Ufkumuzu genişletmeye mecburuz, hatta mahkumuz

Mehmet GÖKTAŞ

Biz istemesek de gelişmeler bizi çok geniş düşünmeye, bunun için de her şeyde önce okumaya, dinlemeye gezip gözlem yapmaya zorlamaktadır. Gönül isterdi ki yaşadığımız gelişmelerden önce bu ihtiyacımızı sezebilsek de öylece genişletseydik ufkumuzu. Neyse, geç de olsa bu kadarcık da iyi. Kötü olan nedir? Daha hâlâ buna ihtiyaç duymamak, eski bildiklerimizle yetinmek, eski bildiklerimizi kendimiz için yeterli zannetmek, bozmak zorunda olduğumuz ezberlerimiz varda bozmaya yanaşmamaktır. Hatırlıyorum, Kenan Evren'le birlikte başlamıştı bir kısım insanımızın Kur'an-ı Kerim meali okuma ihtiyacı. Kenan Evren meydan konuşmalarında İslam'da, Kur'an'da başörtüsü emrinin olmadığını söylemişti de insanımız onun bu iddiasının asılsızlığının ispatı için önce ilgili ayetleri daha sonra da Kur'an'ın tamamını meal olarak bitirmeye başlamıştı. Başörtüsü konusuyla birlikte Cuma namazı, Daru'l İslam ve benzer konular için insanımız Kur'an'a gitme ihtiyacını duymuştu. Daha sonra görüşlerini kabullenmediğimiz bir takım ilahiyatçılar sayesinde de bilgimizi artırmaya ve ufkumuzu genişletmeye devam etmiştik. Gönül ister ki sadece tepkisellikle değil yaşadığımız ülkeye, coğrafyamıza ve bütün bir dünyanın yarınlarına bakarak ufkumuzu genişletseydik. Hıristiyanlık hakkında çok şey bilmemiz, detaylara, tarihi seyrine, mezheplerine kadar inmemiz gerektiği apaçık ortadadır. Bugün Trump fitnesini kavrayabilmek için Evangelizmi, onun bir öncesi olan Luther hareketini iyi tahlil edebilmemiz gerekir. Haçlı seferlerini, bu esnada ona karşı Doğu Hıristiyanlarının o günkü tavırlarını öğrendiğimizde siyasi ufkumuzun değiştiğini göreceğiz. ‘Geçti, gitti canım' demeden bir kaç değişik kaynaktan şu Malazgirt savaşını, Alparslan ordusunun kimlerden oluştuğunu, Bizans ordusunda Hıristiyanların dışında kimlerin yer aldığını ve sonraki gelişmeleri öğrendiğimizde sadece düne ait değil yarınlara bakışımızın da değiştiğini göreceğiz. Hatta imkan dahilinde tek taraflı okumaların yanı sıra empati yaparak herkesi bizzat kendisinden dinleyebilseydik. Sınıf arkadaşım muhterem hocamız Prof. Faruk Beşer misafirimizdi, benzer konuları birlikte değerlendirdik, okumak zorunda olduğumuz konuları bir daha hatırladım. Ben de sizlere onun tavsiye ettiği bir kitabı tavsiye ederek yazımı noktalıyorum. “Ben, Öteki ve Ötekisi” İbrahim Kalın. Dogruhaber