Büyükelçiyi kendilerine düşman ve büyükelçinin ait olduğu devleti de İsrail’e düşman devletlerin en şiddetlisi olmakla suçladı.
EDHEM CABİR
Siyonist oluşum bu kampanyasında Amerikan ve Batı desteği aldı. Doğal olarak destek, kınamayı ve İsrail’i yatıştırmayı içeriyor. Eğer büyükelçi, saygın bir Avrupa devleti vatandaşı olmasaydı Siyonist oluşumu kızdırdığı için sadece büyükelçinin ülkesine yaptırımlar dayatılması amacıyla Güvenlik Konseyi’ne başvururdu bu Siyonist oluşum.
ESİRLERİN YÜZDE 99’U İŞKENCE GÖRMÜŞ
Filistin’deki Esir Araştırmaları Merkezi, son olarak Filistin esirleri ve bu esirlerin maruz kaldığı ihlallerle ilgili ayrıntılı bir rapor yayınladı. Raporda bayan esirlerin sayısının 620 olduğu ve bunların 109'unun hâlâ tutukluluk kaydı altında olduğu belirtiliyor. Rapor, Siyonist işgal güçlerinin, yaşları 18’in altında 4100 çocuğu tutukladığını kaydediyor.
Rapor, 330 çocuğun tutukluluk kaydı altında bulunduğunu da ifade ediyor. Bu rakam tutuklu binlerce gence dahil değil. Esirlerin yüzde 99’u işkenceye maruz kalmış.
2000 AİLE ESİR EVLATLARINI GÖREMİYOR
Bu rakamlar Siyonist oluşumun vahşetini ve Filistinlilere karşı suçlar işlediğini gözler önüne seriyor. Zira bu oluşum Filistinlileri tutuklamakla yetinmedi, esirlerin evlerini yıktı ve ailelerini sürdü. Siyonist oluşum tutuklulara ait 200 evi yıktı ve 2000 aileye esir evlatlarını görmelerini yasakladı. O halde nasıl oluyor da bu uygulamalar savaş suçu olarak değerlendirilmiyor ve İsrail hapishanelerindeki işkencelerden bahseden raporlar uluslararası örgütler tarafından ve özellikle de insan haklarıyla ilgilenen Batılı örgütler tarafından ciddiye alınmıyor?
Bu raporu Filistinliler hazırladı. Dolayısıyla Batı dünyası Filistin Esir Araştırma Merkezi'nin raporunu sağlıklı görmeyebilir. Fakat bu rapor ve bir kısmı İsrailli insan hakları merkezlerinin hazırladığı önceki birçok raporda yer alan konularda uluslararası tahkikat başlatmakta ne zarar var?
DARFUR’DA AYAĞA KALKAN DÜNYA, FİLİSTİN’E SESSİZ
Dünya Darfur’da yaşanan ihlalleri konuşmak için ayağa kalktı. Şayet İran’da bir İranlı tutuklansaydı dünya ayağa kalkar ve İran rejimine karşı hiç oturmazlardı. Örnek bağlamında, suçlu veya casus olabilecek tutuklu, bütün dünya rejimlerinin yardımından beslenen uluslararası bir kahramana dönüşürdü.
Filistinliler işkenceye, eziyete ve tutuklanmalara maruz kalıyor; ancak dünya seyrediyor, Siyonist rejime bir söz söylemeye, kınamaya hatta eleştirmeye cesaret edemiyor. Eşcinseller başkentlerden birinde baskıya karşı gösteri yaptıkları zaman dünya ayağa kalkıyor, hiç oturmuyor. Acaba bu mantıksız ve zalim denklem sonrası uluslar arası adaletten konuşulabilir mi?
Katar’da yayımlanan El Vatan gazetesi, 24 Eylül 2007,
Arapçadan çeviri: Halil Çelik / Vakit