Dün AK Parti’de kongre günü idi.. Yeni yönetim seçildi ve yeni bir dönem başladı. Hayırlı olsun inşallah! Allah sizin ellerinizle zalimleri cezalandırsın ve mazlumlara yardım etsin. Allah sizi içimizdeki ve dışımızdaki hainlerin hilelerinden korusun. Duamız bu.
Bu arada şunu da söylemeliyim, topluma vaad edilen şeylerle, bunları gerçekleştirecek seçilmiş kadronun profili tam olarak örtüşmüyor. En azından tabandaki görüş bu. Beklenti çok daha yüksekti. Aradaki bu fark nasıl dengelenecek bilmiyorum. Tabandaki teşkilatların arındırılması bu ekiple nasıl ve hangi ölçüde gerçekleşecek, bunu da zaman içinde göreceğiz.
Bu arada kongrede büyük bir heyecan ve katılım sözkonusu idi.. Muhteşem bir dayanışma vardı. Bunların hepsi güzel. Öte yandan bu durumun tetiklediği bir umut ve o umudun beslediği bir hayal var. Eğer ona cevap veremezseniz bu yerini sukut-u hayale bırakır.. Dün olduğu gibi bugün de, ne korkularımıza teslim olacağız, ne de ham hayallerin peşinde savrulup gideceğiz. Korku ile umud arasında, yani Havf ile Reca arasında bir yerde duracağız..
Bugün önemli bir gün. Umarım korktuğumuz başımıza gelmez. İnsanoğlu garip bir mahluktur. İyi diye alırsın bozulur. Kötü başlar, ama sonu iyi gelir. İnşallah gelenler bozulup, gidenleri aratmaz..
Kongre öncesi ne kulisler yapıldı. Kişi kendi ve ailesinin sorumluluğunu bile taşımakta bu kadar acizken, bütün bir toplumun, ümmetin sorumluluğu taşımak konusunda bu kadar istekli olması bana hep garip gelmiştir. “Yeter artık, köşeme çekileyim” diyen yok gibi sanki..
Yarın, bugün yapılan yanlış işler, yanlış adamlara emanet edilen işler yüzünden bu partinin başına bir iş gelirse, halk bunun hesabını onlardan sorar.. Yanlış adamların yanlış işleri yüzünden partiye zarar gelirse, bu işi çıkar ve rant hesabına döndürmeye çalışanlara söylüyorum, ne dininiz kalır, ne dünyanız. FETÖ’den beter olursunuz.
İnşallah, önce nereye kimi getirelim diye bakmamışlardır.. Önce “kimler olmaması” gerek diye, def-i mazarrat açısından bakarak, olmaması gereken isimlerin üzerini çizmişlerdir..
Bakın, her “iyi insan”, “iyi bir siyasetçi” olacak diye bir şey yok.. Seçilecek kişilerin kendi arasında uyumu da önemli.. Herkes tek başına kendi kabiliyetine güvenerek bir şey yapabileceğini sanıyor. Oysa bu işler öyle değil, sabırlı olacak, istişare ve şûraya önem verecek, cesur olacak.
Mal, can ve sevdiklerimiz gibi siyaset de, zor bir imtihan anlamında bir fitne konusudur. Kaygan bir zemindir.. Kimse kendinde bir güç vehmetmesin. Allah bizi “mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle” kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecek.. Kişiler gibi, ülkeler ve halkların da kaderleri vardır. Kimse Tanrıyı kıyamete ya da Allah’ı iktidara ya da servete zorlayamaz. Hz. Yusuf’u hatırlayın, 7 yıl bolluk ve 7 yıl darlık! İlmin kapısı, Allah’ın arslanı, ehlibeytin eşiği olan Hz. Ali’yi hatırlayın. Allah ona kamil bir iktidar vermedi. Hz. Ömer Halid b. Velid’i niye görevinden azletmişti..
Böyle bir günde bunlardan söz etmenin zamanı mı diye düşünenler olabilir. Ben işte bugün bunun tam zamanı olduğunu düşünüyorum.. Biz maalesef insanları hep bolluk dönemlerinin kazanımlarının sürdürüleceği vaadi ile peşimize takılmaya çağırıyoruz.. Yarının zor günlerine hazırlamıyoruz insanları. Refah’tan söz ediyoruz, Çile’den değil.. Ben Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha zor bir şey olmadığına inanıyorum. Onun için zorluklara hazır olmamız gerektiğini düşündüğüm için bunları yazıyorum. Biz bugün rahat, zenginlik vaad ediyoruz. Kur’an-ı Kerim “Mütrefinler” diye kimden söz eder. Ya da “Tekasür” suresi kimden söz eder.
Birileri bal damlasına çöken sinekler gibi.. Bakın, bu içinizdeki hainler var ya, bugün sizi alkışlayanlar.. Yarın oturun saldırırlar, düşün vururlar.. Mamalarını kesin, düşman kesilirler.. Verdikçe daha fazla isteyeceklerdir. Ve yarın daha fazla veren ya da vaad eden birinin yanına gideceklerdir.. FETÖ’yü gözünüze çok yaklaştırmayın, arkasında bir ormanı kaybedersiniz.. FETÖ önemli, tehlikeli bir düşman! Ama yalnız değil. Her insanın nefsine taht kurup oturmak için bir yol arayan Şeytan hepimizin peşinde ve her yerde..
AK Parti kongresinin hemen ardından birkaç gün sonra Ramazan. Aslında önemli, bereketli bir ay var önümüzde. Erdoğan yeni dönemi bu manevi iklimin ruhaniyeti içinde planlamalı..
Erdoğan önümüzdeki günlerde, ramazan ayının manevi havasında yapacağı konuşmalarda, hep birlikte inandığımız kitapta yazıldığı gibi “her şeyi benden beklemeyin, ben de bir insanım” diyecektir diye düşünüyorum.. “Birlikte yapacağız” mesajını verecektir. “Her topluluğun layık olduğu gibi idare olunacağını, biz kendimizi değiştirmeden Allah’ın bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyeceğini” söyleyecektir.. Hz. Ali örneğini verecektir belki. Diğer peygamberleri örnek verecektir.. Sabrı ve çileyi öğütleyecektir. Umutsuzluğa düşmeden, sabırla saflarımızı sıklaştırarak, ömür boyu sürecek kutlu bir yürüyüşe çağıracaktır insanları.. Bunları söylemede bu yönde şeyler söyleyecektir herhalde. “Yeni bir dünya”dan söz ediyordu aslında “Dünya 5’ten büyüktür” derken. Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Yeryüzünde adalet, barış, hürriyet istiyoruz.
Sahi, Hz. Musa denizi geçti de Sina’dan Kudüs’e 4 günlük bir yolu niye 40 yılda götürdü. Tih çölünü Tihan eyledi.. Hz. Harun yolda vefat etti. Biliyor musunuz Hz. Musa 40 yıl süren yolculuğunun sonunda O da Kudüs’ü görmeden vefat etti ve Hz. Yuşa kavmini Kudüs’e götürdü.. Siyasi olarak bunlardan çıkaracağımız bir ders yok mu?
Bugün hemen şunu söyleyeyim: Bu sadece bir parti kongresi değil, Türkiye’de yeni bir dönemin başladığını gösteren özel bir gün..
Bu tarihler, Türkiye Cumhuriyetinin köşe taşlarıdır: 1920, 1923, 1938, 1946, 1950, 1960, 1971, 1980, 1991, 1997, 2001, 2013, 2017. Bugün tarihe tanıklık ediyoruz. Bugün yeni bir gün.
Erdoğan’ın konuşması son günlerde yaptığı konuşmalarının bir özeti gibi idi. Cesurdu, kararlık gösterdi. İçeriye-dışarıya önemli mesajlar verdi. Meydan okudu, hesap sordu, hedef gösterdi.
Daha söylenecek çok söz var. Yarın da bu konuya devam edelim. Selâm ve dua ile..
yeniakit