Amerika savaş başlatmak için bahane aradığı zaman ya kendi birliklerini vurur yahut düşman ordularına sızmış ajanlarını kullanarak komutandan izinsiz bir saldırı sipariş eder.
Amerika kaybedeceği bir savaşa niye girsin. Zaten kendi ülkesinde şartlar hiç de iyi değil.
Ha! Bu kriz onun işine geliyor. Rusya, Ukrayna’ya girerse ve ABD de orada bir yeri eline geçirebilirse, artık Karadeniz’e adımını atmış olur.
Rusya’nın batıya petrol satışını engellerse, hem batıyı köşeye sıkıştırır, hem Rusya’yı.. Zaten bugün fiilen bu krizi bahane ederek Balkanlar’ı, Girit’ten Baltık denizine kadar fiilen, NATO şemsiyesi altında işgal etti. ABD savaşmadan da elde edeceğini elde edebilir, ama evdeki hesap çarşıya uymazsa, her şey mümkün.
Krizin uzaması, göç dalgası bölgede ekonomik, siyasi açıdan şartları daha da kötüleştirebilir.
Şimdi önce Rusya’nın bugünlerde Ukrayna’ya girip girmeyeceğini görmemiz gerek. Ardından Çin’deki Kış Olimpiyatları’nın kapanışını bir görmemiz gerek.
Bu arada eğer Rusya, Ukrayna’ya girmezse, ABD boş durmayacak, Ukrayna’yı değil sadece Gürcistan’ı ve Ermenistan’ı da NATO’ya almak isteyecek. Putin’in göndermek için her yolu deneyecek.
Hatırlıyor musunuz Çanakkale Savaşı nasıl başlamıştı. Braslav ve Goben hikâyesini hatırlayın, hani şu “Yavuz ve Midilli” olayını.
Sonunda kim kazanırsa kazansın kriz bitmeyecek, çatışma olmasa da kimse geri adım atmak istemeyecek. Gelecek günler geçen günleri aratabilir bu bakımdan. Görelim Mevla’m neyler.
Bu arada akacak kan damarda durmaz. Göreceğimiz ne varsa göreceğiz. Durum böyle, biz yüzümüzü Hakk’a dönelim. Sabırlı olalım, dua edelim. Varsayalım Kur’an yeniden nazil oluyor. Ve Resulullah size sahifeler gönderiyor. Haydi, vahye şahitlik edelim. Vahiy; 3 aylar bereketi ile kalbimize, aklımıza, hayatımıza yeniden nazil oluyormuş gibi, yaşadığımız zamanı ve mekânı yeniden gözlemleyelim. Daha doğrusu bu risaletin ve vahyin rehberliğinde kainat kitabını bugün sahip olduğumuz bilgiler ve şahitliğimizin bize yüklediği sorumluluklar çerçevesinde yeniden okumaya başlayalım..
Kur’an’da övülen ve kınanan bir takım sıfatlar vardır. Hadi kötülüklerden uzaklaşalım ve kendimizi arındıralım ve iyiliklerimizi artıralım. Amentü’yü ve On Emir’i, evamir-i aşereyi biliyorsunuz. Bilmek yetmiyor, Şeytan da biliyor, peki onları anladık mı ve hayatımızda onlar bizim için yol ve yön gösterici mi? Müminler ancak Allah’a kulluk ederler. O’ndan başka zihinlerinde ilahlaştırdıkları, idolleştirdikleri, mutlaklaştırdıkları hiçbir varlık yoktur. (Fatiha, 1-7; Nisa, 36). Allah’tan, emirlerine uyar, yasaklarından korkup-sakınırlar, rızasını gözetirler.. (Âl-i İmran, vd.)
Yalnızca Allah’a güvenirler ve başka hiç kimseden korkmazlar. (Bakara, 249; Tevbe, 25-26, Ahzab, 33/39). Allah’a şükrederler. Servet ve iktidara sahip olup olmamaları, darlıkta ya da bollukta olmaları onlara herhangi bir üzüntü ya da böbürlenme vermez. (Bakara, 172; İsra, 3; İbrahim, 14/7). Yaşayan Kur’an’dırlar. (A’raf, 170 vd)). Sadece Allah’ı ve halis müminleri veli edinirler. (Maide, 55-56 vd). Tüm güçleriyle Allah adına zalimlere ve münkir, müfsiz, mütekbirlere karşı mustaz’afların yanında hiç yılmadan ve gevşemeden mücadelelerini sürdürürler. (Enfal, 39; Hac,78; Hucurat, 15; Tevbe, 12). Güzel söz ve hikmetle, güzel bir örneklikle Allah’ın dinini tebliğ ederler (Nuh, 5-9). Baskıcı değillerdir. Merhametli ve yumuşak huyludurlar. (Nahl, 125; Tevbe, 128; Hud, 75) Merhametleri gazaplarından, sevgileri nefretlerinden büyüktür. Öfkelerine kapılmazlar, hüsn-ğ zan ederler ve bağışlayıcıdırlar. (Âl-i İmran, 134; A’raf, 199; Şura, 42/40-43) Müslüman gelenekte öfkenin sebepleri şu şekilde açıklanmıştır: 1. Ucup 2. Kibir 3. Böbürlenmek 4. Çekişme ve münakaşa 5. İnatçılık 6. İtidalden çıkmış şakacılık 7. Alaycılık 8. Hainlik 9. Haksızlık 10. Servet arzusu..
Müslümanlar güvenilir insanlardır. El Emin’dirler. Etraflarına da güven telkin ederler. (Duhan, 17-18; Tekvir, 19-21; Maide12; Nahl, 120). Baskı ve zulüm gördüklerinde, haksızlığa uğradıklarında Allah’a dayanır ve direnirler. (Şuara, 49, 167; Ankebut,24; Yasin, 18; İbrahim, 6; Neml, 49, 56; Hud, 91). Zorluklara katlanırlar. (Ankebut, 2-3; Bakara, 156, 214; Âl-i İmran, 142, 146, 195; Ahzap, 48; Muhammed, 31; Enam, 34). Zulümden, yargılanmaktan, eleştirilmekten, tehdit edilmekten ve öldürülmekten korkmazlar. (Tevbe, 111; Âl-i İmran, 156, 158, 169-171, 173; Şuara, 49-50; Saffat, 97-99; Nisa, 74), İnkarcıların saldırı ve tuzaklarıyla karşılaşır, alaya alınırlar. (Bakara, 14, 212). Allah’ın koruması altındadırlar. Aleyhlerinde kurulan tüm tuzaklar boşa çıkar. Allah, onları tüm iftira ve tuzaklara karşı koruyarak, onları üstün kılar. (Âl-i İmran, 110-111, 120; İbrahim, 46; Enfal, 30; Nahl, 26; Yusuf, 34; Hac, 38; Maide, 42, 105; Nisa, 141). İnkarcılara karşı tedbirlidirler. (Nisa, 71, 102; Yusuf, 67). Şeytanı ve onun yandaşlarını düşman edinmişlerdir. (Fatır, 6; Zuhruf, 62; Mümtehine, 1; Nisa, 101; Maide, 82) Münafıklara karşı mücadele eder, münafık karakterlilerle birlikte olmazlar. Onlardan uzak durur ve onlara itibar etmezler (Tevbe, 83, 95, 123), İnkarcıların zorbalıklarına engel olurlar. (Ahzab, 60-62; Haşr, 6; Tevbe, 14-15, 52), Birbirlerine danışarak (istişare ile) hareket ederler. (Şura, 42/38), İman etmeyenlerin gösterişli yaşantısına özenmezler. (Kehf, 28; Tevbe, 55; Taha, 131). Zenginlik ve makam-mevki, itibardan etkilenerek kibirlenmezler. (Hac, 41; Kasas, 79-80; Nahl, 16/123). İbadetlere titizlik gösterirler. (Bakara, 238; Enfal, 3; Müminun, 1-2). Çoğunluğa değil, Allah’ın verdiği kıstaslara uyarlar. (Enam, 116). Allah’a yakınlaşmak, örnek bir mümin olmak için gayret sarfederler. (Maide, 35; Fatır, 32; Vakıa, 10-14; Furkan, 74). Şeytanın etkisine girmezler. (A’raf, 201; Hicr, 139-42; Nahl, 98-99). Atalarına, gelenek göreneklerine körü körüne uymazlar. Kur’an’a göre hareket ederler. (İbrahim, 10; Hud, /62, 109). İsraftan kaçınırlar. (Enam, 141; Furkan, 67). İffetli davranırlar ve Allah’ın istediği şekilde evlenirler. (Müminun, 5-6; Nur, 3, 26, 30; Bakara, 221; Maide, 5; Mümtehine, 10). Dinde aşırılığa kaçmazlar. (Bakara,143; Nisa, 171). Fedakardırlar. (İnsan, 8; Âl-i İmran, 92, 134; Tevbe, 92). Her anlamda temizdirler. (Bakara, 125, 168; Müddessir, 1-5). Müminlerin arkasından konuşmaz, şahsi kusurlarını araştırmazlar. (Hucurat, 49/12), Haset etmekten kaçınırlar. (Nisa, 128). Allah’tan bağışlanma dileyenlerdir. (Bakara, 286; Âl-i İmran, 16-17, 147, 193; Haşr, 10; Nuh, 28).
Eğer bunlara uymazsanız siyaseten, iktisaden ve içtimai olarak toplumda çöküş başlar.
İbn-i Haldun’a göre; toplumun çöküş belirtileri şunlardır: 1-Dayanışmanın yok olması 2- Üretimin zayıflaması 3- Tüketim fazlalığı 4- Vergiler 5- Liyakatsizlik olması 6- Adaletsizlik 7- Umutların kırılması 8- Göçün hızlanması 9- İblisane gurur ve kibir 10- Gösteriş, riyakarlık ve yalakalık..
Müslüman güzel örnek olur. Kitapta yazılanlara göre, Müslüman başkalarının elinden, dilinden ve yaptıklarından emin olduğu kişidir. Müslüman güzel söz ve hizmetle, başkalarını Hakk’a davet eder. Onlar, Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesidirler. Allah, onların eli ile zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek ister. Onlar, Hakk’ın ve halkın, gören gözü, işiten kulağı, tutan eli ve haykıran sesi olmak zorundadırlar. Hali buna uymayanlar ya cahil, ya fasık ya da münafıktırlar. Biz âlemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Yeryüzünden hesaba çekileceğiz. Bütün insanlığın hayrına olmayan bir iş bizim işimiz olamaz. Duamız bizi öldürmeye gelenlerin bizde dirilmesidir. Adalet, barış, hürriyet, ehliyet ve liyakat bizim karakterimizdir. Rüşvet, torpil, istismar, israf, kibir, yolsuzluk bizden uzak dursun! Selam ve dua ile.
Not: Bu metnin oluşturulmasında “sorularlaislamiyet.com”, “Diyanet İslam Ansiklopedisi” ve bazı mealler gibi kaynaklardan yararlandım.