Derin Gerçekler
140-160 Al-i İmran suresini üzerinde durarak, düşünerek okuyalım ve ondan bugüne ilişkin dersler çıkartalım, ne dersiniz? Burada yazacaklarım bu ayetlerin gölgesinde aklımda kalanlar ve benim bugüne ilişkin düşüncelerimden oluşuyor.
Birileri kendilerine hiçbir zarar gelmeden hep düşmanlarını, rakiplerini yenilgiye uğratmak için plan yapıp duruyorlar. Düşünün peygamberlerin başına neler geldi. Uhud’da bizimkiler zorlukla imtihan edildi, Bedirde ötekiler yara aldı. Allah azze ve celle servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir-çevirir. “Gâh birilerinin aleyhlerine olmak üzere elden ele ve nöbetleşe nöbetleşe) döndürür durur. (Bu da) Allah’ın (ezeldeki) ilmini iman edenlere açıklaması, içinizden şehitler edinmesi, mü'minleri tertemiz yapıp kâfirleri (murdar ölümle) helak etmesi içindir. Evet, Allah bizleri mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Kaldı ki, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Allah cahilleri ve zalimleri sevmez”.
Sahi, Gazze’nin yanında savaşa katılırsanız, ecelinizden az mı yaşayacağınızı, rızkınızdan az mı yiyeceğinizi düşünüyorsunuz? Yoksa siz, Allah içinizden savaşanlar (la savaşmâyanlar)ı belli etmeden - sebat edenler(le etmeyenler)i belli etmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Halbuki siz, işler bu noktaya gelmeden önce neler söylüyordunuz, Nasıl da meydan okuyor, esip gürlüyordunuz. . İşte şimdi o gün geldi, Peki niye sustunuz, sesiniz çıkmıyor. Boş gözlerle ne yapacağınızı bilmez halde çevrenize bakınıyor, halinize bahaneler sıralıyorsunuz.
Hz. Muhammed (SAS) bir peygamberden başka (bir şey) değildir. O Allah’ın kulu ve resulüdür. Peygamber de olsa, din ve devlet büyüklerini sakın İlah ve Rab edinmeyin.
Allah’ın izni (emri ve kazası) olmadıkça hiç bir kimseye ölmek yoktur. Ecelimizden önce ya da sonra ölmeyeceğiz. Rızkımızdan az ya da çok yemeyeceğiz. Kaderimizden başka bir kader de yok. O, vadesiyle yazılmış bir yazıdır. Kim dünya menfaatini dilerse Allah (cc) kendisine ondan verir. Kim de ahiret sevabını isterse Allah (cc) ona da bundan verir. Allah (cc) sabreden, şükreden ve direnenleri mükâfatlandıracak.. Evet, nice peygamber (gelip geçmişti ki) maiyyetinde bir çok âlimler muharebe etti de Allah yolunda kendilerine gelen (belâlar) dan dolayı ne gevşeklik, ne zaaf göstermediler, (düşmana) boyun da eğmediler. Allah sabr (-u sebat) edenleri sever. Biz de öyle yapalım. Bize önderlik yapanları da buna göre seçelim. Onların sözü, o zor günlerde şöyle idi: «Ey Rabbimiz, bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı yarlığa. (Muharebede) ayaklarımızı iyice diret. Kâfirler güruhuna karşı bize yardım et» demelerinden başka bir şey değildi. Biz de öyle diyenlerden olalım. Nihayet Allah onlara hem dünyâ ni'metini, hem ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah iyi hareket edenleri sever.
Ey îman edenler, eğer küfr (-ü inkâr) edenlere, global düzenin ağababalarına, o pedefolik satanistlerin peşine düşer, onların dayattıkları kurallara itaat ederseniz sizi ökçelerinizin üstünde (gerisin geri küfre) çevirirler de (dünyada da, ahirette de) büyük zarara uğrayanların haline dönersiniz. Onlara “Hayır” deyin.. “Bizim yâriniz, yardımcınız Allah’tır. O, yardım edenlerin en hayırlısıdır” deyin! Hakkında Allah’ın hiç bir huccet indirmediği şeyler hakkında onlar kesin şeylermiş gibi kendi zanları ile hükmettikleri ve icraya koydukları işlerden dolayı Allah (cc) onların kalplerine korku salacak. Onlar için bu dünyada zillet ve ahirette yakıcı bir ateş vardır.
Allah size zafer verdiğinde bunu kendinizden bildiniz. Hakk'a bu konuda o zarenin kendinize ait olduğu hakkında tartıştınız. Derken işler tersine dönünce birbirinizi suçladınız, senin yüzünden diye, (Sonra) siz yılgınlık gösterdiniz rüzgarınız kesildi, birbirinize düştünüz. İçinizden kimi dünyâyı istiyor, kimileri de âhireti istiyordu. Tevbe edin, haram edinimlerinizi Hak sahibine iade edin ki Allah sizleri bağışlasın. Eğer böyle yapmazsanız (Allah) sizi keder üstüne kederle cezalandırır.. Başınıza gelen felaketler, eliniz ve dilinizle yaptıklarınızın karşılığıdır. Tevbe edip vazgeçenler bağışlanma ihtimali her zaman mevcuttur.
Sonra o kederin ardından (Allah) üzerimiz öyle bir sükûnet indirir ki, insanlar neyin nasıl olduğunu bile anlamadan her şey bir anda değişiverir. Allah (cc) bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. İnsanlardan bazıları rahata kavuşunca heva ve hevesleri uğruna Helali-Haramı gözetmeden menfaatlerinin gerektirdiği gibi her yolu mübah görmeye başlarlar. Başkalarının kederlerini umursamazlar. Başkalarının acıları söz konusu olduğunda «Bu işten bize ne?» derler. «Bütün işler, vakti geldiğinde Allah'a döndürülecektir.»
O birilerinin içlerinde akıllarını kemiren, nefislerini azdıran bir şeyler vardır. «bizimle kalsalardı öldürülmeyeceklerdi» derler. Oysa ecel geldikten sonra onu kimse öne alamaz ve geciktiremez. Allah onları böylece sınadı ve onlar da bu sınavı kaybettiler, Dilleri ile söyledikleri kalpleri ile tasdik edilmemişti. Ve onların işleri sözleri gibi değildi. Onlar sözleri dinlensin diye, insanlara duymak istediklerini söylüyorlar ve gerçek düşüncelerini ise kendilerine saklıyorlardı.
Biz Müslümanlar ölen kardeşlerimiz hakkında: «Bizim nezdimizde olsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi» diyenler gibi olmayalım. Allah yüreklerinde gizlediklerini kendilerine gösterdi. Allah (cc) hem diriltir, hem öldürür. Allah (cc) ne yaparsak yapalım, her şeyi hakkıyla gören, duyan, bilen, hüküm sahibi olandır.
And olsun, eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz Allah'ın bir yarlığaması ve esirgemesi onların toplayacakları bütün o dünyalıklarından elbet daha hayırlıdır. Ölür veyahut öldürülürsek muhakkak ki din günü hepimiz Allah’ın huzuruna toplanacak, bu dünyada yapıp yapmadıklarımızda, söylediklerimiz ve söylememiz gerekirken söylemediklerimiz hakkında hesaba çekileceğiz.
Biz insanlara güzel söz ve hikmetle hakka davet edelim. Kaba söz ve kibirli bir şekilde başkalarını aşağılayarak konuşacak olursak, etrafımızda kimse kalmazdı. Resulullah Taif'e giderken yoluna diken dökmüşlerdi, arkasında küfrediyorlardı, ayağına taş atıyorlardı, o ise ısrarla tebliğe devam ediyordu. Sonunda o insanlar Müslüman oldular, Halid b. Velid de Müslüman oldu, Vahşi de. Allah bize sabır versin cesaret versin de, Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırsın ve mazlumlara yardım etsin. Bismillah diye bir kere azmetdik mi artık Allah’a güvenip dayanalım. Çünkü Allah kendine güvenip dayananları sever.
Allah bize yardım ederse artık bizi yenecek yoktur. Bizi yardımsız bırakırsa ondan sonra bize kim yardım edebilir ki? Mü'minler ancak Allah'a güvenip dayanmalıdır. Kim hainlik eder ganimet ve ammeye âit hasılattan bir şey aşırır, gizlerse kıyamet günü hainlik ettiği o şeyin günahını yüklenerek gelir. Sonra herkes ne etti, ne kazandıysa eksiksiz ödenir. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.
Allah’ın rızasına tâbi olan kimse; Allah’ın hışmına uğrayan ve durağı cehennem olan (adam) gibi mi (olacaktı)? O, ne kötü dönüş yeridir. O zaman biz bugün bu konuda bir karar verelim.
Evet bir karar vermek zorundayız.
Aslında bunun için çok geç kaldık.
Gazze direnişi Allah’ın yardım, ihsan, lütuf ve bereketi ile tarihin akış yönünü değiştirdi.
Müslümanların yüzünü ağarttı, içimizdeki, münafıkları, korkakları, hainleri, işbirlikçileri bize gösterdi.
İslamofobyayı bitirdi, İnsanların İslam’ın gerçeği ile yüzleşmesine sebep oldu.
Siyonistlerin yüzünü kararttı. Ve onlar insanlığın nefretini kazandılar.
Azgınlıklarını daha da artıracaklar ve Allah onlara yaşadıkları hayata lanet edecekleri günler yaşatacak, bu dünyada da ahirette de ve tabi, onlara destek olanlara ve bu zulüm karşısından sessiz kalanlara da.
Tüm dünyada insanlığı bu anlamda büyük bir felaketin beklediğini söyleyebilirim. Şimdi, “içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden” “Bizi helak eder misin Allah’ım” diye düşünüp, sessiz kalan dilsiz Şeytanlardan olmayalım.
Çokça tevbe edelim, Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olalım.
Ve gücümüz yettiğince insanları Hakk'a ve hayra çağıralım. Gazze’deki cinayetlerin arkasındaki GreatResetçi Pedefolik Satanistleri görelim
ve onların yerli işbirlikçilerinden uzak duralım ve onları uzaklaştıralım. Yoksa onları yakacak ateş, lanet, gazap bizi de vurur. Hatırlayalım, biz Alemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz, görevimiz, Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olmaktır.
Bütün bu olumsuzluklar karşısında yalnız değiliz, çaresiz de değiliz. korku yok!
Bizi gören, duyan, bilen, koruyan bir Allah var.
Çare Sizsiniz!
Selam ve dua ile.