Uluslararası sonuçları büyük olacak bir hıyanet

Selâhaddin Çakırgil

15 Temmuz’da ülkemize ve halkımıza karşı ve ne yazık ki, ordunun içindeki çok etkin ve yaygın bir kesimce tezgahlanan büyük hıyanet ve askerî darbe teşebbüsü sadece ülke içinde değil, Ortadoğu’da ve dünyada birçok planları ve dengeleri derinden derine etkilemeye devam ediyor. Bu darbe teşebbüsü karşısında takındıkları tavırlar yüzünden Türkiye ile çeşitli ülkeler arasındaki münasebetlerin olumlu veya olumsuz yönde etkileneceği da açık..

En başta, Pennsylvania’daki hayalhânesinde, halusinasyonlar içinde yaşayan ve müritleri aracılığıyla ‘Beklenen Salih Zat’ olarak nitelenen ve son darbe teşebbüsünde aslî fail veya azmettirici  olduğu ithamıyla suçlanan F. Gülen’in, B. Amerika tarafından iade edilmemesi ve korunmaya devam edilmesi halinde, B. Amerika ile Türkiye münasebetlerinin, ciddî sûrette yara alacağı ortada.. Ki, bu darbe teşebbüsüne katıldıkları gerekçesiyle TSK’dan atılan 150 generalin çoğunun, Amerikan askerî çevrelerince, Suriye’de teröre karşı verdikleri savaşta işbirliği içinde olan kimseler olarak anılıp, onların hizmetlerinden mahrum kalacaklarına dair üzüntülerin dile getirilmeleri, o darbecilerin kimlerin kuklası olduklarının da bir itirafı..  

Hatırlanacağı üzere, Amerikan Dışbakanı John Kerry’nin de o alçak 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü ihanetinden sonra, Hükûmet’in sür’atle aldığı yaygın tedbirler karşısında planları bozulanların başında gelen bir ülkenin sorumlusu olarak ‘Türkiye’nin NATO üyeliğinin tehlikede olabileceğini’ söylemesi de bir diğer itiraf.. 

***

Tabiatiyle, Türkiye ile B. Amerika’nın münasebetlerinin kopma noktasına gelmesi halinde, bundan en büyük kazancı Rusya’nın elde etmek için pusuda beklediği açık.. İki ülke arasındaki münasebetlerin 8 aydır son derece gerilimli geçmesine vesile olan ‘Türkiye- Suriye sınırındaki bir Rus savaş uçağının düşürülmesi’ hadisesinden sonra, gelecek 9 Ağustos’ta Saint- Petersburg (eskiLeningrad)’da mevkidaşı Vladimir Putin’le görüşecek olan Tayyîp Erdoğan’ın eli şimdi daha rahat olacak.. Çünkü, son darbe teşebbüsüne katıldığı için tutuklanan pilotlardan ikisinin rus savaş uçağını da düşüren pilotlar olduğu anlaşılmış..

Elbette her ne kadar atlatılsa bile bu darbe teşebbüsü yüzünden Türkiye’nin yara alması hasebiyle, Suriye Krizi’nin bundan sonra alacağı yeni şekillerde etkisi daha az olacağı tahmin edilebilir.

***

Bu arada, hele de Batı Avrupa ülkelerindeki medyanın, bu darbe teşebbüsünün başarıya ulaşamamasından dolayı yaşadığı mutsuzlukla, o darbenin bir senaryo olduğu şeklindeki yakıştırmalara, İran medyasının da katılması ilginç..

Resmî bir yayın olan Cumhûrî-i İslamî gazetesinde 28 Temmuz günü yayınlanan başmakalede de ‘bu darbe teşebbüsünün Tayyîp Erdoğan tarafından sahnelenmiş bir tiyatro olabileceği’ ihtimali tekrarlandı; Erdoğan’ın Osmanlı devletini ihya etmek hayali peşinde olduğu da eleştirilerek..

Gerçi, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhanî’nin, Tayyîp Erdoğan’a gönderdiği mesajda, ‘Siz o gece nasıl uyamadıysanız, biz de İran’da uyuyamadık..’ dediği açıklandıysa da, Tabnak isimli yarı resmî stratejik yorumlar sitesinde 29 Temmuz günü, bir takım yabancı odakların görüşleri de aktarılarak yazılanlar da ilginçti..

İki ülke arasındaki münasebetlerin oldukça soğuk olduğu dile getirilen bu yorumda, Ruhanî’nin askerî darbe teşebbüsüne karşı çıkmasının iki ülke arasında yakınlaşmaya yol açacağı dile getirilirken; darbenin başarıya ulaşması durumunda, F. Gülen’in İran’a bakışının çok olumsuz olacağının düşünüldüğü de açıklanıyor ve sözkonusu kişinin, şiddetli bir şiî ve İran karşıtı olduğuna değinilerek, onun, ‘Eğer, Cennet’in yolunun İran’dan geçeceğini bilsem, Cennet’e gitmem..’ (!) dediği aktarılıyordu.

Bazı ülkelerin hassas noktalarını göstermesi açısından ilginç..

stargazete