İsrail günlük olarak katliamlarını istiyor, Filistin halkı ve özellikle de Gazze’deki ambargonun kaldırılması şeklinde sınırlı talepler ve utanç verici kınamalar dışında hiçbir şey olmamış gibi Filistinli liderlere suikastlar düzenleme niyetini açıkça ortaya koyuyor.
AHMED DAVA
Soru şu: İsrail’e yönelik bu korkutucu uluslararası sessizlik niçin? Sessizliğin bu boyuta gelmesinde Araplar ve Müslümanlar kısmen sorumluluk taşıyor mu? İşgal altındaki Filistin topraklarında yaşananlara ilişkin uluslararası tepkinin neredeyse hiç gösterilmemesi, normal veya sıradan bir durum değil. Bu, uluslararası barışı ve güvenliği tehdit eden tehlikeli bir durum ve İsrail’i caydırmak, Filistinlilere karşı katliam işlemesine engel olmak için seferber olması öngörülen uluslararası kurumları vuran felçlilik halini ifade etmektedir. Bu uluslararası sessizliği gözlemleyenler, ortada İsrail’e Filistinlileri soykırımdan geçirmesine izin veren gizli bir karar olduğunu düşünür. Yapılan
müzakereler ve barıştan konuşmak ise bu suçların üzerini örtmekten başka bir şey değil. Her barıştan konuşmak hem de katliamlar işlemek insanlık tarihinde görülmemiş bir olay. Görüldüğü üzere Filistinlilere karşı İsrail operasyonlarının tırmanmasına dolaylı ve direkt destek olan ABD, İsrail’in barış görüşünü yani Filistin halkının teslim olmasını dayatmak için İsrail ile anlaştı. Bunun dışındaki başka sözler Filistin halkının temel isteklerini reddetmesi gölgesinde boş ve anlamsız sözlerdir. Bazı Arap tutumlarının ve Filistin iç bölünmüşlüğünün İsrail’in Filistin savaşına karşı uluslararası tutumun bu derecede tehlikeli bir ilgisizlik ve göz ardı etme boyutuna varmasına katkıda bulunduğu şüphesiz. Bu yüzden Olmert hükümeti Gazze ve Batı Yaka’ya saldırılarını yoğunlaştırıyor, bunu iç ve dış platformda siyasi bir kart olarak kullanıyor.
Suriye’de yayımlanan El Sevra gazetesi, 21 Ocak 2008, Arapça'dan çeviri: Halil Çelik / Vakit