Rusya’nın tarihî bir ideali vardı, Petro zamanından, son 300 yıldan beri: Sıcak denizlere inmek..
Bu hedefine en yakın imkan, Karadeniz ve Boğazlar üzerinden Akdeniz’e inmek idi..
Ama bu hedef hem Osmanlı zamanında da, sonrasında da gerçekleşemedi. Hele şimdi, Türkiye, bir NATO ülkesi..
***
1978 başında Afganistan’da komünist bir darbe yaptırıp, ardından da Afganistan’ı kurtarmak adına işgal eden Sovyet Rusya, 1992’de Afganistan’dan çekilmek zorunda kalmıştı. O işgal yıllarında, Afganistan’ın güneyindeki Pakistan’ın devlet başkanı (1986’da bir suikasd sonunda hayatını kaybeden) Ziyâ-ul’Haqq, S. Rusya’nın Afganistan işgalinin asıl hedefinin, Pakistan’ı da aşıp sıcak denizlere inmek siyasetinin bir parçası olduğunu söylemişti. Ama Rusya’nın o planı da tutmamıştı.
***
45-50 yıl öncesini, yani 1970’leri gözönüne getirecek olursak, S. Rusya’nın Ortadoğu üzerindeki etkisi ile bugünü, mukayeseye bile gelmez. Çünkü, o zaman, Cezayir, Libya, Mısır, Suriye, Irak, Sudan ve Güney Yemen genelde Sovyet Rusya şemsiyesi altındaydı.
Bugün ise sadece Suriye kaldı elinde..
***
Putin, Sovyetler’in dağılması sırasında, Kırım Yarımadası’nın Ukrayna’ya bırakılmasını, asla kabullenmediklerini ve durumu, yaşanan o büyük parçalanma sırasında yutkunarak izlediklerini söylemişti, Kırım’ın ‘iltihak’ görünümü altında, ‘ilhak’ını, tekrar Rusya’ya döndürülmesini sağladıktan sonra, geçen sene..
Aynı Putin, Rusya’nın Ortadoğu’da 40 yıl öncelerdeki etkinlik alanlarını gözönüne getirdikçe de yutkunmuştur, elbette..
Ve nihayet, 4 yıl boyunca çözümsüz kalan Suriye Buhranı’na kendisine göre en münasib zamanda müdahale ederek, Putin, üstünlüğü ele geçirmiş gibi..
***
Bu noktada, Putin’i cesaretlendiren bir etken de, Amerikan Başkanı Obama’nın, başkanlığının son döneminin son yılına girmiş olmasıydı. Çünkü, Amerika’da iki dönem başkanlık yapanlara, 3. kez seçilme imkânı olmadığından, o durumdaki Başkan’lar, o son dönemlerinde, gelecek seçimi değil, savaşsız ya da daha az problemli bir dünya liderliği bırakmak gibi olumlu bir görüntüyle tarihe geçmek düşüncesiyle gelecek zamanları düşünmektedirler ve Obama da bugün bu durumda..
Bu durumu fırsat bilen Putin, 40 yıl öncelere göre Ortadoğu’da elinde kalan tek nüfuz ve kontrol alanı olan Suriye’deki konumunu daha bir tahkim etmeye yöneldi.
Bu merhalede, Rusya, ilk anda başarı da kazandı sayılır. Çünkü, Beşşar Esed, Suriye ülkesini, bütünüyle Rusya’nın korumasına bıraktı. Hattâ İran ve ‘Hizbull..’ örgütünün kendi zulmüne yıllarca yaptığı onca yardımları da görmezlikten gelip, bütünüyle Putin’e teslim oldu.
***
Putin bu durumu geçici olarak iyi değerlendirdi denilebilir. Ama, B. Amerika liderliğindeki NATO dünyası, şimdi inisiyatifi yitirmemek için, devreye giriyor.
Bu gerilim, bir Rus savaş uçağının, Türkiye tarafından düşürülmesiyle, kanı tepesine fırlayan Putin’in, Türkiye’yi tehdit etmeye kalkışmasıyla daha bir tırmandı. Halbuki, 17-18 Kasın’da Antalya’da yapılan G20 Toplantısı’nda Putin’in, daha önceki hava sahası ihlalleri için, ‘O uçaklarımızı misafiriniz sayabilirdiniz’ dediğini, Erdoğan’dan öğreniyoruz.
***
NATO ise yeni-yeni uyanıyor. Elbette Türkiye’yi sevdiğinden değil; kendi jeo ve religio-politik ve de stratejik konumunu korumak için..
Şimdi Amerika, Fransa ve Almanya’dan sonra İngiltere de uçaklarını İncirlik Üssü’ne yığıyor ve NATO savaş gemileri de Türkiye karasularına yığışıyor.
Putin bu yeni durum karşısında ne kadar direnebilir? Ki, Rus Dışbakanı Lavrov, Türkiye Dışişleri Bak. Çavuşoğlu’yla görüşmeyi reddetmeyeceğini açıklayarak yelkenleri indirecekleri işareti vermiş oldu, dün..
***
Bu gelişmeler sonunda, asıl darbeyi yine Ortadoğu -müslüman coğrafyaları ve halkları yiyecek.. Osmanlı’nın parçalanmasından 100 yıl sonra, çağdaş emperyalist-vampirler bu kanlı coğrafyanın kanını emmek için tekrar üşüşüyorlar.
stargazetesi