Sevgili Yakup Köse, Silivri Cezaevi’nden tahliye edilirken Erem Şentürk oradaydı. O anlattı: “Bir zât-ı muhterem yanıma gelip ‘Diriliş Postası mı?’ diye sordu. Ben evet deyince de ‘Siz Ümmet-i Muhammed’in hafızasının hamallığını yapıyorsunuz, aşk olsun’ dedi.”
Ne güzel bir iltifat. Bu iltifata layık olabilsek daha ne isteriz?
Geçenlerde bir kardeşimiz “Sizin diğer yandaş gazetelerden farkınız ne?” diye sordu. Birçok farkımız var. Suriye Devrimi’ni çok ciddiye almak ve mümkün olduğu kadar yakından takip etmek gibi. İktidar yandaşlığımızın bizi iktidarı eleştirmekten alıkoymaması gibi. Ama en önemli farkımız belki de o muhterem zâtın işaret ettiği gibi Ümmet-i Muhammed’in hafızasının hamallığını karınca kararınca da olsa yapma gayretimizdir.
Meselâ, “Devrimciler Busra’yı aldı” deyip geçmeyiz biz. Efendimizin (sallallahu aleyhi vesellem) Busra’daki hatırasını da hatırlatır, Rahip Bahira’yı da anarız. İdlib’in fethini, İdlib yakınlarındaki Maarra’nın 1. Haçlı Seferi’nde maruz kaldığı büyük kıyımı hatırlatmaya ve Maarra’da medfun olan “Beşinci Raşid Halife” Ömer İbn Abdülaziz’i anmaya vesile ederiz. Yerli otomobili “THY’nin Bamako seferleri başladı” demekle yetinmeyip, bin sene evvel kurulan Mali İmparatorluğu’nun en parlak hükümdarı Kankan Musa’ya ve Timbuktu’nun mazide yaydığı ilim-irfan ışığına da değiniriz. Yerli otomobil, yerli uçak yahut yerli savunma sanayii mevzubahis olduğunda merhum Erbakan Hocamızı yâd ederiz.
Eksiğimiz gediğimiz çok, ama istikamet üzre olduğumuzu umuyoruz.
Gayret bizden, tevfik Allah Teala’dan.
dirilişpostası