Ümmete umut olmak için "EVET"

Abdullah Büyük

Peygamberimizin döneminde Bizans ile İran arasında bir savaş olmuştu. Bu savaşta Bizans mağlup olunca, Müslümanlar çok üzüldü. Çünkü Bizans kitap ehli olmasına rağmen, İran Mecusi idi. Rabbimiz Rum Suresini indirmiş ve yakın bir zamanda Bizans’ın galip geleceğini müjdelemiş ve Müslümanlar bu habere çok sevinmişlerdi. (Bakınız Rum, 30/2-5)

16 Nisan tarihindeki imtihanımız dünya Müslüman kardeşlerimizin tamamını ilgilendiren bir imtihandır. Bu imtihan kaybedilirse milyarca Müslüman üzülecek, milyarlarca insan ise sevinecektir. 

“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.”(İbrahim, 14/ 42)

1916 yılının Edebiyat öğretmeni Hasan el Benna, Mısır’ın zalim yönetimine karşı bir avuç Müslümanla tavrını koymuş, daha sonra Seyyid Kutuplar, Halid İslamboliler, Mursiler, Firavun mantığına karşı sürekli mücadele etmişlerdir. Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Yusuf el Karadavi başta olmak üzere, Cumhurbaşkanı Mursi ve 106 Müslüman önder, Sisi yönetimi tarafından idama mahkûm edildi. 16 Nisan’ı dört gözle bekleyen bu yiğit Müslümanların üzülmesini kim ister ki?

22 Mayıs 2015 Cuma günü, Sudan Hartum’da Şehid Mescidi’nde dinlediğim cuma hutbesinin özetini sunuyorum sizlere: “Nerede İslam halifesi Abdülhamid? Nerede Osmanlı İmparatorluğu? Neden yıkıldı Osmanlı ve hilafet neden düştü? Yetmiş İslam ülkesinin bugün halifesi bulunmamaktadır. Çünkü Abdülhamid İsrail’in Filistin’de devlet kurmasına izin vermedi. Bundan dolayı Osmanlı paramparça edildi. Osmanlı İmparatorluğu’nun sahip olduğu, hüküm sürdüğü topraklarda bugün kırk dokuz farklı devlet kuruldu. Koca Osmanlı sadece Anadolu’da kaldı. Bununla da yetinilmedi. Yapılan inkılâplarla Anadolu’daki Türkler İslam’dan, kültürlerinden ve Arap Müslümanlarından uzaklaştırıldılar. Başörtüsü yasaklandı, ezanlar Türkçe okutuldu. Recep Tayyip Erdoğan yaklaşık on yıldır bu zararları telafi etmek için çalışıyor.”

Senelerce Türkiyeli Müslüman gençliğin zevkle eserlerini okuduğu güzel insan Yusuf Karadavi şöyle diyor: “Çok sevdiğim ve beni seven yüce Türkiye halkına sesleniyorum. Türkiye halkı son yıllarda farklı alanlarda kalkınmayı beraberinde getiren büyük bir sınav verdi ve başardı. Bu yoldaki başarının, İslam ümmetine hayırlar getirmesini umuyorum.” 

Ülkesinin ve halkının yararı doğrultusunda, oyunu doğru tercihten yana kullanmak dini bir farizadır. Kur’an bize bu yönde talimat vermiştir. Oy kullanma noktasında, kalbinin sesini dinlemeyerek ve Allah’tan korkmadan yanlış tercihte bulunmak Allah’ın verdiği yetkiye ihanet etmektir. İktidarda olan mevcut hükümet, özgürlük arayışı içerisinde olan halkını İslami ve tarihi değerleriyle buluşturdu. Ekonomi ve kültür alanında gelişmeler göstererek, komşu ülkeleriyle kurduğu ilişkileri geliştirdi ve böylece Türkiye’yi son yıllarda dünyada önemli bir noktaya taşıdı. Tüm dünyadaki Müslümanlar, Türkiye’nin kendilerini savunan güçlü bir ses olmasından ötürü duyduğu mutluluğu dile getirmektedirler…

Muhterem Recep Tayyip ERDOĞAN Bey, halkımızın senelerce beklediği bir siyasi liderdir. Mert, cesur, azimli, gayretli olma özellikleriyle ülke halkının ve İslam Âleminin gönlüne girmiş bir liderdir.

Ülke ve İslam dünyasına yaptığı hizmetleri anlatmaya gerek yok. Sağduyu sahibi herkes biliyor ve kendisiyle iftihar ediyor.

Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede engelleri, barikatları, haksızlıkları, tek tek ortadan kaldırdı. Yüreği, hedefi ve hizmeti olan samimi tebliğcilere, irşatçılara, STK’lara, vakıf ve derneklere dinimizi anlatma ve yaşama kapılarını açmaya vesile oldu. Bundan sonrası bu hizmet kervanlarına düşüyor. 16 Nisan referandumundan çıkacak güçlü bir EVET, hem ülke hem de dünya Müslümanlarının yeniden dirilişine ve kıyamına vesile olacaktır. 

Her şeye rağmen, biz Müslümanlar seferle sorumluyuz. Zafer Rabbimize aittir. 16 Nisan gününün İslam âleminde ve ülkemizde hayırlara vesile olmasını diler, cümlenize selam ve hürmetler sunarım.

yeniakit