Basın açıklamasının metni:
HUKUK SİSTEMİ İNSANLARIN HAKKINI KORUMALIDIR
İnsan hak ve özgürlükleri alanında en iyiye ve bu alanda "ortak iyi"ye ulaşıncaya kadar, dikkatleri insan hak ve özgürlüklerine çekmek için asil duruşumuza devam edeceğiz. Bu nedenle 95. kez, hukukun, adaletin, özgürlüğün, erdemin ve onurlu bir duruşun etkili olması için meydanlardayız. Bir kez daha insan hak ve özgürlüklerinin üzerine çekilen kara bulutları dağıtmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Sadece başörtüsüne değil birçok alanda özgürlüklere yönelen baskılar her geçen hafta artmakta ve bir önceki haftadan daha da kötü olmaktadır.
Ne yazık ki, seçkincilerin, yasakçı azınlığın, elitist, statükocu ve küçük iktidar oyunları uğruna ülkenin geleceğe ilişkin umutları yok edilmektedir. Hiçbir ülkenin hukuk sistemi, toplumun değerlerinden bağımsız bir biçimde şekillenemez veya toplumun değerlerine aykırı olamaz. Hukuk, toplumun her kesiminin hakkını korumak için vardır.
Türkiye'de yüzyıllardır bir arada yaşayan insanlar, artık temel özgürlükleri edinme ve kullanma noktasında endişe duymamalıdır. Anadilini geliştirme ve ifade özgürlüğü; farklı dini anlayışlara sahip insanların kendi anlayışlarını özgürce yaşayabilmeleri ve çocuklarına aktarabilmeleri sağlanmalıdır. Dini anlayışlar konusunda devletin taraf olarak müdahil olmaması gereklidir. İnsanların nasıl inanacağına, nasıl düşüneceğine, nasıl yaşayacağına ve nasıl giyineceğine devletin, bürokratların veya yargı organlarının müdahale hakkı bulunmadığı gerçeği tartışmasız olarak kabul edilmelidir. Zira anayasal kurumların birbirinin alanına giremeyeceği anayasa gereğidir. Siyasetin yargıya müdahalesi ne kadar yanlış ise yargının da siyasete müdahalesi o kadar tehlikelidir. Çünkü siyasi partiler millet iradesinin yegâne temsilcileridir ve demokrasinin vazgeçilmez unsurları olarak faaliyetlerini devam ettirmelidir. Ancak bu durumda Türkiye'de yaşayan herkes kendisini anavatanında özgür ve emniyet içinde hissedebilir.
Sayın Basın Mensupları
Tüm insanlar özgür olmak, değerli olmak ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdan sahibi olan insanlar birbirlerine karşı kardeşlik duyguları ile davranmalıdırlar. Herkes; ırkına, rengine, cinsiyetine, diline, dinine, siyasal ya da başka inançlarına bakılmaksızın eşit haklara sahiptir. İnsanlar ulusal ve toplumsal kökenleri, doğuştan getirdikleri farklılıkları ya da herhangi başka bir ayrım gözetilmeksizin tüm haklardan ve özgürlüklerden yararlanmalıdırlar. Hukuk sistemi veya yargıçlar bu gerçeği ölçü olarak kabul etmelidir. Asırlardır bir arada yaşamış farklı kültürleri barış içinde tutmanın başka yolu yoktur. Herkesi olduğu gibi kabul etmek, farklılıklara saygı duymak, insan olmanın ve aynı zamanda dinimizin de bir gereğidir.
Mademki Allah, insanları farklı yaratmış, o halde bu farklılığa saygı duymak O'nun emirlerine uymaktır. Farklılıkları olduğu gibi kabul etmek ülkenin gücüne güç katar, çünkü ancak bu anlayış birlik olmayı sağlar. Bu realiteyi göz önünde bulundurarak, TBMM ve Hükümet, halktan aldığı güce dayanarak, ivedilikle insan hak ve özgürlüklerini garanti altına alan, farklılıklara saygıyı içeren sivil bir anayasayı hemen hazırlayıp, bu yasama döneminde çıkarmalıdır.
Bu ülkenin gerçek sahipleri olarak, gerçek haklarımıza sahip oluncaya kadar; demokrasi egemen oluncaya kadar, herkes ve her kesim kendini özgür hissedinceye kadar özgürlük için mücadelemiz devam edecektir
Van Hak ve Özgürlükler Platformu olarak 95 haftadır hukuk, demokrasi ve insan haklarına ilişkin taleplerimizi ifade etmek için meydanlara çıkmaktayız. Hukuk ve özgürlük mücadelemiz, evrene barış ve kardeşlik hakim oluncaya kadar sürecektir.
VAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU BİLEŞENLERİ
ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ / GÖKKUŞAĞI DERNEĞİ / İNSAN-DER / MAZLUMDER / MEMUR-SEN / UMUT-DER