Kemal’in ruhu geri döndü. Nejla Çarpan’a gelen Cin bu kez Şaman Durekolarak göründü.
“Buraya gelmemi Atatürk söyledi” diyor Türkiye’yi ziyaret eden dünyanın en güçlü Şamanlarından Durek ve devam ediyor: “Ben Türklerin kendi köklerinden gelen gücü ve duyguyu dışarı çıkarmak istiyorum. Bütün Türkiye’yi iyileştirebilir miyim? Hayır. Ama bir kıvılcım yakabilirim.”
Aranan kan bulunmuştur. Artık bize havada, karada, denizde ölüm yok!
“Her şey Atatürk’ü rüyamda görmemle başladı. Genç, şapkalı, çok iyi giyimli bir adam bana doğru yürüyor. “Türkiye’ye gitmen lazım. Çünkü Türkiye’de insanların derin kökleri var. Onlara köklerini hatırlatmalısın” diyor. “Türkiye’ye gidemem çok tehlikeli” dediğimde, “Hayır, yolunu açacağım” diyor. “Sen kimsin?” diye sorduğumda “Benim adım Kemal” şeklinde cevap veriyor. “Camel” mi diyorum, hayır “Kemal” deyip duruyor. “Türklere güçlerini hatırlatmalısın. Biz çok güçlüydük. Ama gücümüzü unuttuk. Eğer Türkler güçlerinin farkına varırlarsa Türkiye dünyanın merkezi haline gelecek” diyor. İki gün sonra Türkiye’den arkadaşım Ceyda aradı. “Seni rüyamda gördüm, Türkiye’ye gelmelisin” dedi. Bir hafta sonraİstanbul uçağındaydım” diyor AfroAmerikanTürk Şaman!
Hadi Kemalistler, Laikler, CHP’liler, Laik Türkçüler ailenizin Şaman’ı geldi! Hem şifa dağıtıyor, hem Ruhlar aleminde manevi bir yolculuğa çıkıyorsunuz. “Gök Tanrı” kutsamak için sizi bekliyor.!
“En çok Türkiye’de vakit geçiriyorsun. Atalarınla ilgili bir bağın var mı Türkiye’de?” diye soruyor Vatan’dan Eylem Kaftan. O, “Evet kız kardeşimin babasının Türk olduğunu öğrendim.” Hayda “Kız kardeşinin babası Türk. Peki kendi babası kim oluyor? Onu da öğreniyoruz; “Annemin bir Türk’le ilişkisi olmuştu ama bugüne kadar bize gerçeği söylememişti, aslına kendisi de emin değildi. Bunu birkaç ay önce öğrendim.” Peki resmi babası ne dedi bu işe? Onu bilmiyoruz. Biyolojik babası kim onu da bilmiyoruz. Ama menevi babasının Mustafa Kemal olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz.. Tabii o Kemal, Kemal Kılıçdaroğlu değilse!
Durek aslında olağanüstü bir kişilik!!! “Daha henüz 5 yaşındayken Şaman Durek hayattaki yolunu biliyordu. O bir Şaman olacaktı. Afrika kabilesinin şifacı kadını olan büyükannesi onun bir Şaman olacağını ve selefi olarak atadığını henüz o doğmadan çok önce söylemişti. Çocukken, insanların düşüncelerini duyuyor, enerjilerini görüyor, ruhlarla konuşuyor, olacak olayları olmadan önce biliyor, insanların acılarını hastalıklarını biliyor ve onları iyileştiriyordu. Tek sorun, genç Durek herkesin bu yeteneklere sahip olduğunu sanıyordu.” Size “başarı”, “mutluluk” ve “sağlık” vaad eden bu kişinin adı aslında “Bir bilen” demek. O, “Danışanlarıyla Hollywood Hills, Los Angeles ve New York City’de bulunan özel muayenehanelerinde buluşuyor. Heaven and Earth (Cennet ve Dünya) NYC ve VIP Klubün ortak kurucularındandır. Eğitim seminerleri verir, doktorlarla konferanslar verir. Hayatın korunması için Dünya çapında insanların dikkatlerini çeken bir aktivisttir!?.”
Ben bayıldım bu röportaja. “Atatürk’ün isteğini nasıl yerine getirebilirim” diye sormuş o içindeki sese. “O ses bana ‘kitap yazmalısın’ dedi” diyor. O da yazmış. “Türkiye’deki danışanların arasında siyasetçiler var mı mesela?” diye sormuş Eylem hanım. O da cevaplamış “Evet Ankara’da üst düzey görevliler, meclisten insanlar var danışanlarım arasında. Hükümette çalışan insanlar, ünlüler, doktorlar, pek çok kişi.” “Anadolu ışığı”ndan söz ediyor. “Türk kültürü o kadar güçlü ki dünyayı değiştirebilir” diyor..
Bakın Durek’in kıymetini bilelim!? “Şaman Durek, Türkiye’nin dünyanın kaderini değiştirebilecek çok özel bir konuma sahip olduğunu ve insanlarının dünyada eşi benzeri olmayan bir güç taşıdıklarını” anlatıyor.
Bir başka gazeteci onu şöyle tanıtıyor: “Tüm dünyayı dolaşan Durek, Hollywood yıldızlarından devlet erkanına, aile bireylerinden yardıma muhtaç kimselere kadar çok geniş bir insan topluluğunun şifa bulmasına aracı oluyor. (…)’deki Bilgi Paylaşım Merkezi’nden insanlara ulaşan Şaman Durek’in kendi deyişiyle buraya asıl ‘gönderiliş’ amacı, Türkiye’de mümkün olduğu kadar çok insanın içindeki eşsiz bir kıvılcımı ortaya çıkarmak.” (…) “Tanrı bana Türkiye’ye gelmemi söylediği için buradayım. (Tanrı mı, Kemal mi söyledi, iki ayrı röportajında iki ayrı iddiası var.) Burada çok büyük bir şey oluyor. Gelecekte dünyada her şeyin akışını değiştirecek bir enerjinin büyük bir kısmı buraya odaklandı. Türkler hem Avrupalı gibi hem de eski dünyadan gelen yanını yitirmeden yaşamak istiyor. İşte bu çok güçlü bir pozisyon. Bu ruhani bir devrim gücüdür. Birbirine zıt iki enerjinin arasında vereceğiniz kararla bu enerjileri görülmemiş biçimde değiştirebilirsiniz.”
Anlayacağınız bizim FETÖ, Sidre-i münteha’ya Cebrail’e bile gerek görmeden gidiyor, Evrenesoğlu’nu geçtim, kendini Gülen’e benzettiğim iddiası ile savcılığa hakkımda suç duyurusunda bulunmuş, biliyorsunuz kendisine de kitap geldiği iddiasında, o da Amerika’da yaşıyor. Bu Şaman da o Tanrı dediği kimse ondan talimat alıyor!
Ondan bir cümle daha. ‘Şamanizm bir din değilmiş; yol gösteriyor(muş)’hem zaten Şamanizm İslam’la çelişmezmiş ki! “Hem Şamanist, hem Müslüman olabilirmişsiniz.” “Şamanizm bir yaşam tarzı gerçeğe ulaşma aracı” imiş. Bu magazinci gazeteciler keşke akledip bir de bunu Diyanet’e sorsalardı!
Bizim başımız yerlileri ile belada iken bir de ithal malı Şaman’ımız oldu.. Hayırlısı bakalım. Ne kadar da meraklısı varmış bu işin. NLP’cilerden, Transandantal Meditasyonculardan sonra bir de bu çıktı başımıza. Sahi! Ankara’daki politikacıları, bürokratları, İstanbul’daki işadamları kim ki! Selâm ve dua ile..
yeniakit