların silahsız çözümünü her seferinde dillendirenler, İmamın kendilerini teyit eden bu uyarısına sahip çıkmaya cesaret dahi edemediler. Çünkü bünye artık hem ırkçılık hem mezhepçilik mikrobu ile malul hale gelmiştir.
Suriye fitnesinden önce PKK’ya karşı Türkiye-İran-Suriye ORTAK OPERASYON ODASI kurulmuştu. Her üç devleti de tehdit eden örgüte karşı koordineli operasyonlar yapılıyor, karşılıklı istihbarat desteği sağlanıyordu. Terör örgütü çaresizlik içinde dağılmak üzere iken Batılı dostalar(!) “çözüm süreci” diye bir lanetli kavramı Türkiye’nin gündemine soktular. FETÖ’nün de desteklediği bu süreçte devlet adeta silahını gömerken, örgüt YDG-H adlı yerel milisleriyle kurtarılmış bölgeler oluşturuyor, çadır mahkemelerde yargılamalar yapıyor, çadır vergi dairelerinde halkı haraca bağlıyordu.
İran: “ortak operasyon odası” ne olacak ortak! Diye sorduğunda, müstehzi bir eda ile “biz sorunumuzu halkımızla silahsız çözeceğiz, siz de başınızı çaresine bakın, bizi örnek alın alamıyorsanız da kıskanmayın!” cevabını verdiler.
Suriye çıkan fitne nedeniyle operasyon odasından çekilmek zorunda kaldı ve oda dağılmış oldu.
2014 Ekim olaylarında örgüt vahşi yüzünü gösterip lanetli çözüm masası devrilince “ortaklık” yeniden hatırlandı ve İran’a hatırlatıldı. Ancak bu kez İran, “ortaklık güven ister vaadine sadakat ister” gerekçesi ile ortaklığı hatırlamadı.
Sayın Erdoğan; başta kendisine JİNSA ödülü veren Siyonistler, Stratejik müttefik dediği Amerika ve körfezdeki uşakları, kardeşim dediği selefi Gül ve halefi Davutoğlu, iktidar ortağı FETÖ ve çözüm ortağı HDP ile ilişkilerini tersyüz etmişti. Dostluklar yerini düşmanlığa bırakmıştı. Bu nedenle İran’la yaşanan zikzaklı politikayı yadırgamıyoruz.
Şimdi yeniden başa dönme çabaları artık hiç kimseye güven vermiyor. İlişkiler bu güvensizlik üzerinden devam ediyor. Buna birileri her ne kadar “denge politikası ve ya kazan kazan” formülü dese de bizce bu bir teselliden ibaret olup, ortada somut hiçbir kazanç görünmüyor. Devletlerin istikrarlı dostluklara, karşılıklı güvene, maddi çıkarların yanında ortak manevi değerlere dayalı politikaları olması gerektiği kanaatindeyiz.
Müminler için menfaatlerin en büyüğü Allah’ın (cc) rızasıdır. O’nu (cc) razı etmek için gerek şahıs gerek devlet olarak malını servetini canını esirgemezler. Ama şimdi menfaat denilince Müslümanların ağzında “bayrak, toprak, kavim” edebiyatından başka bir şey yok! Kudüs işgal altında iken Müslüman bir kavmin bayrağının bir başka Müslüman kavmin toprağında dalgalanması onları mutlu veya mutsuz edebiliyor. Yazıklar olsun!
Müminlerin şahsi, kavmi, mezhebi, örgütsel çıkarlarını Allah’ın rızası için nasıl feda ettiğine örnek mi istersiniz. İşte örneği!
https://www.tevhidhaber.com/nasrallah-hizbullahin-reddettigi-abd-tekliflerini-acikladi-154258h.htm
(Emin Güneş - Hürseda Haber)