Yeni Anayasa ve Filistin’de buldozerle ezilen 11 yaşındaki Es-Sekafi katline değinilen basın açıklaması sloganlar eşliğinde sürdü.
Van Başörtüsüne Özgürlük Platformunun 56. hafta basın açıklaması önceki haftalardan daha yoğun bir katılımla gerçekleşti. Yeni Anayasa ve Filistin’de buldozerle ezilen 11 yaşındaki Es-Sekafi katline değinilen basın açıklaması sloganlar eşliğinde sürdü. Gelecek hafta buluşmak üzere sözleşen grup alkışlarla dağıldı.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
BAŞÖRTÜSÜ SADECE ÜNİVERSİTELERDE DEĞİL BÜTÜN KAMUSAL ALANLARDA SERBEST KALMALIDIR
Sayın basın mensupları, değerli Van halkı;
Van Başörtüsüne Özgürlük Platformu’nun 56. haftası ile yine huzurlarınızdayız. Buradan bu müzmin yasağa karşı direniş gösteren Kocaeli, Sakarya, Ankara, İzmir, Akyazı platformlarına selam gönderiyoruz. Ancak direnişe Konya’dan da güçlü bir sesle iştirak başlamıştır. Bu haftadan sonra Konya’dan da başörtüsü yasağına karşı güçlü bir ses duyacaksınız. Buradan Konya Başörtüsüne Özgürlük Platformunu selamlıyoruz.
Bu eylemlere başladığımız zaman başörtüsü sorunu çözülünceye kadar devam edeceğimizi kamu oyunun bilgisine ve dikkatine sunmuştuk. Bu doğrultudaki kararlılığımızı bu hafta vesilesiyle tekrar ediyor ve diyoruz ki; başörtülü olarak bütün kamusal alanlarda bulunmak serbest kalıncaya kadar direnişimiz devam edecektir.
Sayın basın mensupları!
Bildiğiniz gibi son günlerde yoğun olarak sivil bir anayasa yapılmasından söz edilmektedir. Sivil Anayasa girişimlerini destekliyoruz. Bu ülke artık 1982 yılında kurucu meclis adı altında birkaç kişinin hazırlamış olduğu darbe Anayasasından kurtulmalıdır. Toplumun tüm kesimleri tarafından tartışılarak olgunlaşmış ve referanduma sunulmuş bir Anayasaya ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak burada unutulmaması gereken iki husus bulunmaktadır. Bunlar da ülkenin en önemli iki sorunudur. İlgilendirdiği kitlenin yoğunluğu ve sebep olduğu hak ihlalleri açısından değerlendirecek olursak bu iki önemli sorundan biri Kürt sorunu diğeri ise İnanç Özgürlüğü kapsamında değerlendirebilecek olan Başörtüsü ve kat sayı adaletsizliği sorunudur. Kürt sorunu ile ilgili olarak ciddi ve gerçekçi çözümler sunabilecek hukuksal düzenlemelere mutlaka gidilmeli ve en önemlisi de olayın mağduru konumundaki Kürtlerin mutlaka görüşü alınmalıdır. Çünkü yapılan şey değil sonuçta bir yasa değil Anayasadır. Anayasaların yasalar gibi sıkça değiştirilemediği de göz önüne alındığında gerçekçi çözümlerin getirilememesi sorunu çözmeyecek ve bu ülke kan kaybetmeye devam edecektir.
Üniversitelerde başörtülü olarak bulunmanın serbest kalması yönünde ise ciddi bir irade belirmeye başlamıştır. Bu irade bizzat başbakan tarafından ifade edilmiştir. Ancak bize göre yapılan bu tartışmalar yanlış zeminde sürdürülmektedir. Başörtüsü problemini üniversiteler düzeyinde tartışmak olayı sadece tek yönüyle ele almak demektir. Çünkü başörtüsü, hem dini inançların ifadesi hem de temel bir insan hakları problemidir. İnsan haklarına ise sınır koyulamaz. Üniversitelerden mezun olarak doktor, hakim, mühendis gibi unvanları elde eden kadınlar bu kez çalışamamak gibi bir sorunla yüz yüze kalacaklardır. Bu durumda da üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakmanın bir anlamı kalmayacaktır. Eğer başörtüsü problemi ciddi anlamda tartışılacaksa her yönüyle tartışılmalıdır. Bazı gerçeklikleri şimdiden görmezden gelmenin bir anlamı yoktur. Bu konuda kafa yoran herkesi tartışmayı doğru zeminde yürütmeye davet ediyor ve platform olarak diyoruz ki; “Başörtüsü sorununun sadece üniversitelerde çözülmesi, katsayı adaletsizliğinin kalkması bizleri direnişimizden vaz geçirmeyecektir. Başörtülüler bütün insan haklarına sahip oluncaya kadar direneceğiz.”
Sayın basın mensupları!
Sivil Anayasa yapılması girişimleri bu ülkenin artık kangren olmuş sorunlarını çözmek için gerçekten ciddi bir fırsatı ülkenin önüne koymaktadır. Buradan herkese ve özellikle hükümete sesleniyoruz. Bu fırsat gerektiği gibi değerlendirilmelidir. Bu ülkenin en önemli problemlerini çözmek için gereken irade gösterilmeli ve gerçekçi çözümlere ulaşılmalıdır.
Sayın basın mensupları!
İsrail güçleri evvel ki sabah Gazze bölgesine 35 zırhlı araçla bir saldırı başlatmış ve mülteci evlerini hedef gözetmeksizin ateş altına almış bulunmaktadır. Bu saldırılar esnasında Mahmud Es-Sakafi adlı 11 yaşındaki bir çocuğu buldozerlerle ezerek çocuğun yaşamını yitirmesine sebep olmuştur. İsrail'in bu kabil saldırıları yeni değildir. Silahsız sivilleri, hatta çocuk, kadın ve yaşlıları öldürmeyi bir işgal politikası olarak sürdürmeye devam eden İsrail'in bu pervasız tavrını ABD'den aldığı destekle sürdürdüğü bilinmektedir. İsrail hukuk tanımayan bir işgal gücü konumundadır. ABD'yi yaşam hakkını hiçe saymakta kararlı davranan İsrail'e vermiş olduğu destekten dolayı kınıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti ise olayı kınamakla kalmamalı ve artık İsrail ile diplomatik ilişkilerini zaman geçirmeksizin derhal süresiz olarak askıya almalıdır.
Gelecek hafta 57. hafta basın açıklamamızda buluşmak ümidiyle …
Platform adına
Av. Abdulbasit BİLDİRİCİ
MAZLUMDER
Van Şube Başkanı