Van'da 51. Başörtüsü Eylemi

Van Başörtüsüne Özgürlük Platformu'nun her hafta Van Sanat Sokağı'nda gerçekleştirdiği başörtüsü eylemlerinin 51.'si yapıldı.

Van Başörtüsüne Özgürlük Platformu'nun her hafta Van Sanat Sokağı'nda gerçekleştirdiği başörtüsü eylemlerinin 51.'si yapıldı. Van, haftaya, eylemlerinin birinci yılını kutlayacak.

51. haftada gerçekleştirilen eylemin de yoğun bir katılımla yapıldığı görüldü. Eylemde basın açıklamasını Gökkuşağı Derneği üyesi Nimet DEMİR okudu.

 

Basın açıklamasının tam metni:

 

51 HAFTADIR DİLE GETİRİLEN ZULÜM!

 

Birinci yıl dönümüne bir hafta kala “Başörtüsüne özgürlük” basın açıklamalarımız ile yine burada, bu meydanda, baskılarla sürdürülen başörtüsü yasağını kınamak üzere toplanmış bulunmaktayız.

 

Ülkemizde 1990'lardan başlayan bu süreçte, başını örten kadınlar baskılar ile karşılaşmaktadırlar. Hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan bu yasak sonucu, kadınlar başlarını örttüklerinden dolayı, eğitim ve çalışma hayatından dışlanmakta ve sadece kıyafetleri nedeniyle ayrımcılığa uğramaktadırlar. Her kim olursa olsun başını örten bir bayanın, hiçbir şekilde, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmasına izin verilmemektedir.

Üniversiteler tek tip forma mecburiyeti olmayan, herkesin serbest kıyafet içinde eğitim gördüğü kurumlardır. Bütün öğrencilerin istedikleri kıyafetlerle devam edebildiği üniversitelerde, sadece başörtüsüne yasak getirilmesi,  “eşitlik” ilkesine aykırı bir davranış olup hukuki hiçbir yanı da bulunmamaktadır.

Tarafsızlık ve eşitlik, on binlerce insanın eğitim hakkından mahrum edilmesi ile sağlanamaz. Yasa önünde eşitlik; Herkes istediği kıyafeti tercih ederken, sadece başörtüsüne yasak getirilmesini gerektirmez. Kanun önünde her vatandaşın eşit olması, sınavı kazanan her öğrencinin, eğitimin niteliği ile ilgili olmayan şartlar ileri sürülerek eğitim ve öğretim hakkından mahrum bırakılması esef duyulacak bir durumdur.

Bu yasak aynı zamanda bir cinsiyet ayrımcılığı da ortaya koymaktadır. Aynı düşüncelere sahip erkeklerin eğitim haklarını kullanabilmeleri, yasağın kadın olmasından kaynaklanan bir ayrımcılık sonucu gerçekleştiğini göstermektedir. 

Yasakçı zihniyetin bu yasağı uygulama sebebi; güya örtülü bayanların örtüsüz bayanlar üzerinde olumsuz etki oluşturmalarına dayanmaktadır. Oysa insanların kıyafetleri ile birbirleri üzerinde herhangi bir etki oluşturmaları, baskı unsuru olabilmelerine imkân yoktur. Haklar ve özgürlükler korkulara dayalı ihtimallere kurban edilemezler. İnsan hakları, sadece tehdit altında bulunduğunu düşünen insanlar için değildir. Temel hak ve özgürlükler, ancak somut bir nedenle sınırlandırılabilir. Kaldı ki; ülkemizde uygulanan bu başörtüsü yasağının hiçbir haklı nedeni de yoktur.

Toplumun dikkate değer bir çoğunluğunun başörtülü olduğu ülkemizde başın örtülmesi, cinsel ayrımcılığa neden olan kuvvetli, çarpıcı dinsel bir simge, dine bağlılığın kuvvetli bir sembolü olarak kabul edilemez.  Başını örten bayanların “amaçlarının dinlerini empoze etmek olmadığı” zaten tüm yaşamlarında başlarını örttükleri de bilinen bir gerçektir.

Yapılan anketlerde yer alan ve Türkiye halkının yaklaşık %80"nin yasağa karşı olduğunu gösteren sonuçlar, Türkiye şartlarının başörtüsü yasağını haklı hale getirmediğini ispatlamaktadır. Bu durum sadece bazı yetkililerin “yerel ihtiyaç ve şartların değerlendirilmesinde” hataya düştüğünü ortaya koymaktadır.

İnsan hakları yaşanması gereken bir olgudur. Önemli olan yasal metinlerde yer alması değil uygulanabilmesidir. Hukuk devletlerinde asıl olan halkın soyut haklardan ziyade, somut ve uygulanabilir haklara sahip olmasıdır. Bireylerin hakları varsa, bunları kullanabilmelidir. Türkiye cumhuriyeti anayasasında kıyafetlere ilişkin hiçbir açık hüküm olmamasına rağmen, sadece tüzüklerdeki bazı yorumlardan yola çıkarak, herhangi bir kıyafet biçiminin Anayasa'ya aykırı olduğu söylenemez. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti anayasasında yargı makamlarının yasa koyucu yerine geçemeyeceğine dair açık hükümler yer almaktadır.  Maalesef buna rağmen ülkemizdeki bazı kurumların yasa üzerindeki etkileri ayan beyan bilinmektedir. Özellikle bu kurumların yasama üzerindeki etkilerinin ortadan kaldırılabilmesi için, daha özgür bir yaşam için, daha özgür bir Türkiye için, köhnemiş anayasalardan vazgeçilerek, sivil ve özgürlükçü bir anayasanın hayata geçirilmesi gerekmektedir. Maalesef bu hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi için şu ana kadar hiçbir ciddi adım atılamamıştır.  Hükümet bu sınavı başarıyla vermek için bir an önce sivil bir anayasayı hayata geçirmelidir.

Ülkemizin içine girdiği bu yeni süreçte; tüm hak ve özgürlük savunucularının, yıllardır yaşanan bu zulme dur demeleri gerekir. Bizler bu yasak ortadan kalkıncaya kadar her hafta burada olmaya devam edeceğiz.

VAN BAŞÖRTÜSÜNE ÖZGÜRLÜK PLATFORMU

Anadolu Gençlik Derneği, Gökkuşağı Derneği, İnsan-Der, Mazlum-Der, Memur-Sen, Umut-Der

 

Haksöz

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı