Ukrayna’da ne oluyor?

Abdurrahman Dilipak

Son gelişme şöyle: Ukrayna’da Minsk anlaşması çerçevesinde bir ateşkes sağlandı. Sandalye krizi yaşandı, kalemler kırıldı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın katıldığı zirveden 16 saat sonra karar çıktı. 15 Şubat’tan itibaren ateşkes ilan edildiğini açıkladı.

Ukrayna dediğimiz yer aynı zamanda bizim Kırım Hanlığı..

Orada kim kimle savaşıyor?

Aslında dikkatlerimiz hep Güneye dönük olduğundan pek farkında değiliz.. Orada da ilginç, önemli bir savaş sürüyor..

Evet orada bir Avrupa Rusya savaşı var. Evet orada bir Amerikan Rus savaşı var..

ABD, Avrupa Rus savaşından yararlanıp bölgeye yerleşmek istiyor ve bunu da başarıyor..

Tıpkı Müslüman, Hırvat ve Sırp savaşını kullanıp, Avrupa’ya ve Rusya’ya rağmen bölgeye yerleşmesi gibi..

İç içe geçmiş örtülü bir savaş yaşanıyor Ukrayna’da.. Ukrayna savaşı hem Balkanlar hem de Kafkasya için belirleyici, pilot bir role sahip.. Ukrayna savaşı öncelikle Rusya’nın yerini belirleyecek. Daha doğrusu Rusya’nın bugününü ve geleceğini belirleyecek, sadece Ukrayna’nın bugünü ve geleceğini değil.. Böyle bir iddiayı içinde barındırıyor bu savaş..

Yunanistan krizi de öyle.. Yaşanan aynı zamanda bir Katolik, Protestan ve Ortodoks savaşıdır..

Geleneksel doku Ortodoks, batıdan Vatikan’ın baskısı, ABD’den Protestan bir müdahale geliyor.. Globalistler ise seküler, liberal bir yaşam tarzı dayatıyor..

Ukrayna bu anlamda Balkanlar, Kafkasya ve Rusya için turnusol kağıdı görevi görüyor..

Ilımlı İslam’dan sonra batıya endeksli yeni bir Ortodoksluk algısının üretilmek istendiğini görüyoruz.. Bu algı, Yunan, Ermeni, Süryani, Keldani, Arami, Asuri, Kıbti kiliseleri açısından da önemli. Yani Mısır, Sudan, Etiyopya hristiyanları da teolojik olarak bu çatışmadan etkileniyor. Gürcüler de, Ermeniler de, Yunanistan da..

Görünmeyen gündemlerden biri de Ortodoksluğun başı kim olacak..

Rusya komünistleştirilerek Ortodoks dünyasının başı kopartılmıştı.. Rum Ortodoks kilisesi de laik rejimle baskılanmış ve İslam coğrafyası içinde etkisizleştirilmişti.. Batı, Ermeni tehciri, mübadele ve benzer uygulamalarla İslam coğrafyasındaki Ortodoksları içine alarak hem Müslümanlara karşı koçbaşı olarak kullanmak istedi, hem de kendi içinde eritmeye çalıştı, ama olmadı..

Batının Laikliği de ters Ortodoksluğa, Vatikanın Katolik teolojisi de, Protenstanlık da.. Kendi aralarında çok ciddi ve derin teolojik ve siyasi sorunlar var..

Ukrayna krizi aynı zamanda dünya kiliseler birliğinin  birlik arayışlarının da sonunu getirecek bir hamle.. Dinlerararası diyalog arayışları ile birlikte Hristiyan dünyasının kendi içindeki birlik arayışları da sona erdi.

Batılı ülkelerin giderek İsrailden uzaklaşmaya başlamaları ile birlikte Yahudi-Hristiyan diyaloğu ve işbirliği de sona eriyor. Tam da Huntingtin in dediği gibi Medenieyterararası savaş kapıda. Dinlerararası bir savaşa doğru sürükleniyor dünya. 

Her din kendi içinde ve dini topluluklar birbirine karşı çatışma ortamına sürükleniyor..

Ukrayna krizinde temel sorun Bizantinizm sorunu.. Laiklik, kilise ile devlet arasında bir müterake arayışı vardır..  Tanrının hakkı Tanrıya, kıralın hakkı kırala verilecektir.. Laiklik bu anlamda meşruiyetini İnciltden alan bir Hristiyan kurumudur. Katolizmin benimsediği Teokrasi anlayışına göre Kıral da Tanrıya aittir.. Katolizmde Papa Tanrının yeryüzündeki tek ve mutlak temsilcisidir.. Teslis inancıyla Tanrıyla Özdeşleşen İsa Mesihin yaşayan temsilcisi makamındadır.. Ortodokslukta ise Bizantinist bir bakış açısı vardır.. Kral kilisenin sahibidir.. Kral kılıcı ile patriği, patrik de kralı korur.. Kutsal olan kral ya da patrik değil kilisedir.. Patrik kiliseyi temsil eder. Kral da kilisenin hizmetkarıdır. Meşruiyetini kilisenin takdisinden alır.. Yani kralın meşruiyeti kiliseye bağlılığı ölçüsündedir..

Kilisenin koruyucu kralı kim olacaktır.. Obama mı, Papa mı, kraliçe mi, Merkel mi, yoksa PUTİN Mİ? Baba kilise hangi kilise olacaktır. İstanbul mu, Kadıköy mü, Hayat mı, Kudüs mü, Mısır mı, Atina mı, Moskova mı, ya da diğerleri mi?

Bu çatışmanın arkasında, dini, mezhebi, ideolojik, politik, iktisadi bir sürü sorun var..

Ukrayna’nın jeopolitik ve jeo stratejik konumu, toplum yapısı, tarihi misyonu açısından son derece önemli bir yeri var..

Kimse Ukrayna’dan vazgeçemez ve kendi aralarında bu kafa ile, bugünki siyasi şartlar ve iktidar yapıları, güç dengeleri açısından bir uzlaşı imkanı da yok..

Avrupa kendi içinde de anlaşamaz, Avrupa ile Amerika da anlaşamaz, Amerika kendi içinde de anlaşamaz. Bunlar Rusya ile, Rusya da bunlarla anlaşamaz.. Varacakları bir anlaşma da uzun ömürlü olmaz..

Yani çözümsüzlük sözkonusu.. Dünyada ve bölgede yeni bir denge oluşması gerek. Ya da zarar taşıyamayacakları kadar büyük olmalı ki, birileri taviz versin..

Korkuları Ukrayna’nın kötü örnek olması, domino etkisi ile diğer ülkeleri de etkileyerek gelecek günlerin geçen günleri aratması..

Ukrayna Ukrayna’dan ibaret değildir. Ukrayna’nın geleceği de Ukraynalılara sorulmuyor..

Batılı insan hakları kuruluşları, demokrasi forumları, üniversiteleri de soruna bir çözüm üretebilmiş değiller..

“Putin gitse” diyorlar ama, gitse de bir şey değişmeyecek..

19. YY sonu 1. ve 2. Dünya savaşlarının sonunda oluşan düzen, kavramları ve kurumları ile birlikte çöktü. Kurdukları hukuk düzeni, iktisadi düzen, siyasi düzen kilitlendi..

Yeni bir dünya kurulacak. Başka çare de yok. Bu o kadar kolay, hemen olabilecek bir şey de değil.. Bu süreçte bizim de düşünmemiz gerek.. Türkiye-Rusya ilişkilerinin, Rusya, Mısır ve Suriye ilişkilerinin gelişmesi boşuna değil.. 

Not: RCT Varlık yönetimi, geçen gün konuyla ilgili yazım hakkında, yazının ve iddiaların gerçekleri yansıtmadığına ilişkin bir açıklama gönderdi.. Maddi bilgi yanlışı olduğunu belirtiyorlar. Ben iddia sahipleri ve bilgi kaynağımla konuyu yeniden değerlendiriyorum. Kuşkusuz, gerçek dışı, yanlış ve haksız bir iddiada bulunmak istemem.. Konuyu gelen açıklamalar çerçevesinde yeniden değerlendireceğim..

Selâm ve dua ile.

yeniakit