Üçüncü Dünya Savaşı Askıya Mı Alındı?

İngiltere basını, ABD'deki istihbarat kurumlarının hazırladığı ve İran'ın nükleer silah programına 2003'te son verdiğini ortaya koyan raporu tartışıyor.

Gazeteler, "Amerikan Başkanı George Bush'un üçüncü dünya savaşı" olarak adlandırdıkları, İran'a yönelik askeri harekat ihtimalinin ortadan kalktığında birleşiyor. Ancak bundan sonra olabilecekler konusunda görüşler muhtelif.

Guardian yazarlarından Simon Tisdall, bu konuda şu görüşleri dile getiriyor:

"Bush yönetimi içinde, Tahran'a yönelik askeri müdahaleden yana olanlar, artık bunu savunmakta daha büyük güçlükle karşılaşacak. George Bush'un 'üçüncü dünya savaşı" askıya alınmıştır. En azından şimdilik."

"Amerika Birleşik Devletleri resmi görüşünde, CIA'in Ulusal İstihbarat Öngörüsü'nde ifade bulan bu sürpriz U dönüşü, Tahran ile ciddi diyalog kapılarının aralanması için de nadir bir fırsat sunuyor."

"Ancak hikaye sona ermiş değil. Mahmud Ahmedinejad ve çevresindeki sertlik yanlılarının, Amerika'nın uzattığı bu havucu kabul edip etmeyecekleri, Washington'ın tavır değişikliğinde sonucu kestirilemeyen unsurlardan biri."

"İran Cumhurbaşkanı nükleer kartını, kamuoyu desteğini harekete geçirmek, Arap komşularını tehdit etmek ve Batı'yı, İran'ı ciddiye almaya zorlamak için kullandı. Yani nükleer program konusundaki bu belirsizlik Ahmedinecad'ın işine yaradı."

"Şimdi nükleer silaha sahip olmadığı görüşüne Washington'ın da katılmasından hoşnut olmayacak ve soracaktır: 'Eğer Amerikan yönetimi aktif bir nükleer programın varlığına inanmıyorsa, neden İran'ı cezalandırmaya devam ediyor?"

Amerikan istihbarat kurumlarının, İran'ın nükleer silah programına dört yıl önce son verdiğini savunan raporu, Başkan Bush tarafından sahiplenilmedi.

Bush dün yaptığı açıklamada, Tahran'ın tehdit arz etmeye devam ettiğini dile getirdi. Peki Washington'dan yükselen bu iki ses arasındaki farkı nasıl yorumlamak lazım? Guardian yazarı Simon Tisdall'ın yanıtı şöyle:

"Ulusal İstihbarat Öngörüsü raporu, genelde ya tamamen gizli tutulur, ya da bir kısmı basına sızdırılırdı. Bunun alışılmadık bir şekilde açıkça yayınlanması, herkesi hazırlıksız yakaladı. Raporun vardığı sonuçtan Bush'un bile geçen hafta haberi oldu."

"Görünürde bu tercih, Washington'daki derin siyasi manevraların bir ürünü olarak algılanabilir. Bu kez Irak savaşında olduğu gibi, mevcut politikaya uygun istihbarat üretmeye zorlanmamakta kararlı olan istihbarat kurumları ve askeri yetkililerin önleyici saldırısı olarak..."

"CIA ve diğer istihbarat kurumlarının böyle bir darbe yapabilmiş olması, Bush'un güçsüzlüğünün yanı sıra, kendilerinin de Irak'ın kitle imha silahları fiyaskosu konusunda ne kadar kızgın olduklarını gösteriyor. Buradaki ironi ise şu: Irak konusunda yanılan istihbarat kurumları, İran konusunda pekala yanılıyor olabilir."

Amerikan Ulusal İstihbarat Öngörüsü raporunda, İran'ın nükleer silah programına son vermekle beraber, uranyum zenginleştirmeye de devam ettiği vurgulanıyordu.

Financial Times da olayın bu boyutuna eğiliyor ve uranyum zenginleştirmenin nükleer silah üretme ile sonuçlanmaması için, Tahran'a yönelik havuç - sopa politikası öneriyor. Gazete bu politikanın unsurlarını şöyle sıralamış:

"İran ile müzakere eden altı güç; Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Almanya, Çin ve Rusya, Birleşmiş Milletler'den çıkarılacak yaptırım kararlarını sertleştirmeli. Ancak öte yandan Amerika, Tahran'a yönelik düşmanca tutumuna son verip havuç uzatmalı."

"Nükleer programını temize çıkarma karşılığında, İran'a güvenlik garantileri ve ekonomik ilişkiler sunulmalı. Bunlar İran'a statü kazandıran ve Orta Doğu'da istikrardan çıkar elde etmesini sağlayan adımlar olmalı. Bu, kaçırılmaması gereken bir fırsat."

Times gazetesi ise, Ulusal İstihbarat Öngörüsü raporunun sonuçları karşısında rehavete kapılmayıp, İran'a yönelik baskının sürdürülmesini savunuyor. Gazetenin başyazısında dikkat çeken satırlar şöyle:

"Raporun yanlış amaçlara alet edilmesi en büyük tehlike. Amerika'da Demokratlar bunu kullanarak, İran'ın oluşturduğu tehdide yönelik uyarılarla dalga geçecekler. Bu, raporu yanlış okumaktır, çünkü rapor İran'ın nükleer silah programından vazgeçtiğini değil, bunu ertelediğini savunuyor."

"Ayrıca bu tavır, İran'ın komşularının duyduğu kaygıları da gözardı etmek olur. Birleşmiş Milletler çerçevesinde daha sert yaptırımları veto eden Çin ve Rusya, şimdi bu raporun Batı'yı haksız çıkardığını savunacaklardır. Oysa tam tersine, bu rapor uluslararası baskının Tahran'ı etkilemekte başarılı olabildiğinin açık kanıtıdır. Dolayısıyla baskıyı hafifletmek yanlış olur."

Times gibi, Daily Telegraph da İran'ın hala nükleer bir tehdit oluşturduğunu savunuyor.

"İngiltere hükümeti, İran'ın ciddi bir tehdit oluşturmaya devam ettiğini savunarak, rapor ile arasına mesafe koymakta haklıydı. İran, bu ülkenin de düşmanıdır aynı zamanda. Sağladığı silahlar ve desteklediği militanlar, Irak ve Afganistan'daki İngiliz askerlerini öldürüyor."

"Bu U dönüşü, İsrail'i de etkilemedi. Savunma Bakanı Ehud Barak, İran'ın, nükleer programını bir süreliğine askıya almış olsa da, daha sonra bunu yeniden başlattığına inandıklarını söyledi. Mantıklı olan işte bu temkinli tavırdır. Tek bir istihbarat raporuna dayanarak gardımızı indirmek aptallık olur."

BBC

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!