Ne yazık ki, hafta boyu verdiğimiz haberler, pek de "iç açıcı" haberler değildi... Çoğu "iç karartan" haberlerdi...
Meselâ; "Suriye'de 50'si çocuk 90 kişinin katledilmesi" haberi gibi... Meselâ, devam eden "PKK saldırıları"nda şehit verdiğimiz "asker" ve "polis"lerimizin artmaya başlaması gibi!..
Ancak, "iç karartan" bu haberlerin yanı sıra, "iç açıcı" haberler de vardı... Meselâ, 21 Mayıs Pazartesi günü sürmanşetten duyurduğumuz haber;
"İHH-Akit işbirliğiyle sahiplenilen yetim sayısında 9 bine ulaştık."
Haberin devamı şöyleydi:
"İHH ile gazetemiz Akit'in ortaklaşa düzenlediği 'Yetim Dayanışma Günleri' kampanyası kapsamında, sponsor aileler tarafından 4 bin yetime sahip çıkıldı.
İHH ile gazetemiz Akit, Afrika Boynuzu'nda yaşanan kıtlık sebebiyle geçen sene gerçekleştirdiği ilk yetim kampanyasında 5 bin yetim hedefine ulaşmıştı... Geçen yılki kampanya ile ulaşılan yetimler de hesaba katıldığında, Akit-İHH işbirliğiyle sahiplenilen yetim sayısında 9 bine ulaştık..."
AYASOFYA'DA NAMAZ
Bu tür güzel haberler de olmasa, herhalde yüzümüz hiç gülmeyecek.
İkinci güzel haber ise;
"Ayasofya'da namaz" haberiydi.
Ayrıntısı şöyleydi:
"Anadolu Gençlik Derneği'nin İstanbul'un fetih yıldönümü öncesinde düzenlediği 'Ayasofya'da namaz' programına kadın-erkek, genç-yaşlı onbinlerce kişi katıldı. SP lideri Mustafa Kamalak'ın da katıldığı öğle namazını kıldıran AGD Başkanı Turhan, 'Ayasofya ezana, duaya, namaza, Kur'an'a ve cemaate hasrettir' dedi.
Alperen Ocakları'na bağlı bir grup da, Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılması için Ayasofya Meydanı'nda sabah namazı kıldı. Alperenler, Ayasofya'nın cami yapılarak ibadete açılmasını istediler."
WSJ'NİN ZAMANLAMASI
Bu güzel haberlerin yanı sıra, geçen hafta elbette insanları "stres"e sokan "kriz" haberleri de oldu.
Ki, bunların en başında, herhalde "Uludere haberleri" gelir.
Hani, bir söz vardır ya;
"Düğün değil, bayram değil,
Eniştem beni niye öptü?"
28 Aralık 2011'de meydana gelen ve 34 kişinin öldüğü "Uludere katliamı" konusunda bugüne kadar söylenmedik söz, verilmedik demeç, yazılmadık yazı kalmadı.
"Üzüntü"ler de bildirildi,
"Özür"ler de dilendi!..
Tam "Olay kapandı" diyorduk ki;
"Yahudilerin kontrolü"nde yayın yapan Wall Street Journal adlı ABD gazetesinin; "İstihbarat ABD Predatör'lerinden" demesi üzerine ortalık yeniden karıştı!..
Biz, Akit olarak hep olayın şu boyutuna dikkat çekmeye çalıştık:
"Haberin sunumu, zamanlaması, tartışma biçimi ve kaynakları, içinde fazlaca hesabı barındıran bir senaryoyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor."
Görüyorsunuz ya;
Yeniden "Uludere pazarlaması"na girişenler, "taşları" tek tek döşemişler.
Söyleyin Allah aşkına;
"Uludere tartışmaları"nın 5 ay sonra yeniden gündeme getirilmesinde bir "Yahudi çıkarı"nın olmaması mümkün mü?..
Hele bir düşünün;
"Sahipleri Yahudi" olan Wall Street Journal'da "Uludere haberi"nin çıktığı günlerde "Kıbrıs Rum Kesimi"nde neler oluyordu?..
İsrail askerleri, artık "burnumuzun dibine" kadar gelecek, güya; "Adada petrol ve doğalgaz çıkaran İsrail firmasını koruma" amacıyla Kıbrıs'a çöreklenecekti!..
Dile kolay; "tam 20-30 bin İsrail askeri", Türkiye'nin sadece "65-70 kilometre" uzağında "üs" kuracaktı!..
Ne yani;
Wall Street Journal; Türk kamuoyunda bu konunun tartışılmasını engellemek için "Uludere'nin fitili"ni yeniden ateşlemiş ve dikkatimizi yeniden Uludere'ye çekmiş olamaz mı?..
Hem, bu nasıl "matem"dir, nasıl "ağıt"tır ve nasıl "insanlık"tır ki; olaydan iki gün sonra "Uludere katliamı"nı protesto için toplanan BDP'liler ve bazı "medyabaz"lar, masanın etrafında kıkır kıkır gülüyor, şen kahkahalar atıyorlardı!..
O gün "kahkaha" atanlar, bugün yeniden "ağıt" yakıyor...
Bunlar bir "robot" mudur ki; verilen "komut"a göre hareket ediyorlar?..
Yoksa, dün Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti 4. İstanbul İl Kongresi'nde dediği gibi, birer "ölü sevici" midir?..
DİLDE BARIŞ, ELDE SİLAH!
Biz; bu "ikiyüzlü" tavırlara ve "Barış" diye tutturup "savaş"ı körükleyenlere, önceki gün dedik ki;
"Ne oldu barış masalınız?"
Öyle ya;
Hemen herkes geçtiğimiz 28 Aralık'ta meydana gelen Uludere olayını konuşup, bu olay üzerinden Hükümet'e, TSK'ya ve MİT'e saldırarak İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'i istifaya çağırırken, hiç kimse PKK'nın kalleşliklerini gündeme getirmiyor. Oysa barışın önündeki en büyük engel olan PKK, havaalanlarına, fabrikalara saldırıyor ve iş makinelerini yakıyor...
Aynı PKK şimdi de masum köylüleri kaçırarak silah bırakmayacağını gösterdi.
Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Bayırlı Köyü'nü basan PKK'lı teröristler; Yılmaz ve Çelik ailelerinin 10 ferdini dağa kaldırdı... Yaşları 18 ile 65 arasında değişen 10 kişiden biri kadın!..
PKK, Kayseri'de de canlı bomba olarak çıktı karşımıza... Bombanın patlatılmasıyla, 1 polis şehit oldu, 16 kişi yaralandı.
Peki sormak lâzım değil mi;
"PKK'nın siyasî uzantısı" olduğunu söylemekten çekinmeyen BDP ile sürekli "Kürt" meselesini kaşıyan "medya"ya;
"Bu mu barışın yolu?"
HATA VE ÖZÜR
Uludere'nin uzun süre gündemde tutulması üzerine Başbakan Tayyip Erdoğan da suskunluğunu bozdu...
21 Mayıs Pazartesi günü gittiği Pakistan'da, "Gazetelerin Ankara Temsilcileri"ne yaptığı açıklamada özetle dedi ki;
¥ "Orası, halkın oturduğu bir bölge değildir... Böyle bir bölgede asker bu Ahmet midir, Mehmet midir bilemez ki... Hata da olabilir... Hatayı da açıkladık, özrü de açıkladık, tazminatı da açıkladık. Ama birileri istismar ediyor."
¥ "Operasyonun hemen ardından haberimiz oldu. Öncesinden olmadı. Ben tuzağa düşürülme fikrine pek iltifat etmiyorum. TSK görevini samimi bir şekilde yapmıştır. Hata da olabilir. Hatayı da açıkladık, özrü de açıkladık. Ama birileri istismar ediyor. Tazminatsa tazminat... Resmi tazminatın da ötesinde ödedik. İlla terör örgütünün istediğini mi söyleyeceğiz? Kusura bakmasınlar."
¥ "Bütün gayretlerimiz bu problemi çözmek için... Görünen o ki, terör örgütünün silah bırakması şart. Terör örgütü silah bırakmadıkça müzakere olmaz. Terörle mücadelenin durması mümkün değil. Biz Kürt varlığını ne inkâr ettik, ne de onlara engel koyduk. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş yatırımları onlara yaptık."
Başbakan, dün AK Parti İstanbul 4. İl Kongresi dolayısıyla Arena Stadyumu'nu hıncahınç dolduran partililer ve vatandaşlara da "Uludere'nin nasıl istismar edildiğini" anlattı.
Özetle dedi ki;
"Bize hiç kimse insanlık dersi vermesin... Çünkü biz, 34 kişinin ölmesinden sonra, kimlerin kahkaha attığını da biliyoruz... 'Kim o hayvan' diye soranlar, önce kendilerine ve kahkaha atanlara baksınlar!"
Dün bunları söyleyen Başbakan, "Uludere'nin altında yatan uluslararası hesapları" da Salı günkü grup toplantısında açıklayacağını söyledi ki, o günü merak ve heyecanla bekliyoruz...
yeniakit