Ve şimdi!

Abdurrahman Dilipak

(Rum 41) İnsanların kendi elleri ile (irade ve ihtiyarlarıyla) yaptıkları işler (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesad meydana çıktı (düzen bozuldu) ki, Allah, işledikleri günahlardan bir kısmının cezasını (dünyada) onlara tattırsın. -Bunun sonucu gittikleri kötü yoldan dönüş yapsınlar diye- Olur ki (küfürden ve işledikleri günahlardan tevbe ederek) dönerler. 42, De ki: “Yeryüzünde dolaşın da önceki milletlerin sonlarının nasıl olduğuna bakın.” Onların çoğu Allah’a ortak koşan kimselerdi.

Deprem’de 72 saat geride kaldı. Enkaz altından canlı kurtarmak artık istisna.

Deprem bölgesindeki cep telefonlarından yüzbinlerce telefondan sinyal alınamıyor. Felaket tahminlerin ötesinde. Halihazır durum ve bundan sonraki muhtemel gelişmelere odaklanmalıyız.

Mesela, şimdi veraset ilamında Tapu harcı ve her türlü depozit kaldırılmalı, yargı, belediye ve idare arasındaki evrak bilgi temini ile, işlemlerin hızlandırılması için özel birimler oluşturulmalı.

Bakın, bu deprem Hem Sina hem de GAP hattı üzerinde ve bu iki hattın kesişme noktasında meydana geldi. Ve bunun sonucu bazı yerlerde 3-5-7, hatta 10 metreye kadar arza ve arazilerin konumları ve sınırlarında kaymalar meydana geldi. Bu da bugünden itibaren ciddi sorunlara yol açacak. Bu sınırların düzeltilmesi, yargıya intikal ederse uzun zamanlar alabilir. Miras yoluyla taksim ya da yeni yapılacak inşaatların ruhsatlandırılmasında da sorunlara sebeb olacaktır.

Esasen, el ile yapılan çizimlerle, dijitalleşme arasında, eski kayıtlarla, daha önceki depremlerdeki kaymalar sebebi ile Tapu kadastrolarla ve yargıda birçok dosya bulunmaktadır ve bir çok binada imar affı sürecinde de yeni sorunlar yaşandı ve yaşanmaya devam etmektedir. Bu tür sorunları çözmek için, tabii ve teknik sebeplerle meydana gelen sınır değişiklikleri doğrudan idare tarafından re’sen çözülebilir. İtirazlar tarafların rızasına dayalı çözüme kavuşmazsa, o zaman yargıya gidebilir. Mesela benim oturduğum apartman ve yan komşuya ait sınırda, el çizimi ile dijital harita arasındaki birkaç m2’lik kayma sebebi ile imar sorunu yaşanmaktadır. Bu tür sorunlar idari yoldan re’sen çözülebilir. Taraflara bilgi verilir, muhtarlıktan mutabakat metni getirilirse o metne göre, değilse tarafların birinin müracaatı üzerine ya da re’sen düzeltme yapılabilir.

TSK mevzuatı, daha çok Milli savunma ve savaş haline göre eğitim ve görevlendirme esasına göre düzenlenmiştir. Eğitim ve görevlendirmenin yurt için ve dışında tabii afet ve felaketlere göre yeniden düzenlenmesi ve çalışma esaslarının belirlenmesi gerekir. Biyolojik savaş, siber savaş, uzay savaşı, robot savaşı yanında savaş araçları ile iklim manipülasyonu ve afetlerin tetiklenmesi de göz önünde bulundurularak sivil savunma, hayatta kalma becerileri, afet zamanlarında sivil ve askeri imkanların birlikte koordinasyonu konusu ve Kızılay, İHH gibi sivil kaynaklarla eş güdümü ile ilgili yeni bir mevzuat hazırlanması gerekir. Bütün subay ve eratın bu anlayışla eğitim müfredatının yenilenmesi gerekir.

Kızılay’ın savaşta ve barışta, afet zamanlarında hayatta kalma ve insani yardım maksadlı örgütlerin insani kaynaklarının eğitimi için, kısa, orta, lisans, ön lisans ve yüksek lisans düzeyinde çok yönlü, multi disipliner akademik öğretim kurumu oluşturulmalı ve ilgili resmi ve sivil kurumların yöneticilerinin ve gönüllülerinin bu kurumlarda teorik ve uygulama olarak yetiştirilmesi gerekir. Bu konuyu son üç Kızılay başkanına da ilettim ama maalesef bir ilerleme sağlanamadı.

Okul çağındaki çocuklar için geçici çözümlere ihtiyaç, öğrenci nakilleri kolaylaştırılmalı. Uzaktan eğitim imkanı sağlanmalı, Çadırlarda geçici okullar oluşturulabilir. Ailelerini kaybetmiş çocuklar, dul, yetim ve sakatlar ve yaşlılar için acil eylem programı oluşturulmalı. Göçmen ve çocuklarının durumu ayrıca aynı şekilde değerlendirilmelidir. Sınır dışı etmek olmaz, çünkü öbür tarafta da benzer durumlar söz konusudur. Bölgelerdeki Üniversitelerin durumunun da ayrıca ele alınması ve acil olarak, taşınamayanların uzaktan eğitimi, taşınacak olanları gittikleri yerde uygun ve eş değer fakültelere naklinin yapılabilmesi gerekir.

Bölgede her türlü gasb, istismar, kışkırtma gibi durumlara karşı MİT, Emniyet ve Jandarmanın işbirliği ile OHAL, özel istihbarat ve güvenlik ağı oluşturulmalıdır.

Bölge insanın kamu ve banka borçları ertelenmelidir.

Hayatın normal akışı için ihtiyaç duyulan mal ve hizmetlerin temini için bir an evvel belli işletmeler faal hale getirilmesi gerekir. Aynı şekilde belli sanayi kuruluşlarının faaliyete geçirilmesi için bir eylem planının TOBB ve SİAD’larla birlikte oluşturulması gerekir.

Bir an önce Afed envanteri çıkartılarak sigorta risklerinin ödenmesi gerekir.

Bu konuya tekrar döneceğim de, zaten acil, mevzi yapılması gereken işleri o bölgedeki kişi ve kişilere yöneltiyorum.

Şimdi söyleyeceklerim daha hayati konular. Bu deprem fay hattının dirsek yaptığı bir noktada oldu. Bunun doğu hattı, Adıyaman’a doğru gidiyor. Bunun önünde GAP var. Güneye giden hattı, Lut gölü üzerinden, Ürdün’le Filistin arasından geçerek Kudüs’ün yanından Sina’ya, NEOM ve LİNE bölgesine uzanıyor.

Bakın, bu HAARP dedikleri sistem yüklü, benzer gemiler şu anda İsrail açıklarında, Doğu Akdeniz’de Lübnan açıklarında, Kıbrıs’ın doğusunda, Ege’de ve Gölcük de bulunuyor. Eğer bu yapılar bu depremleri tetikleme kabiliyetine sahipse, Kudüs’te tetiklenecek bir depremle Mescidi aksanın yıkılması uzak bir ihtimal değildir. Bu kıyamet savaşının başlangıcı olur.

Kıyamet teolojisinde İskenderun limanı ve Amanos’lar, Gavur dağı ve Gavur gölünün son derece önemli bir rolü var. Amik ovarı ve Melheme-i Kübra ile ilgili rivayetleri hatırlayın.

Biz geçtiğimiz yıllarda, Derin gerçeklerde, Mescid-i Aksa’nın altındaki kazı faaliyetleri ile ilgili olarak, bugün olmasından korkulan endişeleri dile getirmiştik. (TIKLAYINIZ)

Bu afet, Maraş ve Hatay’la, Antep’le sınırlı değil. GAP çökerse ne demek istediğimi o zaman anlarsınız. Yuhanna vahyini okuyanlar, ne demek istediğimi anlamışlardır.

İstanbul depremi bekliyor. İstanbul depremi her anlamda bu depremi aratır. Bu arada İzmir merkezli, Egede olacak bir deprem de sürpriz olmaz.

Benim açımdan Şira ve Tarık yani Niburi ve Marduk, HAARP’den daha acil ve önemli. Bunlar Kur’an’da zikrediliyor ama Bilim açısından komplo bile değil! Volkanların patlayacağı, 1000 yıl önce uyuyan fay hatlarının uyanacağı bir zaman yaklaşıyor. iklim, Karbon ayak izi, 5G’ci, mRNA’cı, Global Resetçi, TransHumanist, Pedefolik, LGBT’ci Satanist Şeytani lobi, bu hakikatleri gizleyerek, bu hakikatlerin sonuçları diye bir takım bilimsel yalanlar üzerinden şeytani planlarını hayata geçirmeye çalışıyorlar. Birileri, tarihin sonunu getirecek bir medeniyetlerarası kıyamet savaşı için, Tanrıyı kıyamete zorlamaya çalışıyor ve birileri de onların peşine takılıp gidiyor. Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar.

Bu arada, bu şartlarda bu yılın son çeyreğine kadar seçim meçim olmuş, Zaten Mart 2024’de de yerel seçimler var. Birkaç ay ara ile iki seçim de olmaz. Yıl sonuna ya da 2024’ün ilk çeyreğinde genel seçimlere kadar siyaset polemik üretmesin. Ülke seçim havasından çıksın.. O zamana kadar da doğru düzgün bir siyasi partiler, seçim yasası yapın ve başkanlık sistemine bir çeki düzen verin. Bu arada halkın öfke duyduğu iş adamı, siyasetçi ve bürokratları bölgeden ve ekranlardan uzak tutun. Ha! Partilere seçim yardımı vermiştiniz ya, o paraları da ya dondurun ya da bölgeye aktarın. Bu konular da yarına kalsın. Selam ve dua ile.