Uluslararası Toplum

Merve Kavakçı

Dün sabah saatlerinde Rusya’ya ait uçakların Türkiye’ye ait hava sahasına girmesiyle uluslararası toplum hareketlendi. Sınırı olan iki ülkenin sadece kara değil, hava ve deniz sahalarına bir adım dahi müdahale etmesi, aynı duvarı paylaşan iki bahçe sahibinin birbirlerinin arazisine girmeye benzemiyor. Birim olarak merkeze insanoğlunu koyduğumuz sistemlerde, kimi zaman komşu komşunun külüne muhtaç prensibi gereği kimi zaman da gelişmiş an’aneler ve gelenekler gereği belli seviyede bir müsamaha ve dostluk ikili ilişkileri götürüyor. Bir kahvenin kırk yıl hatırı olur babında… Oysa birim olarak insan yerine merkeze ulus devletleri koyduğumuz zaman durum farklılaşıyor. Ulus devletler kendi sahalarına girişi bir müdahale ve saldırı olarak nitelendiriyorlar. Pardon, yanlışlıkla oldu demek de bir daha olmayacağını garantilemek de zorlaşıyor.

Rusya’nın bu tutumu ile sabah haber kanallarına düşen ilk bilgi, uluslararası toplumun verdiği tepki üzerineydi. Uluslararası toplumdan şiddetli bir kınama gelmişti. Peki kimdir bu uluslararası toplum? Bu dünyaya gelen her dünya vatandaşının bilgi yayımı yapan araç gereçlerle karşılaşmasından itibaren, bir başka deyişle çocukluğundan itibaren hemen hemen hergün duyacağı, hakkında haberler okuyacağı bir kavramdır uluslararası toplum. Biz insanların hayatına bu denli girmişken, bu denli içselleştirilmişken, bu denli yakınken ne kadar da bilinmezlerle doludur aslında uluslararası toplum.

Çok güçlü olduğu muhakkaktır mesela. Onun verdiği tepkiler, attığı adımlar taşıdığı bu güce doğru orantılı olarak değerlidir. Herkes o ne diyecek, nasıl reaksiyon gösterecek diye bekler mesela. Bu kadar hayatın içindeyken bu denli insandan uzak olmak da bir meziyettir uluslararası toplum için. Bir enigma, bir muammadır çünkü.

Köşesi bucağı yoktur, sınırı çizilmemiştir, şurada diye yolunu da gösteremezsin, izini de süremezsin. Oysa o her an her yerde karşısına çıkabilir insanın veya insan topluluklarının ve onlardan oluşan ulus-devletlerin.

Telefon numarası da yoktur ki arayalım, öyle de gizemlidir. Pardösüsünün yakalarını kaldırıp, başını onunla fötr şapkasının arasına gömerek hızla karanlıkta gözden kaybolan ajan filmlerinde gördüğümüz aktörler gibi de bilinmezlerle doludur.

Ama çok etkindir. Kimse, hiçbir ulus devlet uluslararası toplumu kızdırmak istemez. Tepkisinden korkar. Rencide etmekten imtina eder, dışlanmaktan korkar. Gücü, etki alanının genişliğinden gelir.

Polisi yoktur ki, kötüleri yakalayıp hapsetsin. Ama kuralları vardır, herkes uyar. Veya uyar gözükür. Veya uyar gözükmek ister ve başarır.

yeniakit