Eğer yanlış veya noksan düşünüyorsam, lütfen bizi uyarınız. Yeter ki mesajımızı dikkatlice okuyalım. Sloganik tavırlar ve sözler ülkemize ve ülke insanına fayda getirmedi. Kendi çalıp, kendi oynayan usül ile bir yere varamayız. Adeta kurbanlık hayvanı boğazlamak için bıçağını bileyen kasapvari insanların kimler olduğunu, söz sahibi olduklarında neleri yapacağını izah etmeye gerek yoktur. Unutmayalım ki aynı gemide bulunuyoruz. İşte dikkatlice okumanızı rica ettiğimiz mesajımız.
Doğal afetler, haksızlığa dayanan savaşlar, ister istemez Müslüman ülkelerin birbirleriyle irtibata geçmesine, yardımlaşmalarına vesile oldu.
Vakıflarımız, derneklerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, inandırıcı hizmetleri ortaya koyunca, halkımızın desteği başladı ve kamuoyu tüm hizmet ehlini sahiplendi.
Komşuluk alanlarımızın genişlemesi, sorumluluk duygularımızı artırdı.
Müslüman halkımızın, yöneticilere ideolojik bakışları değişerek tarafsızlığa, adalete yöneldi.
Devletin, mevcut şartlar altında vatandaşlarına, hassaten Müslümanları hak ettiği yere getirme mücadelesi, yeni bir devrin oluşmasına sebep oldu.
Lütfen aşağıdaki acı gerçeği okuyalım.
Cahiliye hayatının hangisi yıkılırsa yıkılsın, bunun ardından Müslümanlara, hayatlarını hayır üzere kurmaları için, sadece bir fırsat verilmiş olur.
Müslümanlar için verilen bu fırsat iyi değerlendirilir ve Allah’ın razı olacağı bir hayata yönelirsek, kurtuluş için adımların atılmış olacağı kesindir.
Yok, eğer Müslümanlar bu fırsatı değerlendirmez, hayrın ayağa kalkması için ciddi bir gayret sarf etmezlerse, onların yani Müslümanların hayatlarına asla kendiliğinden hayır hâkim olamayacaktır.
Olacak olan, bir cahiliyeden, diğer cahiliyeye; bir şer kuvvetten, başka bir şer kuvvetin kucağına düşmektir.
Ne yazık ki bu defa, insanlara kendileri için sistem, nizam seçme fırsatı verilmeyecektir.
ZOR DÖNEMLERİN MÜSLÜMAN İNSANI, ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALIDIR
“Cennete sadece Müslümanlar girecektir. Şurası muhakkak ki, (İslam’ın lehine olan ameller kişinin imanına delil değildir). Allah, bu dini, facir bir kimse ile de güçlendirir.” Buhari, Cihat/182; K.Sitte, 14/147.
Zor dönemin insanı, Hadid Suresinin 16. Ayeti ile adeta yatıp-kalkmalıdır.
Müslümanların sorunlarına, problemlerine kalplerinde yer vermeyenlerin, kendilerine bir soru sorması gerekir: Ben nasıl bir Müslümanım?
İslam için, kalbinde hiç fedakârlık hissi taşımayanlar, bu dünyada neyin mücadelesini verdiğinin farkında mıdır acaba?
İbn Abbas (r.a): Allah, müminlerin kalplerinde yavaş hareket görerek, bizi azarladı, diyor. Elmalı Tefsiri:7/427
Rabbimiz, önümüze bir imkân, bir fırsat lütfetti. Eğer bu dönemi ihmal edersek, yarın acıklı bir azapla karşılaşabiliriz: “Onlara azap verici bir azabı müjdele” Tevbe Suresi/34
M.Hamdi Yazır Merhumun Tefsirinden alınan kutsi bir hadisle konuyu bitirelim: “Ben Azimüssan olan Allah, hükümdarlar hükümdarıyım. HÜKÜMDARLARIN KALPLERİ VE ALINLARI ELİMLEDİR. Kullar bana itaat ederlerse ben de onları, onlara rahmet kılarım ve eğer kullar bana isyan ederlerse, ben de onları, onlara ceza kılarım: Şu halde, hükümdarlara sövmekle meşgul olmayın ve fakat bana tevbe ve müracaat eyleyin ki, onları size doğru meylettireyim.”
yeniakit