Ve adaylar belli oldu

Abdurrahman Dilipak

Derin Gerçekler

Geçici listeler YSK’ya verildi. İtirazlar, eksik belgeler ve istifa ile boşalan yerlere yeni isimlerin bildirilmesinden sonra kesin listeler açıklanacak. Ama kaba taslak listeler belli oldu.

AK Partide önemli bir yenilenme var, ama beklentilerin çok altında bir liste hazırlanmış.

DSP Genel başkanı AK Parti listesinden seçime giriyor, genel başkan yardımcısı “oyum CHP’ye“ diyor. Türkeş’in oğlu MHP’den, BBP’den değil, AK Partiden aday, ama Türkeş’in kızı İYİ Parti’den Adana’dan aday. İstermisiniz ikisi de seçilsin ve mecliste bir de aile kavgası çıksın. AK Parti’den gidenler CHP listesinde, CHP’den gidenler AK Parti listesinde.

Siyasetin de suyu çıktı. Güya başkanlık sistemine geçince koalisyon olmayacaktı, öyle bir koalisyon ortaya çıktı ki, eskisini arattı. İnşallah yeni meclis, eskisini aratmaz.

Benim “AKP’nin papatyaları” davası ile ilgili benim hakkımda şikayette bulunanlara baktım, tabi ilk sırada AK Parti genel başkanı var. Müştekilerin Milletvekili aday listesinin yarıdan fazlası alt sıralarda yer bulmuş, Müşteki olan 13 kişi şunlar: Berrin Aydın, Giresun’dan liste sonuncusu; Çiğdem Koncagül, Tekirdağ 3. Sıradan; Emel Gözükara Durmaz, Bursa 2. Bölge 4, sıradan; Emine Timuçin, Kayseri 7.sıradan; Feray Yılmaz, Gaziantep 9. Sıradan; Ferda Ertürk, Afyon’dan 4. Sıradan; Hatice Atan, Şırnak 2. Sıradan; Jülide İskenderoğlu, Çanakkale 2. Sıradan; Lufiye Selma Çam, Ankara 2. Bölge 2. Sıradan; Meryem Sürmen, Trabzon 5.sıradan; Seda Gören Bölük, İstanbul 3. Bölge 10.sıradan; Yasemin Özdemir, Kocaeli 7. Sıradan; Zehra Eren, Hatay 5.sıradan. Bu davada 2 kişinin özel bir yeri var: Ömer Çelik, Adana 1. Sıradan; Ayşe Böhürler, Kayseri 2. Sıradan.

Son günlerdeki kırmızı çizgi tartışmasının kahramanları Özlem Zengin, İstanbul 3. Bölgeden 2. Sıradan; Derya Yanık, Osmaniye 1. Sıradan aday. Aslında seçmenle adaylar bir şekilde buluşsaydı, o yazı hakkında soran olurdu herhalde, “o yazıyı okudunuz mu, nasıl böyle bir anlam çıkarttınız” diye. İşte o kişiler bugün milletin huzurunda ve sizden oy istiyorlar.

Listelere bakıyorum da, herkes korktuğundan kaçmış, onun karşısındakilere sığınmış. Bu listelerde öyle isimler var ki, eğer onlar ağırlıkta olacak olursa, vay milletin başına geleceklere.. Hepsi de kurtarıcı rolünde, her biri vatan kurtaran aslan sanki. Bu seçimdeki kadar aday belirleme işi hafife alınmamıştı sanırım. Her zaman genel başkanların bir ağırlık vardı ama, bu sefer başka. Ramazan bile birilerinin hırsını / ihtirasını, korkusunu frenlemedi. Deprem de aynı şekilde. Bir depremden yeni çıktık. Kapıda başka depremler var, ama kimin umurunda.

Zor bir meclis olacak bu meclis. Ve hiç kimse de tam olarak umduğuna nail olamayacak ve korktuklarından da emin olamayacak. Matruşka ittifaklar üzerinde kurulmuş tırışka ittifaklardan oluşan nev-i şahsına münhasır bir siyasi tablo çıkarsa şaşmayın. Hele de Cumhurbaşkanlığı 2. Turda az farkla bir tarafta, parlamento çoğunluğu öbür tarafta olursa görün siz şenliği. Böyle bir yapıyı nereye kadar gider, ülkeye faturası ne olur bilmiyorum. Kim nereyi kazanırsa kazansın, onlar için gelecek günler geçen günleri aratacak. Kazanan kazandığına sevinemeyecek sanırım.

Türkiye’de siyasetin atomize olmasından sonra nötralizasyon aşamasına geçildiğini düşünüyorum. İsrail’in hali aklıma geliyor. Bundan sonra ne olur bilmiyorum. Her şey olabilir. Bu mümkün, ama hiçbir şey de olmayabilir. Biliyorsunuz, Mart 2024 de yerel yönetim seçimi var. Bakarsınız o zaman genel seçime gideriz.

Biz de demokrasi denen şey ne yazık ki çözüm üretmiyor. Başka ülkelerde aslında durum pek farklı değil. Bakınız ABD, bakınız Fransa.. Zaten Global resetçiler Cumhuriyeti de Demokrasi’yi de takmıyorlar. Bizde de çakma bir 2. El demokrasi ile bu işler bu kadar oluyor. Örtülü bir “Türk sovyeti” ya da Amerika’dan ithal “derin devlet” arasında gidip geliyoruz işte. “Kemalizm”in iki versiyonu da var. Solu da var, sağı da var. AK Parti, CHP, İYİ Parti, HDP, MHP hangisine bakarsanız bakın, hepsi de aynı yolun yolcusu “Batıdan aldığın zaman işareti, sen yürüyeceksin, millet yürüyecek ardından”.

Ha, bu arada Sinan Ateş’in hanımı hiçbir partiden aday değil. Ama sandığa Sinan Ateşin gölgesinin düşeceği muhakkak. Tabi Muhsin Yazıcıoğlu’nunda..

Son gelen bilgilere göre, YRP den aday olması beklenen Prof. Dr. Abdullah Çoban’a listenin alt sıralarında yer gösterilince o da aday değil. Bu YRP için büyük kayıp.

“13 milyon genç ivedilikle aşılanmalı” talimatı veren TTB'nin önde gelen isimlerinden, Sağlık bakanlığına bu konuda aktif ve yoğun destek veren Prof. Kayıhan Pala CHP’den Bursa 1. Bölgeden aday gösterildi. CHP’liler Müstevlilerin siyasi emelleri ve onların yerli iş birlikçileri konusunda ne düşünüyorlar acaba. Bu Dahili ve Harici bedhahlar konusunda bakalım ne yapacaklar. Bakıyorum da sağımda da solumda da Habatçılar duruyor. Sağımız solumuz sobelenmiş.

Bir garip seçim yaşıyoruz. Bu hal hayra alamet değil. Al sana bir misal, toplumun aileye kadar nasıl ayrıştığına misal. Şırnak’ta partilerin birinci sıra adayları şöyle: AK Parti: Aslan TATAR MHP: Halil TATAR, Zafer Partisi: Mahmut TATAR Yeniden Refah Partisi: Sabri TATAR.

Diyarbakır’da AK Partide Galip Ensarioğlu , İYİ Parti Vejdin Ensarioğlu aday olmuş. Muharrem Balcı Twitter’da“Sahiden ya... Mecliste 2 tane AK Parti olacak. Bir şimdikiler diğeri de AK Partide evvelce görev yapmış olanlar” diye yazmış. 2 tane CHP, 2 tane MHP, 2 tane HDP,bir kaç tane İYİ Parti var aslında. Aslında HABAT’ın çocukları her yerde. Ve oldukları yerde aynı şarkıyı söylüyorlar koro halinde. Onları İstanbul sözleşmesi, Lanzarote, 5G, pandemi, Aşı, Sentetik et korosunda seslerin nereden geldiğine bakın ayrı ayrı partilerde de olsalar ay ı şarkıyı söylüyorlar aslında ve hepsinde has odalarda bulunuyorlar.

Kesin listeler hafta sonu belli olur. O zamana kadar eklemeler, çıkartmalar olacaktır. Bu arada ilginç haberler duyabiliriz. Genel bir değerlendirme için hafta sonunu beklemek gerek.

Bu tabloya bakım, seçim sonuçları ile ilgili olarak “görünen köyün hikayesi”nden yola çıkarak size üç ihtimalden söz edeceğim. Önce sonuç ne olursa olsun, bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde Allah hayır murat etmiş olabilir. Ben olsam, sonuç ne olursa olsun şükür namazı kılardım. Sonucun ne anlama geldiğini biz bilmeyiz Allah bilir. Evveli hayır ise ahiri de hayırdır, evveli ifsad ise ahiri de ifsad olacaktır. Bu biraz niyet, biraz söz ve biraz eylemle ilgilidir. 2. Si “Tencere hikayesi”nde olduğu gibi toplum neye layıksa onunla idare olunacak. 3.süne gelince Allah (cc) gerçekten iman edenler ve etmeyenler belli olsun, insanların içlerinde gizledikleri dışa vursun diye bizleri kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Bizler kazandığımızda da, kaybettiğimizde de, ilk namaz vakti girdiğinde, Elhamdülillah diye fatiha ile başlarız/başlamalıyız. Biliyoruz ki, kim zerre-i miktar iyilik ya da kötülük yapmışsa, karşılığını eksiksiz görecektir.

Hani Yunusu anarken “Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim” diyordunuz ya, hani hep “bana seni gerek seni” diyecektiniz. Hani tearüf edecektiniz iktidar ve muhalefeti ile, “bilelim-bilişelim” diyecektiniz. Öyle ya “dünya kimseye kalmaz”. Hadi “aslan parçaları”, milletin sorumluluğunu üslenmeye talipsiniz ya, unutmayın, yapmanız gerekirken yapmadıklarınızdan, söylemeniz gerekirken söylemediklerinizden de hesaba çekileceksiniz, din günü divanda göreyim sizi. “Allaha ve ahiret gününe iman eden adaylara söylüyorum, kazanırsanız 2 rekat şükür namazı kılacaksınız ya, kaybederseniz 4 rekat kılın, Allah’ın sizi böyle bir vebalden kurtardığı için. Hani demiştik ya, size hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir.” Günde 40 kez şunu demiyor muyuz: “Bize Hakkı Hak, batılı batıl göster, Hak’ta toplanmamızı nasip et”!

Selam ve dua ile.