Ve bir bayram daha hüzün yüklüyüz.
Bir yandan da Ayasofya’nın zincirlerinin kırılması Müslümanlar için ayrı ve özel bir anlam taşıyor.
Müslümanlar Corona vesilesi ile Hac ve umre yapamıyor, Mescid-i Aksa’yı ziyarete gidemiyorlar ve camilerde vakit namazları bile doğru düzgün kılınamıyor.
Kapıda daha büyük bir bela vardı: İsrail yönetimi, Batı Yaka’da işgalleri altındaki bölgeyi ilhaka hazırlanıyorlardı. Ama o da olmadı. Koalisyon ortakları arasında görüş ayrılığı çıktı. Aslında Suudiler, Mısır, Bahreyn, BAE, İsrail’le masaya oturmayı kabul etmişlerdi. Onlar koalisyon ortaklarından Netanyahu’nun partisi Likut ile aynı paralelde hareket ediyorlardı. İsrail’deki diğer koalisyon ortaklarından daha duyarsızdılar.
Ama olmadı işte. ABD kendi can derdinde idi. Avrupa ve İngiltere bölgede bugünkü şartlarda yeni bir kriz istemiyordu. BM de bu işe destek vermiyordu. Oysa her şey hazırlanmıştı ama Netanyahu hayallerini ertelemek zorunda kaldı.
Oysa eğer bu ilhak gerçekleşseydi arkası gelecekti. İsrail, kuzeyde Falanjistleri yanına alıp, Hizbullah’a karşı Lübnan’a doğru topraklarını genişletmek istiyordu. Bekaa’da Suriye’ye karşı, doğuda Ürdün’e ve güneyde Sina’ya doğru genişlemek istiyordu. Eğer evdeki hesapları çarşıya uysaydı, Gazze halkını da Sina’nın kuzeyinde en uç noktaya sürecekti. Ama olmadı işte.
İsrail bir yandan sınırlarını genişletirken, Doğu Akdeniz’de petrol bölgesinde batılı ülkelerle bir ortaklık kurarak, Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan’ı, Kuzey Afrika’da Mısır ve Libya’yı da yanına alarak bölgenin süper gücü olmak istiyordu. Bu kadar geniş bir bölgeyi kontrol etmek için İsrail, Suudi rejimi ile anlaşarak Neom Cyber City’de, yeraltında robot askerler / Humonoid askerler üretiyordu.
“Yüzyılın projesi” diye reklam ettikleri bu hayalleri, Netanyahu’nun ve şürekâsının kursağında kaldı.
İsrail bu süreçte Mescid-i Aksa’yı bir emrivaki ile yıkıp, Süleyman mabedinin inşasına başlamak istiyordu. Her şey hazırlanmıştı. Mısır, Libya, Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn ile İsrail, hem İslam Konferansını, hem Arap Birliğini, hem Afrika Birliğini ve hem de D8 ülkelerini bloke edebilecekti.
Bu kirli planı Allah (cc), İslam ülkelerinin eliyle değil, İsrail içinden koalisyon ortakları, muhalefet ve başından beri İsrail’e destek veren batılı ülkelerin eli ile engelledi.
Belki bu süreçte Covid’in bu anlamda bir faydası bile oldu. Kimse bölgede başına daha fazla bela almak istemiyor. Bu işler bugüne gelmeden bitirilecekti. Onların evdeki hesaplarına göre, belki de bölgede Müslüman kanı kurban kanına karışacaktı. Mescid-i Aksa yıkılmış olacak ve yerine Süleyman mabedinin inşası başlayacaktı.
Öyle olmadı, bu olaylar olsun diye beklenirken, Ayasofya’da tekrar ezanlar okunup, namaz kılınmaya başladı.
Mekke-i Mükerreme, Kudüs-ü Şerif ve belde-i muhayyere İstanbul arasında kopmaz bir bağ vardır. İslam Mekke-i Mükerreme’den, Medine-i Münevvere ve Kudüs-ü Şerif üzerinden İstanbul’a doğru yayıldı. Şimdi, bugün, Kâbe-i Muazzama, Medine-i Münevvere, Mescid-i Aksa ve Ayasofya mahzun. Mescid-i Aksa yıkılacak mı derken, bugün Ayasofya yeniden ibadete açılıyor. 1000 yılda bir gerçekleşen kutupların yer değiştirmesi ve manyetik kutuplardaki mekân değişikliği sadece kozmik bir olay olarak değil, tarihin akışına yön veren yeni bir sürecin başlangıcına da işaret ediyor.
Bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde Allah (cc) hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz Allah (cc) bilir. Bugün Ayasofya’da, Kudüs’te ve Suudi Arabistan’da yaşanan olaylar, Kovid, Starlink, Humonoid, Chip ve aşı tartışmaları insanların kafasında bazı soruların oluşmasına sebeb oldu. Şimdi o sorular cevabını arıyor ve insanlar tedirgin.
Cevabını arayan o kadar çok soru var ki: Mesela, 3 boyutlu yazıcılar inşaat sektöründe ustalara rakip. 90 metrekarelik yaşam alanı olan, 8 metre yüksekliğindeki bu evin yapımında neredeyse hiç ustaya gerek duyulmadı. Yani, insana ihtiyaç yok. Peki, o zaman soru şu: Bu evde robotlar mı oturacak, ya da kim oturacak. Yılan kuyruğunu ısırdı!
Bu insanoğlu denen mahlûk çok garip. Putunu kendi yapar, sonra da ona tapar. Teknolojiyi biz ürettik, şimdi o teknoloji çevremize sanal ve çelikten bir koza örüyor ve kendi ürettiğimiz kozanın içine hapsolup, ölümü bekliyoruz, ya da kelebek olup uçmayı!
Bu bayram öncesi Filistin korkusu vardı, şimdi Ayasofya sevincini yaşıyoruz. Ama Covid belasına hâlâ büyük ölçüde kapalı Kâbe, Ravza-i Mutahhara, Mescid-i Aksa ve camilerimiz. Kapılar kapansa da gönül kapılarımızı açmak için Allah (cc)’a bunu bir tevbe fırsatı olarak bilebilsek.
Bugün bayram. Bayramınızı tebrik etmeden önce sahi, sizin İsmailiniz kim! Ve onu kurban edebilir misiniz?! Allah (cc) yaklaşmak için mallarınızı, canlarınızı, sevdiklerinizi, o bol gelir getiren ticarethanelerinizi, o güzel evlerinizi ve o bol ürün veren ekinlerinizi Allah (cc) yolunda feda etmeyi göze alamıyorsanız, veren Allah (cc) alır da. O zaman “yakın olan bir azabı bekleyin” denmedi mi size.
Karar sizin, bizim, hepimizin. Selam ve dua ile..