Her şey doğal, her şey tabii.. Yüzler gülüyor, kardeşlik bağları kuvvetleniyor. Ellerinde güller, dillerinde dualar ve gönüllerinde iman ile "Merhaba Kutlu Doğum Haftası" diyenler ülkeyi kuşatma altına almış.. Bu kuşatmada baskı yok, korkutma yok. Sevgi, ümit, saygı ile toplum kuşatma altında.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamberimiz"in bağrı yanık ümmetinin her bir ferdi ümit dolu, aşk ve vecd ile tarihine, geçmişine, izinde yürümeye çalıştığı Peygamberimiz"in yolunda ve peşinde olduğunu ispatlıyor.
Rehberimiz ve örneğimiz büyük bir baskı, dayatma ve şiddet altında 13 senesini geçirmesine rağmen, kendisine bu kötülükleri yapanları affediyor. Yürüdüğü yola diken atanlara, çiçekle karşılık veriyor.
Son ümmet de aynı usulü ve aynı tavrı sergileyerek yoluna devam etmekte. Bir asra yakındır üzerimizden hiçbir zaman kaldırılmayan baskı ve dayatmalara rağmen, hiçbir zaman şiddete başvurulmadı. Bazı özel dini günlerimizde ellerimizi açtık, herkes için dua ettik. Hidayete ermeleri için yalvarıp yakardık. Ama aynı olgunluğu Cumhuriyet mitinglerinde göremedik.
Ülkenin geriye gitmesinin faturasını inanan insanlara kesmek isteyen dinozorlaşmış zihniyet kaybedecek, ülkeyi ilimle, irfanla, hoşgörü ile kuşatacak insanlar ise kazanacaklardır. Hem dünyasını ve hem de ahiretini.
Bir asra yakındır, dinimize, inancımıza ve kulluğumuza yapılan haksızlık ve baskılara karşı hangi tavrı, hangi davranışı sergilediysek, bunun kaynağında, temelinde Rabbimizin talimat ve direktifleri vardı. Tüm varlığı "kün-OL" emriyle yaratan, mü"min kullarına şöyle buyuruyordu(mealen):
"İyilik ile kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur." (Fussilet Sûresi, 34)
1980 askeri harekâtında Konya Tutlukır Cezaevi"nde kaldım. Cezaevinin bodrum katında abdest alırken, tutuklu bir grup geldi ve "Bir daha abdest aldığını ve namaz kıldığını görürsek seni şişleriz" dediler. Onlara aldığım tavrı, Cumhuriyet mitinglerine katılanlar, mitingleri yönlendirenler, kendilerini ilerici, bizleri gerici görenler iyi dinlesinler. Beni şişlemek isteyenler anarşik eylemlere katıldığı için, ziyaretlerine kimse gelmiyordu. Elbiseleri kirlenmiş, gömleklerinin rengi değişmiş, beş kuruş paraya muhtaçtılar. Kendilerine güzel bir usulle iç çamaşırı, ayakkabı, gömlek ve ceplerine para koydum. Yüzlerine gülümsedim. Yemekhanede yemek yerken "afiyet olsun" dedim. Üç ay sonra beni şişlemek isteyenler namaz kılmak için arkama saf olmuşlardı. İşte medeniyet, işte aydınlık, işte toplumsal barış budur.
Yarışmada birinci olan İmam Hatipli bir kızın sahneye çıkıp ödülünü almaya engel olan zihniyet kaybedecektir. Halkımız sevmiyor o tipleri. Ülke için yapacakları bir şey yoktur zaten. Son tutundukları halka laiklik, demokrasi, cumhuriyet.
Yüce Yaratıcı yine kullarını bir noktada şöyle uyarıyor:
"Allah"tan başka yalvardıkları ve kutsal saydıkları putlarına, önderlerine, ilahlarına sövmeyin ki, onlar da cahillikle taşkınlık edip Allah"a sövmesinler. Çünkü onlar, doğruyu yanlışı birbirinden ayırt edemeyen kimselerdir." (En"am Sûresi, 108)
Bu ve benzeri uyarıların, ikazların tatbikatını öğrendiğimiz Sevgili Peygamberimiz"e her zaman minnettarız. İslâm ümmeti, Rableri ne derse ona göre hareket etmekle mükelleftir. Baskı ve dayatmacı zihniyet ise nefisleri, şeytanları ne derse ona göre tavır alırlar. Fark burada.
"Kutlu Doğum Haftası" Sevgili Peygamberimiz"e söz ve fiille tabi olmuş olanlar için büyük bir öneme sahiptir. Gidişatımızı, tavırlarımızı, hizmetlerimizi Peygamberimiz"le, sünnet ve sözleriyle yüzleştiririz. Yanlışlarımızı, noksanlıklarımızı, nerelerde hata yaptığımızı öğrenmeye çalışırız.
Ama ne yazık ki ölünceye kadar Peygamber"e ve Müslümanlara kin ve nefret duymuş, ömür sermayesini İslâmiyet"in varlığını ortadan kaldırmaya yöneltmiş, ama ölünce Teşvikiye Camii"nde, Hacı Bayram Camii"nde cenazesi kılınmış insanlar, bu ve benzeri konuları anlayamazlar.
Vakit